ugünlerde kıyıların imara açılması ve planlaması merkezi yönetime mi bırakılsın, yoksa belediyelere mi tartışması yapılıyor. Kanımca böyle bir tartışma, kıyıların geleceğine yönelik bu önemli sorunu çözemez. Bu tartışma bize hiçbir şey katmaz; hatta bizi yanlış sonuçlara, değerlendirmelere götürür. Kıyı planlamasında yerel yönetimlerin daha iyi olduğuna veya merkezi yönetimin daha doğru karar vereceğine inanmak, bugünkü plan ve onama yöntemleriyle safdillik olur... Turizm merkezlerinin seçimi, buralarda verilen imar izinleri, verilen imar haklarına açılan davalar merkezi yönetimin marifeti sayesinde olmadı mı?
Bu konudaki olumsuzlukları hep yerel yönetime indirgemek veya yerel yönetimlerin merkezi yönetime göre daha başarısız olduğunu iddia etmek bilimsel bir sonuç değildir. Nesnel olmayan, gerçekleri saptıran bir davranışın ürünüdür bu türlü bir davranış... Ancak burada, yerel yönetimlerin de planlama konusunda her zaman doğru kararlar aldığını dile getirmekten yana olduğum yönünde bir imajı da vermek istemediğimi belirtmek isterim.
Önemli olan, planlama ve onama süreçlerinin nasıl biçimlendiğidir.
Daha şeffaf, daha demokratik, kamu yararını daha iyi koruyan, daha bilimsel bir planlama sürecini nasıl oluşturmalıyız sorusunu tartışmak kanımca daha doğru olmaz mı? Sorunu yönetim erkleri arasında bir seçim yapmak yerine, planlama sürecini ülkenin yararı doğrultusunda ve kamu yararını, birey yararından üstün tutan bir yaklaşımla ehil kişi ve kurumlara bıraksak, acaba daha iyi bir iş yapmaz mıyız?
Yıllardır, yukardan inme kararlarla yönetilmekten veya yerel yönetimlerin yanlış uygulamalarından şikâyet ederiz... Bu iki yönetimden birini seçenler, diğerini acımasızca suçlar... Ve böylece rahatlarız!..
Çünkü işin kolayını seçmişizdir, olumsuzluğu üstümüzden bir taraf olarak diğer tarafa atmış ve böylece de ne denli haklı olduğumuzu kendi kendimize inandırırız.
Önemli olan planlama ve onama yetkisinin merkezi veya yerel yönetimde olması değildir. Temel sorun sürecin bilimselliğinde ve ülke topraklarının planlamasının sağlıklı bir biçimde gerçekleşmesinde yatmaktadır. Tartışılacak esas konu bu yetkinin nasıl kullanılacağıdır.
Prof. Dr. Mete TAPAN
|