"Yeşil Şehirler" Bu Açıdan da Başarılı!
Akmerkez Yanında Kentsel Dönüşüm Krizi
Kentsel Dönüşüme 'Renkli' Direniş!
Ha Burayı Zor Yıkarsınuz da!
İstanbul'un Göbeğinde Müteahhit...
Kalan Tek Yeşil Alana Otopark...
Bu Bölge de Dönüşecek!
"Çevreci Tesis" Sayısı İkiye Katlandı
Kentsel Dönüşümün ‘Bit Pazarı’...
Kentsel Dönüşüme Avrupalı İlgisi
İyi İşveren, İyi Mimarlık
Kentsel Dönüşümde 1 Milyar...
Esnafın ‘Kentsel Dönüşüm’ İsyanı
Kentsel Dönüşüme Yeni Düzenleme Geliyor!
“Kentsel Dönüşümde Özel Sektör...
Viyana'da Kentsel Dönüşümü...
Çayırova ve Gebze'de Kentsel...
Kentlerdeki Yeşil Alanlar...
“Şükürler Olsun ki Rant Var!”
"Kentsel Dönüşüm Böyle Giderse...
Kentsel Dönüşüm Kongresi'nde...
"I. Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm...
“Kentsel Dönüşüm Bir Yeşil Projesidir!”
“I. Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Kongresi”nde izleyiciler tarafından protesto edilen Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Muhammet Balta, “Kentsel dönüşüm esasında bir yeşil projesidir, bir çevre projesidir. Kentsel dönüşüm hiç hız kesmeden yoluna devam edecektir ve bu bir milli projedir” dedi.
“I. Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Kongresi”nin açılış konuşmacılarından İMKON Başkanı Tahir Tellioğlu, kentsel dönüşümün neden önemli olduğunu açıklamaya çalıştı: “Körfez depremi ve ardından gelen depremler en son da Van depremiyle, bu çürük yapı stoklarıyla yaşanamayacağını toplum olarak he beraber gördük. Kentsel dönüşüm doğru bir hamle. Türkiye’de Cumhuriyet hükümetlerinin belki bu zamana kadarki en geniş kapsamlı ve diğer hükümetlere de mal olabilecek en esaslı projelerinden biri diyebiliriz. Bu yaklaşık 15-20 yıl devam edebilecek Türkiye’deki yaklaşık 22 milyon yapı stoğunun 7 milyonunu ilgilendiren bir dönüşüm hamlesi. Türkiye’de çürük yapı stoğunu oluşturan birkaç unsur var. Bunlar sağlıksız ve plansız alanlardaki yapıları korumak, yeterli mühendislik hizmeti almadan yapıları inşa etmek, Türk Ticaret Kanunu’nda mesleki tanımı olmayan bir müteahhitlik anlayışı içerisinde bir yapı envanteri oluşturmak. Ayrıca belediyelerin yeterli ve donanımlı teknik kadrosunun olmaması, Yapı Denetim Hizmet Kanunu’nun hala oturmaması, malzemelerde uluslararası standartları yeni yakalamış olmamız, inşaat firmalarında çalışan elemanların yeteri kadar kalifiye olmaması bu olumsuz sonuçları oluşturan nedenler.” Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Muhammet Balta’nın “10. Yıl Marşı'na takılıp kalan insanlar, ‘Ana yurdu dört baştan ördük’ diyen insanlar bu memlekette bir yerlere bir tren rayı bile döşememişler” sözleri, salondaki izleyiciler tarafından protesto edildi. İzleyicilerin birçoğu salonu terk etti. Balta, dünyada doğal afetlerin yaşandığı ve bu afetler gelmeden önce tedbirlerin alındığı çok önemli ülkeler olduğuna dikkat çekti ve “afet gelmeden önce hep beraber önlem almayı öğrenmemiz lazım” dedi. “Ülkemizde 50’li yıllardan sonra köylerden kentlere göç olmuş ve yapı stokları kontrolsüz bir şekilde imar edilmiş, insanlarımız önce başlarını sokacakları bir yer aramışlardır. Özellikle bu olaylar ekonomiyle çok yakından alakalı. İnsanlar önce başlarını sokacakları bir yer aradılar ondan sonra da karınlarını doyurmaya çalıştılar” şeklinde konuşan Balta, “Kentsel dönüşüm esasında bir yeşil projesidir, bir çevre projesidir. Kentsel dönüşüm hiç hız kesmeden yoluna devam edecektir ve bu bir milli projedir. Ekonominin lokomotifi olan bu sektörün canlı tutulması lazım” dedi. Kentsel Strateji Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Göksu’nun başkanlık ettiği “2013 Yılında Belediyeler Açısından Kentsel Dönüşüm Süreci ve 2014 de Yapılması Planlanan Projeler” başlıklı oturumda Gaziantep Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, Gaziantep’te gerçekleştirilen kentsel dönüşüm projesi örneklerini aktarırken Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz de Kartal’da ketsel dönüşüm alanında yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Oturum başkanı Faruk Göksu, zaman yönetiminin, kentsel dönüşümün olmazsa olmaz temel ilkesi olduğuna vurgu yaptı ve şunları aktardı. "Yeni bir dönüşüm sürecine girdiğimizi hepimiz biliyoruz. Girdiğimiz bu süreç, üçüncü kentsel dönüşüm süreci. Birinci kentsel dönüşüm sürecinin 50’li yıllarda başladığını, 80’li yıllara kadar geliştiğini bu süreç içerisinde apartman ve gecekonduları ürettiğimizi hepimiz biliyoruz. 80’li yılların ikinci yarısında kentlerin yarısını kapsayan gecekondu alanlarının sağlıksız olduğu gerekçesiyle bir dönüşüm süreci başladı. Maalesef bu süreçte gecekonduları yıktık yerine apartmanları yaptık. Şimdi geldiğimiz süreç içerisinde gördük ki her iki dönüşüm sürecinde de yapmış olduğumuz uygulamaların iki tane riski var. Bunlardan bir tanesi yapı riski; hep bundan bahsediyoruz. Diğeri hiç bahsedilmeyen yaşam kalitesi riski. Bizim bu üçüncü dönüşüm sürecinde hem yapı hem yaşam kalitesi riskini nasıl azaltabiliriz diye programlar ve projeler üretmemiz lazım. Yeni dönüşüm sürecinin birinciden ve ikinciden en temel farkının vizyon ve tasarım olması gerektiğine inanıyorum ve bu yönde çalışmalar yapıyorum. Yeni dönüşüm sürecinde, yeni yüzyılda kentlerimizi yeniden dönüştüreceksek bina bazında değil, proje bazında değil kent bazında, bölge bazındaki yaklaşımlarımızla yani vizyonumuzla dönüştürmemiz lazım. Bu kentsel vizyonu öncelikle gündemimize alarak kent stratejistleri yetiştirmemiz lazım. Başka bir bakış açısıyla kentlerimizin var olan dinamiklerini, kentlerimizin farklılıklarını nasıl farklılaştıracağımıza ilişkin stratejiler belirlememiz gerekiyor. İkincisi; maalesef bu süreci biz yönettik, bu süreç içerisinde tüm ürünleri biz çıkardık, yabancılar yapmadı. Estetikten, kimlikten yoksun karaktersiz çevreler yarattık. Bu çevreleri dönüştürmemizin tek koşulu da tasarım. Tasarımcının gücünü kullanarak bu alanlara kentsel kaliteyi getirmemiz lazım". |