Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Kent Kültürü ve ‘Demokratik Açılım’

TOKİ yönetimi, İstanbul’daki Ataköy sahilini pazarlayacağı “dün”kü (19 Ağustos 2009) ihalesini son anda iptal ederek, satışı erteledi... Bunun, aynı alandaki “yasalara aykırı imar hakkı”na açılan davalardan kaynaklandığı söyleniyor. Kadir Topbaş’ın Dubai Kuleleri için sattığı, ancak “ayrıcalıklı imar hakkı yargıdan döndüğü için” parasını alamadığı

Cumhuriyet Gazetesi
Kent Kültürü ve ‘Demokratik Açılım’

TOKİ yönetimi, İstanbul’daki Ataköy sahilini pazarlayacağı “dün”kü (19 Ağustos 2009) ihalesini son anda iptal ederek, satışı erteledi... Bunun, aynı alandaki “yasalara aykırı imar hakkı”na açılan davalardan kaynaklandığı söyleniyor. Kadir Topbaş’ın Dubai Kuleleri için sattığı, ancak “ayrıcalıklı imar hakkı yargıdan döndüğü için” parasını alamadığı İETT arsasındaki “hüsran”ının TOKİ’cilere de “ders” olduğu sanılıyor... Ancak, öyle bile olsa “satış kararı”na dokunmadan, sadece ihalenin ertelenmesi; yani anayasamıza göre “halka ait” sahilin sadece “zengin müşterilere açık” rant tesisleriyle topluma kapatılmasından “vazgeçilmemesi”, nasıl bir “adalet” anlayışıdır ve kimin için “kalkınma”dır; bunun yanıtı verilmelidir...

Özellikle de şu “demokratik açılım” döneminde... Çünkü satanlar, “demokratik” bir hükümetin “seçilmiş” Başbakanı tarafından atanan kamu görevlileri!.. Kıyının satılmasını istemeyen ve devletin asıl görevinin süregelen ayrıcalıklı kullanıma son vermek olduğunu savunanlar ise “semt halkı”, hemen tüm “demokratik kuruluşlar”, en “sivil” toplum örgütleri ve hatta “yerel belediye”...

Satışı yöneten TOKİ Başkanı, bütün bu karşı çıkanlara hiç umursamadan diyor ki: “Kıyı asıl şimdi halka açılacak...”

İktidarlarını “demokrasi”yle özdeş gören; hatta yaptıkları yanlışlara dava açan sivil kuruluşları bile “demokratik yönetimi engellemek”le suçlayan Başbakan ise kendine bağlı TOKİ Başkanı’na demiyor ki; “Olmadı Başkan, bu yaptığın kıyıyı halka kapatıp, sadece parası olanlara açmak”...

Hele şu ünlü “çalıştay aydınları”ndan bir kişi de çıkıp şunu söylemiyor: “Sahilleri halkın ve sivil kuruluşların itirazlarına rağmen satarsanız; ülkenin demokratik meslek odaları ve bilim çevreleriyle uzlaşma yerine çatışırsanız; herkesin karşı çıktığı rant sevdanızdan vazgeçmezseniz, demokratik açılımınıza da kimse güvenmez, kimseyi inandıramazsınız...”

İşte, dünyada belki de sadece bizde yaşanan; “hükümetin demokratik açılımına muhalefet tepkisi”nin ardındaki asıl gerçek budur. Ülkenin tüm değerlerini, ülkeye sahip çıkan tüm demokratik güçleri karşınıza alarak ve “inat”la pazarlamaya kalktığınızda, günde beş vakit demokrasi nutku atsanız da “kıymet-i harbiyesi” yoktur...

Peki, satış kararı iptal edilmeden sadece ihalesi ertelenen Ataköy sahilleri için “demok-ratik muhalefet” neler söylüyor?

Sorunun yanıtı için “Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Bakırköy Temsilciliği”nin 13 Ağustos’taki açıklamasını özetleyerek aktarıyorum. İşte, asıl “demok-ratik açılım”ın nasıl olması gerektiği konusunda “hukuk ve demokrasi dersi” veren vurgulamalar:

“Ataköy sahili satılamaz”

“TOKİ, Eylül 2008’deki açık arttırmayla da şimdi satmak istediği parsellere bitişik olan 125.000 m2’lik sahil şeridini Sinpaş şirketine satmış, ancak resmi taleplerimize rağmen bu satış işleminin hukuken hangi aşamada olduğu öğrenilememiştir.

TOKİ’nin 19 Ağustos 2009’da satmak istediği parsellerin ifraz işlemleri ve Koruma Kurulu’nun buna olanak sağlayan kararının iptali için Bakırköy Belediyesi’nin açtığı dava sürerken yapılacak ihale de mahkemelik olacaktır. Ayrıca Anıtlar Kurulu’nca ‘anıt ağaç’ olarak tescil edilmiş 87 ağacın bulunduğu aynı parsellerde Bizans ve Osmanlı dönemine ait kalıntılar olduğu bilinmekte ve arkeolojik sit olması yönünde Anıtlar Kurulu’na müracaatımız bulunmaktadır.

İmar ve şehircilik ilkelerine bağlı kalınarak 50’li yıllarda hazırlanan ve Ataköy plan bütünlüğünün bir parçası olan Ataköy sahillerinin, Ataköy’ün kuruluş yıllarında olduğu gibi toplumun genel kullanımına açık olması beklenirken, satışa sunularak adeta kıyıların özelleştirilmesi ve betonlaştırılması kabul edilemez. Bu satış anayasamızdaki ‘kıyıların kamu yararına ve topluma açık kullanılması’ ilkesine de açıkça aykırıdır.

Ataköy sahilleri, Eminönü’nden Avcılar’a uzanan kıyı şeridindeki, halkın çağdaş yaşam fonksiyonlarını gerçekleştirebileceği tek doğal kıyıya sahip yerdir.

İlgili satış işlemine ilişkin, duyarlı sivil dernek ve bireylerin oluşturdukları ‘Sahiline ve yeşiline sahip çık’ platformunun, 9 Ağustos Pazar günkü eylemini baltalamak amacıyla TOKİ tarafından örgütlendiği, neredeyse her yanıyla belli olan girişimleri ve sivil duyarlılığın tepkisine şiddet uygulamaya cesaret edenleri bu vesileyle bir kez daha kınıyoruz.

Sonuç olarak; TOKİ’nin Ataköy sahili ve benzeri satışlardan vazgeçmesini ve bu alanın Ataköy plan bütünlüğüne bağlı kalınarak rekreasyon alanı olarak düzenlenmesini ve toplumun genel kullanımına sunulmasını beklemekteyiz. Toplumsal yararlılığın da ancak bu şekilde gerçekleşeceğine olan inancımızı bir kez daha kamuoyuna saygıyla sunarız...”

Evet... Yanlış okumadınız... Ulusal mal varlığı değerlerimizi “pazarlama” hırsı o denli kabarmış ki “Kıyılarımızı satmayın”diyenlere “şiddet” bile uygulanmaya başlanmış... Ey “demokratik açılımcı”lar; duyabiliyor musunuz?

http://www.yapi.com.tr/haberler/kent-kulturu-ve-demokratik-acilim_71616.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!