Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Tarihi Kentler Birliği (TKB)
ve ÇEKÜL’ün katkılarıyla 1-4 Temmuz’da düzenlenen “Osmanlı Coğrafyasında Çarşı
Kültürü Uluslararası Sempozyumu”, son yıllarda hızla yaygınlaşan “AVM”lerin
(alışveriş merkezleri) tüm yönleriyle “sorgulandı”ğı bir foruma dönüştü…
Konuşmacıların çoğu, bir yandan hâlâ yaşatılabilen eski pazaryerleri ile
geleneksel çarşılarımızı tanıtırlarken öte yandan “kent kültürü”müzün tarihsel
ve ekonomik temellerini oluşturan bu mirasımızın “AVM’leri kayıran”
politikalarla yitirilmek üzere olduklarını anımsattılar.
Halep’ten Mısır’a, Bosna’dan Kırım’a uzanan kültür coğrafyasından örneklerle
birlikte Türkiye’deki tarihi kentlerimizin “sivil” ve “toplumsal” kimlik
değerlerini oluşturan çarşıların “genel durum değerlendirmesi”nin de yapıldığı
sempozyumda, 30’u aşkın bilimsel bildirinin ortak vurgulaması özetle şöyleydi:
“AVM’lere gösterilen ilgi ve destek tarihi çarşılarımıza da gösteril(ebil)seydi,
kentlerimiz kişilikli gelişir; yabancılaşmanın yozlaşmasını bu oranda
yaşamazlardı.”
Nitekim sempozyumdan kısa bir süre önce çok satışlı ulusal gazetelerimizden
birinin okurlarına “armağan”ı olarak dağıtılan “2010 Türkiye Karayolları ve AVM
Haritası”(!) bu yozlaşmanın ulaştığı düzeyi gösteriyordu… Haritada hemen tüm
illerdeki AVM’ler gösterilirken tarihi çarşılardan söz edilmiyor olması,
yabancılaşmanın doruktaki örneğiydi...
Buna karşın sempozyumu düzenleyenlerin Atlas dergisinin katkılarıyla
hazırladıkları “Osmanlı Çarşıları Atlası” ile “Türkiye’deki Osmanlı Çarşıları
Haritası” ise AVM’ler haritasındaki aymazlığa anlamlı bir yanıt gibiydi...
Anlamlı vurgulamalar
Tayyare Kültür Merkezi’ndeki sempozyumda söz alan TKB Danışma Kurulu Başkanı
ve ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, “Böylesi büyük ve önemli bir konunun
geçmişten gelen ve geleceğe akabilecek tüm boyutlarıyla tartışılması çok
önemlidir” diyordu…
Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ise “Şehirlerimizin her zaman canlı
kalması için çarşıların ayakta olması gerekir” diyerek şunu da ekliyordu: “Çarşı
batarsa komple şehir batar. Çarşılarımızda yapılan çalışmalar bizim için çok
önemli. Çarşılar geçmişteki canlılığını günümüzde de korumalı.”
Bursa Valisi Şahabettin Harput da şunları söylüyordu: “Bu tarihi eserler
insan ruhuna yansıyor. Tarihi çarşılar, estetik ve zarafetleriyle diğer
alışveriş merkezlerinden ayrılıyor. Çarşılar, insanların birbirleriyle
kucaklaştığı yerlerdir.”
Peki, böylesine “insani” değerlere sahip çarşılarımızı nasıl yaşatacağız?
Bu “temel” sorunun sempozyumda verilen yanıtı ise özetle şuydu: “Öncelikle şu
öldürücü AVM rekabetine izin vermeyerek..”
Tam 6 yıldır “bekletilen” AVM yasasının bir an önce TBMM gündemine
getirilmesi; geleneksel çarşılarımız yerine AVM’leri destekleyen politikaların
artık terk edilmesi, tüm katılımcıların ortak dileğiydi..
Balkanlar'dan Kafkasya'ya
Sempozyumda ilk gün Bursa ve diğer Anadolu kentlerindeki çarşılara
ayrılmıştı. Prof. Dr. Özer Ergenç, Doç. Dr. Asım Yediyıldız, Dr. İklil Selçuk,
Dr. Doğan Yavaş, Prof. Dr. Neslihan Dostoğlu, Yrd. Doç. Dr. Sezai Sevim, Doç.
Dr. Cafer Çiftçi ve Doç. Dr. Hülya Taş, eski çarşılarımızın mimari
özelliklerinin yanı sıra kent dokusu içindeki belirleyici konumlarını ve esnaf
gelenekleriyle birlikte toplumsal yaşamdaki yerlerini anlattılar…
Yine Anadolu’daki hanların ve kervansarayların ele alındığı 2. günde ise
Prof. Dr. Hamza Gündoğdu ve Prof. Dr. Haşim Karpuz, Erzurum, Van, Malatya,
Adıyaman, Mardin, Urfa, Diyarbakır, Antep, Kilis, Konya, Akşehir ve Kayseri
çarşılarını tanıttılar…
Aynı kapsamda Batı Anadolu kentlerindeki çarşıları ele alan Prof. Dr. Bozkurt
Ersoy ise Ege Bölgesi’nde, her biri kültür hazinesi olan tarihi çarşıların
“harabe” konumundan yakınırken yerel ve merkezi yönetimlerin ilgisizliği
yüzünden İzmir, Bergama ve çevre kentlerindeki hanlardan önemli bir kısmının
“metruk ve çökmüş” halde olduklarını, bu nedenle aynı çarşıların adeta
“ötanazi”yi seçtiklerini söyledi.
Türkiye’deki bu olumsuz duruma karşın, Aliye İbrahimova’nın anlattığı Kırım
ve Bahçesaray’daki çarşı kültürü; Prof. Dr. Amir Pasiç’in tanıttığı Bosna’daki
korunmuş ve yaşatılan örnekler ise ülkemizdeki sorunun “kültür yoksunu
politikalar”dan kaynaklandığını gösteriyordu.
Nitekim Osmanlı coğrafyasındaki en korunmuş çarşılardan biri olan Üsküp
Çarşısı’nı anlatan Behuciddin Şahabi ile Yunanistan’daki Türk çarşılarını
anlatan Neval Konuk’un bildirileri, aynı duygular içinde en çok alkış alan
sunumlardı..
Sempozyumun son bölümünde Dr. Mahmoud Hretani ise Halep ve Şam çarşılarını,
Prof. Dr. Halid Tadmori de Trablus çarşılarını tanıttılar. Musul, Kerkük ve
Erbil’deki çarşılarını anlatan Prof. Dr. Suphi Saatçi’nin bölgedeki iç savaşı ve
işgali de sorgulaması etkileyiciydi.
Bildirilerin genel yorumunu yapan tarihçi-yazar Necdet Sakaoğlu ile UNESCO
temsilcisi Philippe Ratte’nin yorumları da çarpıcıydı. Sakaoğlu, Evliya
Çelebi’nin seyahatnamesinde 150 kadar çarşıyı anlattığını, bunların tümünün
yaşatılmasının tarihimize ve kültürümüze karşı ulusal bir borç olduğunu
belirtti.
Bakalım Bursa’daki anlamlı sempozyum Türkiye’yi yönetenleri “aydınlatacak”
mı; AVM’lere gösterilen sevda ve bağlılıktan artık vazgeçilecek mi?
|