Ken Yeang
"Yeşil mimarlık yeşil mühendislik demek değildir" "Bugün yeşil tasarımı uyguladığını iddia eden bir çok mimar var ancak yaptıklarının gerçekten yeşil tasarım olduğunu söylemek zor, daha çok mühendislik kısmında yeşil tasarımın adı geçiyor." Yasemin K. Enginöz: Architectural Association’da aldığınız lisans eğitiminin ardından Cambridge Üniversitesi’ndeki yüksek lisans eğitiminizden başlayarak ekoloji ve ekolojik mimari tasarım, ekolojik planlama konularını kuramsal bir zemine oturtmaya çalışıyorsunuz. Bir yandan da mimarlık pratiğiniz içinde bu kuramları sorguluyor ve "know-how" üretiyorsunuz. Bu bilinç ve ekolojik farkındalık sizde nerede ve ne zaman başladı? Ken Yeang: Aslında konuyla ilgilenmemin nedeni biyolojiye olan ilgimdi. Zamanla bu ilgi biyolojik sistemleri örnek alarak yeni sistemler yaratmak olan biyomekaniğe yöneldi. Bu konuyla ilgili 1969-70 yıllarında bir çok makale yazdım. Bu dönemde üniversitede araştırma görevlisiydim, burada çalıştığım bir birimde Buckminister Fuller’ın "Autonomous House" projesi üzerinde çalıştım. Otonom Konut, şehrin altyapı sistemine göbek bağı olmayan bir ev tipolojisiydi. Adı da buradan geliyor. Bu projede 6 ay çalıştıktan sonra farkettiğim şey projede çok fazla mühendisliğin olduğu ve bunun konut işlevinin, mimari tasarımın önüne geçtiğiydi. Proje yürütücüme başka bir birimde görev almak istediğimi söyleyerek doktora çalışmalarımı yürütmek üzere öğrenciliğe geri döndüm. Bu dönemde ekoloji konusunda araştırma yapmaya başladım. Üniversitede ekoloji bölümü yoktu, bu nedenle Çevre ve Biyoloji bölümüne başvurdum. Ekoloji konusunda burada gerçek anlamda bilgilenme ve ekolojik mimarlık alanında yaratıcı olma şansım oldu. YKE: Bir mimar kendi pratiği içinde, herşeyden öte bu dünyada yaşayan sorumlu bir birey olarak, ekolojik dengeyi koruma amaçlı daha yeşil düşünmek ve tasarımlarını bu niyetle ortaya koymak zorunda. Bugün ekolojik mimarlık üretimi gerçek anlamda mimarlığın tasarım yönünü içeriyor mu? KY: Herşeyden önce bugünün mimarları yeşil tasarım eğitimi almamış mimarlar. Yeşil tasarım, daha yeni yeni bazı mimarlık okullarında verilen bir ders olmaya başladı. Ancak bu eğitimi alan mimarlar okuldan mezun olup yeşil bina yapabilecek kapasiteye geldiklerinde, yani bugünden 10-20 yıl sonra çok daha fazla yeşil tasarım örnekleri göreceğimizi düşünüyorum. Bir sonraki nesil bu alanda çok daha verimli çalışmalara imza atacak. Bugün yeşil tasarımı uyguladığını iddia eden bir çok mimar var ancak yaptıklarının gerçekten yeşil tasarım olduğunu söylemek zor, daha çok mühendislik kısmında yeşil tasarımın adı geçiyor. Aslında bugün yapılanların çoğu yeşil mühendislik. Doğrusunu söylemek gerekirse henüz hiçbirimiz ekolojik tasarıma, çözümü bitmiş bir yanıt verecek durumda değiliz. ?u an yapılanların hepsi bir araştırma ve deney. Ama gerçekten doğayla birlikte tasarlamayı öğreneceğimiz bir gün gelecek. Benim yaklaşımım ekotasarımın estetiğini barındıran, "ekomimesis" olarak da adlandırabileceğimiz doğayı taklit etmeye çalışarak tasarlamak. Bence ideal bir ekolojik mimari ürün doğayla 3 yönden etle tırnak gibi kaynaşmalı: Fiziksel olarak, sistem olarak ve zamansal olarak. Bugün %100 ekolojik ya da sürdürülebilir olduğunu öne süren ancak korkunç tasarımı olan yapılar var, dengeyi tutturmak gerekiyor. |