‘Kemeraltı’ları Yaşatmak...
Her yönleriyle “çağdaş” olmalarını haklı bir gurur kaynağı yapan bu aydınlık kentimizin sakinleri, cüzdanımızla birlikte kimliğimize de göz koyan sömürgeci dev alışveriş merkezleri yerine artık hep Kemeraltı’nı yeğlemeliler... İzmir’de Kemeraltı’ndan alışveriş yapmak, sadece İzmirli olma erdeminin değil, bu ülkenin tüm değerlerine düşman olan şu
Tarihi çarşılarımız binyıllardan beri böylesine bir “vefasız”lık yaşamadılar... “Muhafazakâr”(!) iktidar, dünyanın imrendiği geleneksel alışveriş dünyamızı küresel sömürgeciliğin dev mağazalarına kurban etmekten çekinmiyor... Bu aymazlık ne yazık ki tarihsel kimliğine duyarlı kimi “aydın” kentlerimizde de gözleniyor. Halkın parasını kendi öz esnafıyla paylaşması yerine, uluslararası sermayenin tüketim hangarlarında harcaması “çağdaş”lık sanılıyor... Örneğin geleneksel kimlik değerlerini yaşatmakla ün yapan Muğla’ya bile bulaşmış mega marketlerden biri, yüzlerce yıldır süregelen ünlü “Muğla Pazarı”nın kurulduğu “perşembe” günleri yüzde 40’lara varan “özel indirim” yapmaya başlamış. Tüm Güney Ege’nin emektar pazarcılarına karşı böylesine acımasızca rekabet savaşı açan “sömürgeci” alışveriş tekellerine ayrıcalıklı imar olanakları sağlamak, nasıl bir “çağdaş”lıktır? Nitekim daha 2002’de “hazır” denilen süpermarketleri kent dışına çıkarma yasasının neden “bekletildiği”ni de Sanayi ve Ticaret Bakanı şöyle açıklamıştı: “Bazı ricalardan ötürü erteledik...” ‘Evrensel Miras’ımız İşte bu anlayışa karşı kendi çarşılarımızın yaşatılması, “kimlikli ve onurlu bir gelecek” için de büyük değer taşıyan çabalar... Tıpkı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin, görmüş geçirmiş “Kemeraltı” çarşısını bugün de “vazgeçilmez” kılmaya dönük çalışmaları gibi... Çünkü Kemeraltı, kentin anıtsal simgelerinden Kadifekale etekleriyle antik liman arasında sadece tarihsel ticaretin değil, kültürel ve kamusal yaşamın da yarattığı eşsiz bir “kentsel SİT”... “Agora” ve “Antik Tiyatro” gibi binlerce yılın “bellek” değerleriyle de İzmir’in tam merkezinde kentin geçmişinin okunduğu zengin bir “arkeolojik SİT”... Belediye, evrensel bir “miras” olarak da yaşatılması gereken Kemeraltı çarşısının günümüzdeki “acımasız rakipleri”ne karşı “direnişi”ni güçlendirmek; İzmirliler için geleneksel çekiciliğinin yanı sıra çağdaş yaşam konforuyla da “öncelikle tercih edilmesi”ni sağlamak üzere adeta seferberlik halinde... Bunun için Konak ve Büyükşehir belediyelerince eşgüdüm içinde hazırlanan koruma planlaması çalışmaları önceki yıl tamamlandı. Bölgenin tarihsel omurgası olan Anafartalar Caddesi’ndeki yıpranmış tarihi cepheler elden geçirildi. Onurlu geçmişin tanığı yapıların sıva ve boyaları yenilendi; cumba, kepenk ve doğrama gibi ahşap yüzeyler onarıldı; salkım saçak ve çirkin tabelalar kaldırılarak “estetik olgunluk”la yeniden düzenlendiler... Bütün bu çabaların önemli bir aşaması olarak gerçekleştirilen “Kemeraltı Üst Örtü ve Kent Mobilyaları Ulusal Fikir Yarışması” da geçen günlerde sonuçlanarak, bölgenin tüm İzmirlilerce “yeniden” kucaklanmasını sağlamaya dönük projeler elde edildi... ‘9 Eylül Ruhu’yla Kentlerindeki tarihi çarşılara duyarlı belediyelerimiz için de örnek oluşturan bu yarışma için 44 başvurunun olması, geleneksel bir alışveriş semtinin özgünlüğünü koruyarak çağdaş konforla yaşatmaya dönük bir “fikir zenginliği” yaratmış olması bakımından da önemlidir. Deneyimli mimarlarımızdan Cem Açıkkol başkanlığındaki seçici kurulun en başarılı bulduğu 8 projedeki genel ortak yaklaşım şöyle özetlenebilir: “Geçmişin duyumsanmasını engellemeden, tarihi çevreyle daha fazla birlikte olunmayı özendirecek bir kentsel yaşam kalitesini Kemeraltı’yla bütünleştimek...” Belediye işte bu olanağı da kente kazandırdıktan sonra asıl görev İzmirlilere düşecek. Her yönleriyle “çağdaş” olmalarını haklı bir gurur kaynağı yapan bu aydınlık kentimizin sakinleri, cüzdanımızla birlikte kimliğimize de göz koyan sömürgeci dev alışveriş merkezleri yerine artık hep Kemeraltı’nı yeğlemeliler... İzmir’de Kemeraltı’ndan alışveriş yapmak, sadece İzmirli olma erdeminin değil, bu ülkenin tüm değerlerine düşman olan şu küresel sömürgeciliğe karşı “9 Eylül ruhu”nun da yaşatılması demektir... |