akın yıllara kadar ''Kaş'' denince akla ilk gelen, Akdeniz maviliğinin ''sade ve alçakgönüllü'' kıyı kasabasıydı... Koyu çevreleyen dik yamaçlara sıralanmış bir avuç yapı; kimlikli ve bahçeli evler; salaş ama ''görmüş geçirmiş'' meyhaneler; adı ''uzun çarşı'' bile olsa kısacık bir sokağa yokuş yukarı sıralanmış küçük dükkânlar; ve elbette ki irili ufaklı tekneler; aralarına sıkışmış kayıklar; yanık tenli ve zayıf balıkçılar...
Kaş, işte bu özelliğiyle ''gözden ırak'' bir coğrafyada ''yalnız''lık çekse bile, hemen karşısındaki Meis adasıyla, ya da Türkçe adıyla ''Göz'' le çağlar boyu ''bakışmanın'' keyfini yaşadı. Denebilir ki ''Kaş'la Göz'' , biri Türkiye'nin, diğeri Yunanistan'ın en kenarda kalmış uzak köşelerinde, ama birbirlerine en yakın mesafede, ''geleceği düşlemede'' bile hep birlikteydiler...
'Göz'ünü beton bürümüş
İşte böylesi özgün ve insancıl bir kimlik hâlâ belleklerde tazeliğini korurken, geçenlerdeki Kaş ziyaretimizde karşımıza çıkan görüntü, tek kelimeyle ''felaket''ti... Bir zamanların bu ''güleç yüzlü'' kıyı kasabası, deyim yerindeyse ''çatık kaşlı'' bir betonarme yerleşmeye dönüşmüş... Arkasındaki en dik sırtlara, hatta sarp kayalıklara bile tırmanmaya başlayan koca koca ve karaktersiz apartmanlar, adeta doğa ile ''inatlaşma'' içindeler ve sanki ''galip'' (!) gelmenin de şımarıklığını yaşıyorlar...
Kaş'taki bu sözde ''gelişme''ye karşın, ezeli ve ebedi karşı komşusu Meis ise eski karakterini hemen hiç bozmadan koruyor. Yıllar önce Kaş'tan çekilen fotoğrafları sanki bugünü de yansıtıyor. Sözün kısası Kaş'la Göz artık eskisi gibi ''uyumlu'' değiller. Birinin gözünü imar rantı bürümüş, betonlaştıkça betonlaşıyor. Diğeri ise karşısındaki ''Anadolu''nun kıyısında olanı biteni yine sessizce seyrediyor...
Kaş'ın neden bu duruma düştüğünü, ancak bir çay içimlik zamanda konuşabildiğimiz ÇEKÜL gönüllüleri şöyle özetlediler; ''İmar denetimi diye bir kavram yok. 4 katlı olması gereken binalar, meyilden kat kazanma adına 7-8 kata çıkabiliyor ve ruhsatlı sayılabiliyor...'' Evet Kaş'a kısa ziyaretimiz, adeta ''uzun süre'' unutamayacağımız ''hüzünlü izlenimler''le geçti. Birkaç ay öncesine kadar ''bağımsız'' kalmakla övünen Belediye Başkanı Halil Kocaer'in artık ''AKP''li olmasını da ''düşündürücü'' bir durum olarak not almakla yetindik...
|