Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

Karun’un Lidya’sı İstanbul’da!

Yapı Kredi Kültür Sanat Genel Müdürlüğü, İstanbul’da Galatasaray’daki Vedat Nedim Tör Müzesi’nde “Lidyalılar ve Dünyaları” adıyla bir sergi açarak, Anadolu tarihinin önemli bir kesitini insanların gözlerinin içine başarıyla sokuyor. Genel Müdür Tülay Güngen, 1999’dan bu yana açılan “Anadolu Uygarlıkları Sergileri” dizisinin 11’incisi olan bu

Cumhuriyet Gazetesi
Karun’un Lidya’sı İstanbul’da!

Hemşerimiz şarap tanrısı Dionysos’un has adamı, sarhoş Silenos bir gün yolunu şaşırır. Frig Kralı Midas, Silenos’u Polatlı yakınındaki Gordion’da on gün ağırlar. Dionysos, bu ilgiden dolayı Kral Midas’a “Dile benden ne dilersen!” der. Kral şımarır, “her dokunduğunun altın olmasını!” ister. Dionysos’un “İyi düşündün mü? Pişman olma!” uyarısını Midas “Evet!” diye yanıtlar. O günden sonra Midas’ın dokunduğu her şey; hatta ekmeği, suyu, şarabı dahi altın olur.

Midas pişmandır. Tanrıya kendisini bu dertten kurtarması için yalvarır. Dionysos, Midas’a Manisa-Salihli’deki Paktalos (Sart) Çayı’nda yıkanarak altınlardan arınmasını önerir. Midas gereğini yapar. O günden sonra bu çaydan altın akar. Altın, başkenti Sardes olan Lidya halkının ekonomik yaşamını değiştirir. Dünyada ilk parayı Lidler, altın-gümüşün doğadaki alaşımı olan “elektrum”dan basarlar. Para sahneye çıkınca kralları Krezus (Karun) dünyanın en zengin adamı olur. İÖ 680-547 yılları arasındaki bu zenginlik Lidlere; Anadolu, Yunanistan ve İran’daki halklara karşı üstünlük sağlar.

Okullarımızda tarih derslerinde Anadolu’nun bu zengin, sanatçı, yaratıcı halkından birkaç cümle ile bile söz edildiği görülmez. Türk eğitim sisteminde tarih denilince akla Orta Asya Türkleri ile Osmanlıların görkemli fetihleri gelir.

Yapı Kredi Kültür Sanat Genel Müdürlüğü, İstanbul’da Galatasaray’daki Vedat Nedim Tör Müzesi’nde “Lidyalılar ve Dünyaları” adıyla bir sergi açarak, Anadolu tarihinin önemli bir kesitini insanların gözlerinin içine başarıyla sokuyor. Genel Müdür Tülay Güngen, 1999’dan bu yana açılan “Anadolu Uygarlıkları Sergileri” dizisinin 11’incisi olan bu sergideki eserlerin Kültür Bakanlığı’nın katkısıyla çeşitli müzelerden sağlandığını açıkladı. Bakan Ertuğrul Günay’ın da gezdiği sergide görkemli “Karun Hazinesi”nin bulunduğu Uşak Müzesi’nden tek bir eser yer almıyor. Bakanlığın “hassas” olarak nitelediği bu müzedeki eserlerin, sergiye yalnızca fotoğraflarla yansıması önemli bir eksiklik!

Şennur Şentürk ve Sadık Karamustafa’nın düzenlediği, 15 Mayıs’a kadar açık kalacak serginin çeşitli bilim insanlarının yazılarını içeren kataloğu, Anadolu’nun o dönemini ışıl ışıl aydınlatıyor. Müzede yapılacak çeşitli konuşmalar arasında 19 Mart’ta ben de “Karun Hazinesi’nin” öyküsünü anlatacağım.

Sardes kazı heyetinin yeni başkanı Prof. Dr. Nicholas Cahill, Bodrumlu hemşerimiz Herodot ile modern tarihin başladığını, Lidlerin kendilerince yazılmış tarihleri olmadığını, “bağımsız bir gözle, Lidlerin kendi koşulları dikkate alınarak” tarihlerinin sergi ve kataloğa yansıtıldığını söylüyor. Sardes kazılarına onlarca yılını veren Prof. Dr. Cravfort H. Greenevalt’ın şu sözleri altı çizilerek okunmalı:

“Eserlerin başlı başına sahip oldukları tarihsel ve kültürel değerleri ikiye ya da üçe katlayan tüm bu bilgilere nesnelerin dikkatli bir kazı sonucu çıkarılıp kaydedilmiş olması sayesinde ulaşabiliyoruz. Eserler define avcıları ya da antikacılar tarafından yasadışı kazılarla çıkarıldığında sistematik, açık bir kayıt tutulmaksızın çıkarıldıkları için bu bilgiler elde edilemiyor. Bilgilerin daha sonra toplanması olanağı da olmadığından izler sonsuza dek kayboluyor.”

Pazarlanan Tarih!

Geçen ay İstanbul’da polisin, bir kaçakçıyı “İÖ 3. yy Lidyalı prenseslerin taktığı, 22 ayar altından, 42 gram ağırlığında ve Karun Hazinesi’nden çalınan Kanatlı Denizatı ile aynı set içinde olan bir kolyeyi 1 milyon dolara satmaya çalışırken yakaladığı” haberi gazetelere yansıdı.

İÖ 6. yy’da sona eren Lidya’nın İÖ 3. yy’da prenseslerinin de olamayacağını meslektaşlarımızın anında algılamaları gerekirdi! (3-4 yıl önce Balıkesir’de bir benzeri olayda “İÖ. 5. yy’da Bizans imparatoriçesinin kolyesi ele geçirildi!” diye yazılmıştı. Oysa o zaman Bizans İmparatorluğu yoktu!) Okullarda Anadolu tarihini doğru dürüst okutmazsan, meslektaşlarım da kamuoyunu böyle yanıltırlar!

Kolye haberinden bir hafta sonra polis, Ankara’da Roma ve Bizans cam eserlerini ele geçirmişti. Camlar 500 bin liraya pazarlanıyordu. Bundan bir hafta sonra da Kocaeli Derince’de iki kişi 390 yıllık tepsiyi 350 bin liraya satarken yakalanmıştı.

1 milyon dolar… 500 bin TL… 350 bin TL… Atma Debreli Hasan din kardeşiyiz! Abartı kare abartı olan bu rakamları olaya el koyan polislerin nasıl bildiklerini anlamak zor. Acaba ikramiyelerin bu rakamlar üzerinden verileceğini mi sanıyorlar yoksa kaçakçılık piyasasını mı kızıştırıyorlar?

Ayrıca altın kolyenin tek olması kolay kolay düşünülemez. Bunun arkası da olmalı… Hazinenin değerini öğrenmek için piyasaya tek parçanın çıkartılması geleneksel bir uygulamadır. Polis, acaba hazinenin devamını aradı mı yoksa bu parçayla mı yetindi?

Paris’teki Hazine Ne Oldu?

Paris’te bir antika fuarında “Blondeel-Deroyan” adlı bir galerinin Karun Hazinesi ile bağlantısı kesin olan “Doğu Yunan (Anadolu)” kökenli 13 parça altın takıyı satışa çıkardığını 1998’de duyurmuştuk. Parçalar arasındaki “sandal” tipi küpelerin kuyumcu kalıpları Karun Hazinesi’nde yer almaktaydı.

Kültür Bakanlığı, haberimiz üzerine Türk hükümetinin yurtdışındaki avukatlarını harekete geçirmiş, ancak galeri sahibi korkusundan bunları İsviçre’deki sahibine geri göndererek işin içinden sıyrılmıştı. Bakanlık, her zamanki gibi “Dışişleri Bakanlığı’na yazı yazarak” sorumluluğu üzerinden attığını sanmıştı. İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın 2006’de verdiği bir soru önergesine “olayı izliyoruz” denilmişti. Haberimizin üzerinden 12 yıl geçti. Bu 13 parçanın akıbetini sormak hakkımızdır!

Zavallı Karun Hazinesi!

Karun Hazinesi’nin geri getirilmesine çalışıldığı günlerde Uşak Sanayi Odası Başkanı Erhan Akçay, ABD Başkanı George Bush’a “Hazinemizi istiyoruz!” diye mektup göndermiş, Belediye Başkanlığı da kenti “Tarih yerinde güzeldir” afişleri ile donatmıştı. Hazine 1993’te geri geldi. 1970’de açılan müze yetersiz olduğu için, hazinenin görkemine yakışır bir müzenin Uşak’ta yapım hazırlıkları için o zamanın parası ile 1994’te devlet bütçesine 5 milyar lira ödenek konuldu.

Sonra ne oldu? Müze yapımı unutuldu. Ödenek yandı. Görkemli hazine, güvenliği olmayan salaş bir müzede sergilendi. En görkemli eser çalındı. 16 yıldır Uşaklıların akılları başına gelmedi. Kimlerin, Belediye Başkanlarının… Kimlerin, Ticaret ve Sanayi Odası Başkan ve üyelerinin… Kimlerin, çeşitli partilerden şu milletvekillerinin:

Fahri Gündüz, Ender Karagül, Ural Köklü, Yıldırım Aktürk, Hasan Karakaya, Mehmet Yaşar Ünal, Hasan Özgöbek, Armağan Yılmaz, Ahmet Çağlayan, Alim Tunç, Osman Coşkunoğlu, Mustafa Çetin, Nuri Uslu.

“Tarih yerinde güzel” olduğu için Elmalı Definesi Antalya’ya gönderildi. Uşak’ta “Tarih yerinde çirkin” olduğu için Karun Hazinesi’nin Ankara’ya Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne taşınması hazırlıklarına başlandı. A’dan Z’ye kadar tüm Uşaklılar, bu uygulamaya müstahaksınız…

http://www.yapi.com.tr/haberler/karunun-lidyasi-istanbulda_77064.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!