Hemşerimiz şarap tanrısı Dionysos’un has adamı, sarhoş Silenos bir gün yolunu
şaşırır. Frig Kralı Midas, Silenos’u Polatlı yakınındaki Gordion’da on gün
ağırlar. Dionysos, bu ilgiden dolayı Kral Midas’a “Dile benden ne dilersen!”
der. Kral şımarır, “her dokunduğunun altın olmasını!” ister. Dionysos’un “İyi
düşündün mü? Pişman olma!” uyarısını Midas “Evet!” diye yanıtlar. O günden sonra
Midas’ın dokunduğu her şey; hatta ekmeği, suyu, şarabı dahi altın olur.
Midas pişmandır. Tanrıya kendisini bu dertten kurtarması için yalvarır.
Dionysos, Midas’a Manisa-Salihli’deki Paktalos (Sart) Çayı’nda yıkanarak
altınlardan arınmasını önerir. Midas gereğini yapar. O günden sonra bu çaydan
altın akar. Altın, başkenti Sardes olan Lidya halkının ekonomik yaşamını
değiştirir. Dünyada ilk parayı Lidler, altın-gümüşün doğadaki alaşımı olan
“elektrum”dan basarlar. Para sahneye çıkınca kralları Krezus (Karun) dünyanın en
zengin adamı olur. İÖ 680-547 yılları arasındaki bu zenginlik Lidlere; Anadolu,
Yunanistan ve İran’daki halklara karşı üstünlük sağlar.
Okullarımızda tarih derslerinde Anadolu’nun bu zengin, sanatçı, yaratıcı
halkından birkaç cümle ile bile söz edildiği görülmez. Türk eğitim sisteminde
tarih denilince akla Orta Asya Türkleri ile Osmanlıların görkemli fetihleri
gelir.
Yapı Kredi Kültür Sanat Genel Müdürlüğü, İstanbul’da
Galatasaray’daki Vedat Nedim Tör Müzesi’nde “Lidyalılar
ve Dünyaları” adıyla bir sergi açarak, Anadolu tarihinin önemli bir
kesitini insanların gözlerinin içine başarıyla sokuyor. Genel Müdür
Tülay Güngen, 1999’dan bu yana açılan “Anadolu
Uygarlıkları Sergileri” dizisinin 11’incisi olan bu sergideki eserlerin
Kültür Bakanlığı’nın katkısıyla çeşitli müzelerden sağlandığını açıkladı. Bakan
Ertuğrul Günay’ın da gezdiği sergide görkemli “Karun
Hazinesi”nin bulunduğu Uşak Müzesi’nden tek bir eser yer almıyor.
Bakanlığın “hassas” olarak nitelediği bu müzedeki eserlerin, sergiye yalnızca
fotoğraflarla yansıması önemli bir eksiklik!
Şennur Şentürk ve Sadık Karamustafa’nın
düzenlediği, 15 Mayıs’a kadar açık kalacak serginin çeşitli bilim insanlarının
yazılarını içeren kataloğu, Anadolu’nun o dönemini ışıl ışıl aydınlatıyor.
Müzede yapılacak çeşitli konuşmalar arasında 19 Mart’ta ben de “Karun
Hazinesi’nin” öyküsünü anlatacağım.
Sardes kazı heyetinin yeni başkanı Prof. Dr. Nicholas
Cahill, Bodrumlu hemşerimiz Herodot ile modern tarihin başladığını,
Lidlerin kendilerince yazılmış tarihleri olmadığını, “bağımsız bir gözle,
Lidlerin kendi koşulları dikkate alınarak” tarihlerinin sergi ve kataloğa
yansıtıldığını söylüyor. Sardes kazılarına onlarca yılını veren Prof.
Dr. Cravfort H. Greenevalt’ın şu sözleri altı çizilerek okunmalı:
“Eserlerin başlı başına sahip oldukları tarihsel ve kültürel değerleri ikiye
ya da üçe katlayan tüm bu bilgilere nesnelerin dikkatli bir kazı sonucu
çıkarılıp kaydedilmiş olması sayesinde ulaşabiliyoruz. Eserler define avcıları
ya da antikacılar tarafından yasadışı kazılarla çıkarıldığında sistematik, açık
bir kayıt tutulmaksızın çıkarıldıkları için bu bilgiler elde edilemiyor.
Bilgilerin daha sonra toplanması olanağı da olmadığından izler sonsuza dek
kayboluyor.”
Pazarlanan Tarih!
Geçen ay İstanbul’da polisin, bir kaçakçıyı “İÖ 3. yy Lidyalı prenseslerin
taktığı, 22 ayar altından, 42 gram ağırlığında ve Karun Hazinesi’nden çalınan
Kanatlı Denizatı ile aynı set içinde olan bir kolyeyi 1 milyon dolara satmaya
çalışırken yakaladığı” haberi gazetelere yansıdı.
İÖ 6. yy’da sona eren Lidya’nın İÖ 3. yy’da prenseslerinin de olamayacağını
meslektaşlarımızın anında algılamaları gerekirdi! (3-4 yıl önce Balıkesir’de bir
benzeri olayda “İÖ. 5. yy’da Bizans imparatoriçesinin kolyesi ele geçirildi!”
diye yazılmıştı. Oysa o zaman Bizans İmparatorluğu yoktu!) Okullarda Anadolu
tarihini doğru dürüst okutmazsan, meslektaşlarım da kamuoyunu böyle
yanıltırlar!
Kolye haberinden bir hafta sonra polis, Ankara’da Roma ve Bizans cam
eserlerini ele geçirmişti. Camlar 500 bin liraya pazarlanıyordu. Bundan bir
hafta sonra da Kocaeli Derince’de iki kişi 390 yıllık tepsiyi 350 bin liraya
satarken yakalanmıştı.
1 milyon dolar… 500 bin TL… 350 bin TL… Atma Debreli Hasan din kardeşiyiz!
Abartı kare abartı olan bu rakamları olaya el koyan polislerin nasıl
bildiklerini anlamak zor. Acaba ikramiyelerin bu rakamlar üzerinden verileceğini
mi sanıyorlar yoksa kaçakçılık piyasasını mı kızıştırıyorlar?
Ayrıca altın kolyenin tek olması kolay kolay düşünülemez. Bunun arkası da
olmalı… Hazinenin değerini öğrenmek için piyasaya tek parçanın çıkartılması
geleneksel bir uygulamadır. Polis, acaba hazinenin devamını aradı mı yoksa bu
parçayla mı yetindi?
Paris’teki Hazine Ne Oldu?
Paris’te bir antika fuarında “Blondeel-Deroyan” adlı bir galerinin Karun
Hazinesi ile bağlantısı kesin olan “Doğu Yunan (Anadolu)” kökenli 13 parça altın
takıyı satışa çıkardığını 1998’de duyurmuştuk. Parçalar arasındaki “sandal” tipi
küpelerin kuyumcu kalıpları Karun Hazinesi’nde yer almaktaydı.
Kültür Bakanlığı, haberimiz üzerine Türk hükümetinin yurtdışındaki
avukatlarını harekete geçirmiş, ancak galeri sahibi korkusundan bunları
İsviçre’deki sahibine geri göndererek işin içinden sıyrılmıştı. Bakanlık, her
zamanki gibi “Dışişleri Bakanlığı’na yazı yazarak” sorumluluğu üzerinden
attığını sanmıştı. İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın 2006’de verdiği bir soru
önergesine “olayı izliyoruz” denilmişti. Haberimizin üzerinden 12 yıl geçti. Bu
13 parçanın akıbetini sormak hakkımızdır!
Zavallı Karun Hazinesi!
Karun Hazinesi’nin geri getirilmesine çalışıldığı günlerde Uşak Sanayi Odası
Başkanı Erhan Akçay, ABD Başkanı George Bush’a “Hazinemizi istiyoruz!” diye
mektup göndermiş, Belediye Başkanlığı da kenti “Tarih yerinde güzeldir” afişleri
ile donatmıştı. Hazine 1993’te geri geldi. 1970’de açılan müze yetersiz olduğu
için, hazinenin görkemine yakışır bir müzenin Uşak’ta yapım hazırlıkları için o
zamanın parası ile 1994’te devlet bütçesine 5 milyar lira ödenek konuldu.
Sonra ne oldu? Müze yapımı unutuldu. Ödenek yandı. Görkemli hazine, güvenliği
olmayan salaş bir müzede sergilendi. En görkemli eser çalındı. 16 yıldır
Uşaklıların akılları başına gelmedi. Kimlerin, Belediye Başkanlarının… Kimlerin,
Ticaret ve Sanayi Odası Başkan ve üyelerinin… Kimlerin, çeşitli partilerden şu
milletvekillerinin:
Fahri Gündüz, Ender Karagül, Ural Köklü, Yıldırım Aktürk, Hasan Karakaya,
Mehmet Yaşar Ünal, Hasan Özgöbek, Armağan Yılmaz, Ahmet Çağlayan, Alim Tunç,
Osman Coşkunoğlu, Mustafa Çetin, Nuri Uslu.
“Tarih yerinde güzel” olduğu için Elmalı Definesi Antalya’ya gönderildi.
Uşak’ta “Tarih yerinde çirkin” olduğu için Karun Hazinesi’nin Ankara’ya Anadolu
Medeniyetleri Müzesi’ne taşınması hazırlıklarına başlandı. A’dan Z’ye kadar tüm
Uşaklılar, bu uygulamaya müstahaksınız…
|