Kamusal Hizmetler Kamu Eliyle Verilmeli
Elektrik Mühendisleri Odası, yüksek elektrik faturaları konusunda düzenlenen zirveden vatandaşları rahatlatacak bir karar çıkmaması üzerine yaptığı açıklamada, "Köklü çözüm; kamusal hizmetlerin kamu eliyle verilmesidir" denildi.
Elektrik Mühendisleri Odası 47. Dönem Yönetim Kurulu, yüksek elektrik faturaları konusunda düzenlenen zirveden vatandaşları rahatlatacak bir karar çıkmaması üzerine yaptığı açıklamada, iktidarın çözüm için derhal harekete geçmesi ve öncelikle elektrik fiyatlarına yapılan zamların geri alınması gerektiğini bildirdi. Özelleştirme ve serbestleştirme politikalarının oluşturduğu vahşi piyasa yapısına işaret edilen açıklamada, "Köklü çözüm; kamusal hizmetlerin kamu eliyle verilmesidir" denildi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Elektriğe yapılan fahiş orandaki zammın ardından tüm sektörlerde zam dalgası yaşanmış, pahalılık ve yüksek faturalar kamuoyunun gündemine oturmuştur. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bu konuda 11 Şubat 2022 tarihinde 21 elektrik dağıtım bölgesinin üst düzey yöneticileriyle yaptığı toplantıda ise vatandaşları rahatlatacak bir karar çıkmamıştır. Hükümet tarafından 12 Şubat’ta açıklanan yeni enflasyon tedbirleri ise sorunun kökenine inmeyen geçici çözümler içermektedir. İktidarın hayat pahalılığına karşı bulduğu çözüm, vatandaşların güya en ucuz ürünü nereden alabileceğini görebileceği ‘mobil bir indirim katoloğu(!)’ olmuştur. Gıdada KDV’nin yüzde 8’den 1’e çekilmesi de olumlu ancak yeterli değildir. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati yeni tedbirleri açıklarken, ‘enerji fiyatlarında sübvansiyonlara devam ettiklerini, Türkiye’de elektrik ve doğalgaz fiyatlarının reel fiyatların altında olduğunu’ söylemiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez de, elektrik zirvesi sonrasında ‘Temel sorun; elektrik üretim maliyetleri, 100 TL’lik elektrik maliyetinin 50 TL’sini devlet ödüyor’ açıklamasını yapmıştır. Vahim bir itiraf olan bu açıklamalar, ‘devlet ödemese’ vatandaşlara, esnafa gelen faturaların aslında daha fazla olacağı anlamına mı gelmektedir? Ayrıca özelleştirilen bir hizmetin maliyetinin yarısının devlet tarafından ödenmesi, elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin kamu kaynaklarıyla sübvanse edilmesi değil midir? Şirketlerin desteklenmesi için böyle bir kaynak ayrılabiliyorsa eğer, neden vatandaş, esnaf ve sanayiciler değil de, bir avuç sermayedar bundan yararlanmaktadır? Enerji üretimi ve dağıtımda özelleştirmenin sonucu enerji yoksunluğu Elektrik üretim şirketlerinin özelleştirilmesi ile varlıkların verimli işletilmesi ve maliyetlerin düşürülmesi iddiası tam bir kabusa dönüşmüştür. Enerji fiyatlarındaki olağanüstü artışlar nedeniyle çok sayıda vatandaş faturasını ödeyemez hale gelmiştir. Üretim altyapısının büyük oranda ithal kaynaklara dayalı olması dövize bağımlı tarifelerin oluşmasına sebep olmuştur. Elektrik enerjisinin arz güvenliği ve kalitesi sağlanamamış, vatandaşlar kışın ortasında soğuk ve karanlığa mahkûm edilmiştir. Dağıtım şirketlerinin özelleştirmesi ile kayıp/kaçak oranları azaltılamamıştır. Yenileme, genişleme ve kapasite artırımına ilişkin yatırımların özel sektöre bırakılması sonucunda en son Isparta’da yaşanıldığı gibi kent günlerce karanlığa gömülmüş, arz güvenliği sorunu yaşamış ve enerji yoksunluğu oluşmuştur. Türkiye Bankalar Birliği risk merkezinin raporlarına göre üretim ve dağıtım şirketlerinin kullandıkları ticari kredi borçları 2021 Kasım ayı itibarıyla 398 milyar TL’dir. Kapasite mekanizması adı altında yerli termik santrallere yapılan ödemeler, mekanizma kapsamına alınan Yap İşlet santrallere yapılan ödemelerle birlikte 2021 yılı için yapılması öngörülen 2.6 Milyar TL’yi geçmiştir. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) katkısı dolar üzerinden ücretlendirildiğinden enerji tedarik maliyetlerine yansıtılması ile oluşturulan tarifelerle vatandaşlarımız ödeme güçlüğüne itilmiştir. Enerji politikaları vatandaşın değil, siyasi iktidarın tercihidir ve faturası biz vatandaşlara çıkartılmaktadır. Özelleştirmelerin sonuçları; zamdır, pahalılıktır, karanlıktır. İktidarın tasarruf, verimlilik ve dar gelirli vatandaşlara yönelik iyileştirme iddiaları tamamen göstermeliktir. Konut abonelerinin ardından binlerce liraya çıkan faturalarla karşılaşan işyeri sahipleri de faturalarını ödeyemeyenler kervanına eklenecektir. Bu gerçekler doğrultusunda iktidar çaresiz kalmıştır. Sayın Enerji Bakanının dağıtım şirketleri ile yapmış olduğu toplantıdan da bir sonuç alınamamış, alınması da mümkün olamamıştır. İktidar çözüm için derhal harekete geçmelidir! Öncelikle elektrik fiyatlarına yapılan zamlar derhal geri alınmalıdır. Konutlar, aile bütünlüğü içinde vatandaşlarımızın doğal yaşamını ve mahremiyetini sürdürdükleri barınma alanlarıdır. Konutları, vergi oluşturacak bir faaliyet alanı olarak değerlendirmek doğru değildir. Bu nedenle; konutlarda elektrik, doğalgaz ve su faturalarında KDV oranı düşürülmelidir. Maddi olanaksızlık nedeniyle faturalarını ödeyemeyenler kamu kaynaklarıyla desteklenmeli, faturasını ödeyemediği için kış koşullarında hemen kesinti yapılmamalıdır. Köklü çözüm ise; kamusal hizmetlerin kamu eliyle verilmesidir. Özelleştirme ve serbestleştirme politikalarının oluşturduğu bu vahşi piyasa yapısı ve dağıtım şirketlerinin dağıtım ve ticaret faaliyetlerinin ivedilikle kamusal alana çekilmesi gerekmektedir. Toplumsal fayda gözetilerek, merkezi planlama anlayışı ile kamunun üretimdeki payı arttırılmalıdır. Arz güvenliğini sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Ülkemizin yıllardır boğuştuğu sorunları aşmak, ekonomik krizden mümkün olan en çabuk şekilde çıkabilmek ve toplumun vazgeçilmez gereksinimlerinin karşılanması için; kamu mülkiyeti, kamusal hizmet, toplumsal yarar esaslarını temel alan demokratik bir planlama ve toplumsal kalkınma perspektifi ile kamucu, toplumcu bir programın uygulanması gereklidir.” (Fotoğraf:AA) |