Folkart Projelerine 3 Uluslararası Ödül
KKB Anadolu Veri Merkezi’ne...
Kadıköy Rıhtım'a Yapılacak...
Kadıköy'deki Tarihi Köşk Yeniden...
Kadıköy'de İBB'den Geri Adım!
Kadıköylüleri Tedirgin Eden...
Türkiye Yeşil Enerjide 28'inci
Kadıköy'de 5 Yılda 2 Bin 500...
Emlakta 'Tapu' Yükü Hafifliyor
Kadıköy'de Binalara 15 Kat Sınırı!
Selamiçeşme Köprüsü Yıkılıyor
Kadıköy'de İnşaat Kazısında...
Dünya Bankası'ndan Sürdürülebilir...
Dünyanın En Sürdürülebilir 10 Şehri
Üç Projeye Onay
Hukuk Taşyapı'ya 'Dur' Dedi
Kadıköy’ün de Siluetini Değiştirecekler
Kadıköy’de Sürdürülebilir Bir Anaokulu Projesi
Açılışı 15 Ekim’de yapılan Bahriye Üçok Ekolojik Anaokulu; inşaatından iç tefrişatına, enerji ve su gibi temel altyapısına kadar bütünüyle çevreci bir tasarım ile yapıldı. Yerel bir belediyenin inisiyatifinde ve gönüllülük esası ile yapılan proje, Türkiye’nin ilk ekolojik çocuk yuvası olarak nitelendiriliyor.
Sürdürülebilirlik ilkesinin her aşamada uygulandığı Bahriye Üçok Ekolojik Anaokulu, ticari fayda güdülmeden tamamen gönüllük esasıyla yapılan çevreci bir proje. Kadıköy Belediyesi’nin Kozyatağı Mahallesi’nde yer alan Anaokulunda ısıtma ve soğutma güneş panelleriyle sağlanıyor. Eğitim araç ve gereçlerinde doğal ürünler tercih edildi. Yeşil yuvada ayrıca yağmur suyu biriktirilerek bahçe sulama ve klozetlerde kullanılacak. Kadıköy Belediyesi yeşil yuva projesi, her yönüyle sağlıklı öğrenim ve öğretim mekanları, enerji tasarrufu, uygulamalı ve doğa dostu eğitimi amaçlıyor. Bu yüzden binayı kullanacak çocuklar ve eğitimciler için dayanıklı, eğitimli, sağlıklı, rahat ve ekonomik ortamlar sağlandı. İlkleri ve özellikleri ile dikkat çeken bu proje hakkında merak ettiklerimizi projenin mimarı tasarımını gönüllü üstlenen DİLEKCİ Mimarlık (DDA) Kurucusu Durmuş Dilekçi, Kadıköy Belediyesi’nden Mimar Elif Öztürk ve İnşaat Mühendisi Deniz Özdemir’e sorduk.
“Ofisimde farklı yere sahip projelerden biri” Bahriye Üçok Anaokulu projesini Kadıköy Belediyesi tarafından önüme geldiğinde, bu projede severek yer alacağını proje yürütücülerine ilettiğini söyleyen Mimar Durmuş Dilekçi, yeşil yapı ve anaokulu fikrinin kendisini heyecanlandırdığını belirtti. Ticari fayda gütmeyen bir proje olmasının da kendisini etkilediğini sözlerine ekleyen Durmuş Dilekçi, gönüllülük esasına dayalı ve bu projeye paralel devam eden başka bir çalışması hakkında da bilgi verdi. Dilekçi, “Üçüncü Bahar Projesi, Seferihisar’da Ankara Fen Lisesi mezunu 100 kişinin kurduğu bir kooperatifin işi. Mezunların yaşlılıklarını beraber yaşayacağı bir yaşam modeli üzerinde çalışıyorum. Son dönemde yaptığım işler içinde bu iki proje benim için çok farklı” dedi. Farklı ölçeklerde işler yaptığını ifade eden Dilekçi, anaokulu projesinin birebir kendisinin tek başına yaptığı işlerden biri olduğunu kaydetti. 3-5 yaş aralığı için Bahriye Üçok Ekolojik Anaokulu, insanların yaşlılık dönemi için de Üçüncü Bahar Projesi’ni yaptığının altını çizen Dilekçi, bu zıtlıkların kendisine heyecan verdiğini ve Üçüncü Bahar Projesi alanında da bir anaokulu yapmak istediğini vurguladı. Ticari işlerin hepsinde sürdürülebilirlik esaslarının ele alınması gerektiğine dikkat çeken Dilekçi, “Bir mimar her halükarda toprağın üstüne bir şey ekliyorsa onu nasıl eklemesi ve şekillendirmesi gerektiğinin farkında olmalı. Bu mimarinin önemli parametlerinden biridir. Çünkü mimarlık sadece fonksiyon organizasyonu demek değildir. İşin arkasında böyle bir ruha dokunan tarafın olması gerekiyor” dedi. DİLEKCİ Mimarlık (DDA) Kurucusu Durmuş Dilekçi “Her aşamada sürdürülebilirlik ilkesi benimsendi” Projelerinin hepsinde bir sürdürülebilirlik endişeleri ile ele aldığına işaret eden Dilekçi, Bahriye Üçok Ekolojik Anaokulu projesinde yerel yönetimin böyle bir düşünce ile yola çıkarak, bunu kendi organizasyonu ile yapmasının kendisini heyecanlandırdığını söyledi. Yerel yönetimlerin ellerinde büyük bir gücün olduğuna değinen Dilekçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Belediye yetkilileri, yetki alanları içinde iş yapan gruplardan birine bize bağış okulu yap diyebilirdi. Bu anaokulu organizasyonu ise, farkındalık yaratma amacına yönelik bir niyet barındırıyordu. Anaokulu, ilkokul hatta ortaokulda bulundukları çevredeki nüfustan öğrenci alır. Taşımalı bir eğitim değil de, yürüme ile çocukların çok rahat erişebildikleri bir okul alanı söz konusu. Bahriye Üçok Ekolojik Anaokulu da Kozyatağı ve yakın çevresindeki yerleşik halka hitap eden bir yapı, bu da bir sürdürülebilirliktir. Çünkü taşıma kullanılmıyor. Çok güzel ve kocaman yeşil bir bahçenin içinde yer alıyor. Sadece kapalı alan eğitimi değil, aynı zamanda açık alan eğitimi de var. Kadıköy Belediyesi, bize bu işi ilk eğitim süreci dahil sürdürülebilirliğin her aşamada takip edebilecek bir konu olduğunu belirtti.” “Pasif mimarinin gerekli olan tüm kriterleri yapıldı” Anaokulunda yapılan sürdürülebilirlik çalışmaları hakkında bilgi veren Dilekçi, “Kuzey ışığının olduğu gibi yumuşaklığı hedef alındı. Güney cephesine bakan tarafta kış bahçesi olarak kullanılacak olan bölüm, alt katında ise ısıtabilecek bir ada duvar oluşturduk. Cephede prekast yüzeyler var. Bu prekastlarının formu, serbest bir form gibi durmakla beraber, her bir açısı güney cephesinden gelen güneşin olumsuz etkilerini bertaraf edecek güneş kırıcı gibi kurgulandı. Aynı zamanda elektrik enerjisi üretmek için fotovoltik panellerle desteklendi. Orta alanda kullanılan tüm materyallerin ekolojik sertifikası var. Kendi tasarladığımız, özel olarak üretilmiş mobilyaları tercih ettik. Kullanılan malzemelerin hepsi doğal, zeminde linolyum malzemeden yapılmış ekolojik ürünleri tercih ettik. Yeraltı suyunun toplanması ve yağmur suyunun değerlendirmesi ile ilgili tüm çalışmaları yaptık. Pasif mimarinin gerekli olan tüm kriterlerini yerine getirildi.” “Niyetle yola çıkılan ve farkındalık yaratan tek proje” Belleklerde yer edinen kentsel kirliliğin çocuğun ilk girdiği okuldan başlayıp, mezun olduğu üniversiteye, sonrasında da yaşadığı çevreye kadar etki eden bir durum olduğunu sözlerine ekleyen Dilekçi, anlatılan bu kriterlerle tasarlanan ve aynı zamanda bu eğitimi alan bir çocuğun dünyasının çok daha farklı olacağını söyledi. Böyle bir okulun parçası olmanın kendisini mutlu ettiğini ifade eden Dilekçi, Türkiye’de özel okullarda bile bu tip bağımsız bir yapıya nadiren rastlanırken, yerel yönetim iradesiyle bu anaokulunun yapılması ve kent içinde çok değerli arsa alanının da amacı dışında kullanılmasına tevessül edilmemesinin de kutsal olduğuna dikkat çekti. “Belediyelerin ihale sistemi sıkıntı yaratıyor” Ekolojik olarak tasarlanan bir projenin sürecinde zorluk yaşayıp yaşamadığını sorduğumuzda Durmuş Dilekçi, zorlukların yapının ekolojik olmasıyla ilgili olmadığını vurguladı. Niyetler temiz olduktan sonra, problemlerin üstesinden bir şekilde gelindiğine değinen Dilekçi, çok iyi bir ekiple çalıştıklarını söyledi. Dilekçi, kendisiyle beraber yol alan tüm proje gruplarının da gönüllülük esasıyla projeye destek verdiklerini ve isimlerinin kesinlikle anılması gerektiğini sözlerine ekledi. Erke Tasarım’ın kendileri için çizdiği çerçeve dahilinde herkesin prensiplere uyarak hareket ettiğine işaret eden Dilekçi, ihale sistemi ile ilgili yaşanan sıkıntıyı da şu sözleriyle ifade etti: “Projeyi yaparken, belediyedeki alt kademedeki herkesin benimle inanılmaz iyi bir ilişkisi vardı. İstediğim raporlamaları yaptılar, sıkıntılı oldukları noktada benimle iletişime geçtiler. Sadece işin ihale süreciyle ilgili belediyelerin kendi ihale mekanizmalarında sıkıntı var. Bence bunun iyileştirilmesi gerekiyor. İhaleyi alan firmaların nitelikleri çok düşük. Aldıkları işleri mimari bir değer elde etmenin çok ötesinde sadece ticari bir meta olarak ele alan gruplar. Bir mimarla çalışmanın bile ne demek olduğunda habersiz firmalar. Bu anaokulunu yapan firmayla da maalesef bu konuda çok zorlandık, belediye kontrol ekibi de bu konuda çok arada kaldı.” “Üretim mimarlığa ait bir süreç” Doğrudan müteahhitle ve uygulamacıyla çalışmayı seven bir mimar olduğunu kaydeden Dilekçi, sahada aktif yönlendirmeyi de sevdiğini belirtti. Üretimin mimarlığa ait bir süreç olduğunu ve sadece çizip projeyi vermekle biten bir durumdan ibaret olmadığının altını çizen Dilekçi, “Projeyi ayağa kaldırdığın süre içindeki refleksler ve reaksiyonların hepsi mimariyi oluşturan unsurlardır. Yukarıda bahsettiğim gibi uygulama firmasıyla ancak Fen İşleri üzerinden iletişim kurabildiğimiz için sıkıntılarla karşılaştık. Şu anda da halen devam ediyor. Raporlarımda olan ve değiştirilmesini beklediğim konular var” dedi. “Ekolojik kavramının içeriği boşaltıldı” Projede LEED platin sertifikasını hedefleyerek yola çıktıklarına vurgulayan Dilekçi, genelde bu sertifikasyon sistemlerinin yatırımcı firmalar tarafından pazarlama aracı olarak kullandığını söyledi. Bahriye Üçok Ekolojik Anaokulu projesinde böyle bir durumun söz konusu olmadığına dikkat çeken Dilekçi, bu projede durum tespiti ve bir niyet beyanı olduğunu; dolayısıyla bu açıdan bakıldığında LEED sertifikasının alınacak olmasının örnek bir model oluşturması amacıyla, değerli gördüğünü vurguladı. Ekoloji kavramını da çok kullanmak istemediğinin altını çizen Dilekçi, bunun sebebini de şöyle açıkladı: “Türkiye’de kavramlar pazarlama aracı kullandıktan sonra içeriği boşaltılıyor ve sahtesi orijinalinin yerine geçmeye başlıyor. Ekolojik kavramı o kadar çok kullanıldı ki, bugün ekolojik dediğiniz zaman o ilk baştaki heyecanı uyandıran kavramın karşılığını bulamıyoruz. Ticari bir kavramla karşı karşıya kaldık. Halbuki böyle değildir, niyet esastır dememim sebebi de budur. Bütün eğitim sistemini sadece mimari proje sürecinde değil, hayatın sürekliği içinde bu niyet üzerine inşa ediyorsanız o zaman ekolojiktir diye tarif edebilirsiniz.” “Çevreye uyumlu yapılar yapmak mümkün” Kadıköy Belediyesi Etüt Proje Müdürlüğü’nde görev yapan Mimar Elif Öztürk, Bahriye Üçok Ekolojik Çocuk Yuvası projesine eğitimi teşvik eden çocuk dostu bir çevre yaratmak, öğretmen ve öğrenci için kullanımı kolaylaştıran, yapılaşan çevrede yaşam kalitesini artıran çevreye uyumlu yapılar yapılabileceğinin mümkün olduğunu göstermek için başladıklarını söyledi. Çocukların doğa ile dost bir ortamda eğitim almalarının eğitimlerine önemli bir katkı sağlayacağını ifade Öztürk, ekolojik yapının tanımını da şöyle yapıyor: “Sağlıklı öğretim mekanları oluşturmak, para tasarrufu sağlamak, uygulamalı eğitim modelini geliştirmek ve doğa dostu bir bina ortaya çıkarmak.” “Örnek bir proje olmasını istedik” Bu projenin Kadıköy’de örnek olmasını istediklerinin altını çizen Öztürk, “Kadıköy halkı, bu bölgede inşaatı olan müteahhitler, bina yapacak olan kişiler gelip anaokulu görebilirler. Gerekirse proje ekibi ile görüşüp bilgi alabilirler. Aynı zamanda bu eğitimin çocukluk yıllarından geldiği düşünülerek, çocukların eğitim alacakları bir mekanda böyle bir projenin geliştirilmesinin daha doğru olacağı düşünüldü” dedi. Elektrik, statik, mekanik ve peyzaj projelerinin tamamen gönüllülük esasıyla dışarıdan hizmet alınarak yapıldığını ifade eden Öztürk, projenin kontrol ve yönlendirmelerinin belediye birimleri tarafından yapıldığını söyledi. Projenin ilk etabında Yıldız Teknik Üniversitesi Bina Kürsüsü ile proje alanının analiziyle ilgili ortak bir çalışma yapıldığına değinen Öztürk, “Dilekçi Mimarlık’tan Mimar Durmuş Dilekçi, Enpro Mühendislik’ten İnşaat Mühendisi Ezel Özdil, Erke Tasarım ve LEED danışmanımız Arke’den çok büyük destek gördük” dedi. Soldan sağa; Bahriye Üçok Ekolojik Çocuk Yuvası Müdürü Melek Çevik Genceldi, Mimar Elif Öztürk, İnşaat Mühendisi Deniz Özdemir, Makine Mühendisi Hakan Çelik “Malzemelerin doğal olmasına dikkat edildi” Kadıköy Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nde görevli İnşaat Mühendisi Deniz Özdemir de imalata başladıktan bir sene sonra binayı tamamladıklarını kaydetti. Binanın yıkımda, geri dönüşümü olan malzemelerin ayrıldığına dikkat çeken Deniz Özdemir, konuyla ilgili şu bilgileri verdi: “Bunlar geri dönüşüm sahalarında yeniden kullanılabilir malzemeler olarak ayrıştırıldı. Çevre kirlemesin diye önlemler aldık. Yapım esnasında da ekolojik kalemlerin uygulanması adına malzeme takibi yapıldı. Bunların hepsinin sertifikaları kontrol edildi. Danışmanlık firmalarına gönderildi ve onayları alındı. Ondan sonra şantiyeye girdi ve yapımı uygulandı. Bu kalemlerin doğal, kanserojen madde içermeyen nitelikte olmasına dikkat edildi. Zemin katta tavanların yüksek olması nedeniyle yankı yapmaması için dersliklerde akustik alçıpan tavan kullanıldı. Bunun gibi özellikli pek çok kalem var. Dışarıda su depomuz da var. Binadan gelen yağmur suları toplanıp, bina içinde rezervuarların dolumunda ve bahçe sulamasında kullanılıyor. Bina kendi elektrik enerjisini üretmesi için çatıda güneş panellerimiz bulunuyor. Tek başına yeterli olmadığı noktada, senelik yenilebilir enerji satın alındı. Yetmediği noktada bu enerji kullanılacak. Yerden ısıtma sistemi ile bina ısınacak. Doğal havalandırma olsun için odalara klima koymadık. Dersliklerin tavanlarında çatı pencerelerimiz var. Binada bulunan yeşil çatı da karbondioksit salımını azaltıyor. Binanın duvarlarında yangına dayanıklı olan Bims tuğla bloklar kullanıldı. İçeride Amerikan standartlarında uygun olan LEED sertifikasyona sahip olan malzemeler tercih edildi. Tüm mobilyalar fuş ağacından yapıldı.” Binanın peyzaj projesinde de sulama gerektirmeyen bitkilerin kullanıldığına işaret eden Özdemir, peyzajın da LEED’e uygun olarak yapıldığını ifade etti. Vitrifiye ürünlerinde su tasarruflu bataryalar tercih edildiğinin altını çizen Makine Mühendisi Hakan Çelik, ısıtma ve soğutma sistemlerinde doğalgazla çalışan yüksek verimli cihazlarının kullanıldığını söyledi. Makine Mühendisi Nuri Şen de şunları ekledi: “Bu binanın soğutma-ısıtma anlamında en önemli özelliği, kullanılan merkezi cihazların doğalgaz yapmak suretiyle hem ısıtma hem de soğutma yapabilen cihazlar olmasıdır. Bunlar, çok fazla bilinmeyen ve yaygın olmayan; ancak çok verimli olan cihazlar. Bu özelliklerinden dolayı yapıda tercih edildi.” “Hedefimiz, çevreye daha duyarlı çocuklar yetiştirmek” Bahriye Üçok Ekolojik Çocuk Yuvası Müdürü Melek Çevik Genceldi; bu projeyle çocuklara dünyayı kirletmemeyi öğretmek, doğayı tahrip etmeden yaşamayı, canlıların haklarını ve bizlerin doğanın bir parçası olduğunu benimsetmek istediklerini belirtti. Temel çevre bilincinin çocukların yaşayarak öğreneceğinin altını çizen Melek Çevik Genceldi, hedeflerinin çevreye daha duyarlı çocuklar yetiştirmek olduğunu kaydetti. Genceldi, anaokulu ile ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklarımızın her türlü gelişimine uygun olarak çok fonksiyonlu ve farklı alternatiflerin sunulduğu kum ve toprak alanlar, çim tepeler, labirent bahçe, çeşitli meyve ve diğer yenilebilir bitkilerden oluşan bahçe ile çocuğun her aşamasında içinde bulunduğu perma kültür çalışmaların uygulanacağı ekolojik peyzaja sahip bir yuvayız. Yuvamızda; farklı yaş grupları için 5 sınıf, ortak oyun alanı, uyku odaları ve fen laboratuvarı sınıfları yer alıyor.” Proje Künye Mimari Proje: Dilekci Architects (DDA) / Durmus Dilekci Statik Proje: Enproje / Ezel Özdil Mekanik Proje: Arke Mühendislik / Mukadder Gültekin Elektrik Projesi: Erke Mühendislik / Dilda Yaman Peyzaj Projesi: DS Mimarlık Leed Danışmanlığı: Erke Tasarim / Cemil Yaman Genel Koordinasyon: Sinem Öztürk Proje Koordinayonu: Kadıköy Belediyesi Etüd Projeler / Leyla Ulukaya, Elif Öztürk Uygulama Koordinasyonu: Kadıköy Belediyesi Fen İşleri / Deniz Özdemir Fotoğraflar: Büşra Yeltekin
|