JES Dayanışması’ndan Projelerin...
"Jeotermal Enerji Türkiye'nin...
Jeotermal Enerjide Hedef 1 Milyon Konut
"JES: Üzümü Yakan, İnciri Kurutan O Mu?"
Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi yayınladığı basın açıklamasında Jeotermal Enerji Santralleri’nin Türkiye hikayesini anlattı.
Türkiye, jeotermal enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir ülkedir. Jeotermal kaynak kısaca; yer ısısı demek olup, yer kabuğunun çeşitli derinliklerinde birikmiş ısının oluşturduğu kimyasallar içeren sıcak su, buhar ve gazlardır. Jeotermal enerji ise; yerin derinliklerindeki bu birikmiş olan ısının akışkanlarca taşınarak elde edilen ısı enerjisidir. Jeotermal kaynaklar enerji, ısıtma, termal vb. amaçlarla kullanılabilirler. Jeotermal Enerji Santralleri, son bir yıldır santrallere yakın bölgelerdeki toplu balık ölümleri, binlerce zeytin ve incir ağacının kuruması gibi olaylarla ve geçtiğimiz ay Aydın halkının direnişiyle gündeme geldi. Toplumcu Mühendisler ve Mimarlar Meclisi'nin JES'in Türkiye hikayesini anlattığı basın açıklaması şu şekilde: Türkiye'de jeotermal enerji santrali Jeotermal kaynakların hak sahipliği ve ruhsat hukukunu düzenleyen 5686 sayılı "Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular" Kanunu ile MTA tarafından bulunan sahaların ihale yoluyla yatırımcıya devri mümkün hale getirilmiştir. 2007 yılında özel sektöre verilen teşvik ve enerji alım garantileri ile 2008-2012 yılları arasında gerçekleştirilen ihaleler sonucu 16 adet enerji üretimi için toplam 85 saha ihale edilerek özel sektöre devredilmiştir. Bu dönemde verilen teşviklerle ihalelere saldıran şirketlerin iş yapma yeterlilikleri sorgulanmamıştır. 2007 yılında çıkarılan teşvik yasası ile Aydın’ın %85'i jeotermal işletmelerin kullanımına açılmış, JES şirketleri yasaya dayanarak Aydın'da hoyratça faaliyet göstermektedirler. Aydın Germencik ilçesinde Güriş jeotermal şirketinin mezarlık alanın 20 metre yakınına jeotermal kuyu açması tepkiyle karşılanmış; aynı şirketin yine Germencik'teki faaliyeti 2010 yılındaki TÜBİTAK Raporu ile incelenmiş, santralin toprak ve su kaynaklarını etkilediği görülmüştür. Geçtiğimiz günlerde Manisa Alaşehir'de meydana gelen jeotermal kuyu patlamasının ardından üzüm bağlarının durumu görüntülere yansımıştır. Jeotermal enerji "sürdürülebilir" mi? Bir diğer konu CO2 emisyonudur. Türkiye'deki jeotermal sahalarda kurulu elektrik santralleri, sanılanın aksine sera gazı emisyonunu azaltmamakta, özellikle Batı Anadolu'daki santrallarda CO2 çoğunlukla atmosfere salınmaktadır. Türkiye'deki bazı JES'lere kaynak aktaran Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD-Europe Bank for Reconstruction and Development) 2016 yılında "Türkiye’deki temiz enerji projelerinin çevreyi kömür santrallerinden daha fazla kirlettiğini" ifade etmiş ve önlem alınması gerektiğini söylemiştir. Gözden kaçırılmaması gereken bir başka husus ise; JES'ler için açılan sondaj kuyularının atık çamurudur. Sondaj çalışması sırasında kullanılan bentonit ve farklı kimyasalları da içeren çamur "Atık Yönetimi Yönetmeliği" uyarınca bertaraf edilmelidir. Ancak çevre sağlığı açısından oldukça tehlikeli ve zararlı olan bu atık da çevreye, dereye verilmektedir. Aydın'da, Manisa'da JES'lere karşı ses çıkaranların itirazları ve eleştirileri, kamu kurum ve yönetimleri tarafından dikkate alınmamıştır. Santral yatırımcısı sermaye gruplarının çıkarlarını kollamayı görev edinmiş yöneticilerin; tüm canlıların sağlığını koruma görevini yerine getiremeyeceği aşikardır. Kar hırsı sebebiyle; canlıların sağlığı, güvenliği, çevrenin korunması ve kaynakların beslenmesi konularında önlem alınmamakta, uyarılara kulak verilmemektedir. İhale süreçlerinden itibaren başlayan bu danışıklı dövüşün faturası hepimize kesilmektedir. Tüm bu hususlar üzerine, bir kez daha kamusal denetimin önemi ve zorunluluğu ortaya çıkmaktadır." |