Bu kasabada yaşayanların tsunami duvarlarına güveni tamdı.
Hatta bazıları 11 Mart'ta Japonya açıklarını sarsan 9,0 büyüklüğündeki depremden
sonra gelecek dalgayı görmek için duvarlara akın etti. Bu duvar ülkenin en
yüksek ve en uzun dalgakıran duvarlarından biriydi. Hükümet ve medya bu duvarı
"Çin Seddi" olarak anıyordu. İki katman halinde inşa edilmiş bu
duvar körfezde 2,4 kilometre boyunca uzanıyordu. Yüzeyi o kadar geniş ki
öğrenciler üzerinde koşuyor, kasaba sakinleri tur atıyor, bazıları ise bisiklete
biniyordu. Ancak 11 Mart günü birkaç dakika içinde tsunami dalgaları dış duvarı
yıkıp 10 metre yüksekliğindeki iç duvarları kolayca aştı. Duvarın üstünde
dalgayı seyretmek isteyenlerle beraber Taro'nun büyük kısmını
sildi süpürdü. Taro'daki 3 Numaralı İlkokulun Müdürü 58 yaşındaki Eiko
Araya, "Deniz duvarımız gurur duyduğumuz bizi koruyan bir yapıydı. Ona
güveniyorduk" diyor. Sağ kurtulanlardan bazıları gibi iç duvara çıkıp
yıkıntılara bakan Araya, "Korunduğumuza inanmıştık. Bu yüzden içimizdeki kayıp
duygusu son derece fazla" diyor.
Tsunamiler, Japonya'nın Sanriku bölgesinin tarihinin bir
parçası. 4 bin 400 kişinin yaşadığı bu balıkçı kasabası da bu bölgede. İnsanlar
tsunamilerden bir düşmanmış gibi bahsediyor. Çok sayıda insanın tsunamilerden
dolayı öldüğü bu bölgede atalardan gelen "tendenko" adında bir
nasihat var: Eğer deprem olursa başka kimseyi düşünmeden hemen yüksek yerlere
koşun. Sanriku bölgesi aynı zamanda dünyanın tsunamiye karşı geliştirilen en
ayrıntılı altyapısına da ev sahipliği yapıyor. Bunlar arasında beton deniz
duvarları da var. Duvarlar, deniz kenarındaki kasabaları okyanusun zar zor
görüldüğü askeri bir garnizona benzeyen topluluklar olarak yaşamak zorunda
bıraktı.
Buranın 80 kilometre güneyindeki Kamaişi kentinde ise
dünyanın en derin dalgakıranın otuz yıl süren inşası iki yıl önce tamamlandı.
Dalgakıran 1,5 milyar dolara mal oldu. Araştırmacılar deniz duvarlarının ve
dalgakıranların tsunaminin gücünü azaltıp azaltmadığını yeniden değerlendirmeye
başladı. Bazı uzmanlar kıyı mühendisliğine bir son verilmesi çağrısında
bulunuyor. Paranın bilgilendirme ve tahliye stratejilerine harcanması
gerektiğini söylüyorlar. Kamaişi'de belediye yetkilisi Osamu
Şimozawa, altyapının yeniden güçlendirilmemesi kararının Japonya'nın
kırsal bölgelerinden vazgeçilmesi anlamına geldiğini söylüyor. Şimozawa,
"İnsanların burada yaşamasını sağlamak için onlara sürekli bir koruma duygusu
sağlamamız gerekiyor" diyor. İnşaat mühendislerinin yaptığı bir ön araştırmaya
göre, şu anda bazı parçaları körfezde görülen Kamaişi'nin 63 metre
derinliğindeki dalgakıranı, tsunaminin gücünü azalttı. Bir arkadaşının
cenazesine katılmak üzere yakınlardaki bir mahalleden Taro'ya gelen 66 yaşındaki
Isamu Haşiba, deniz duvarlarının kasaba halkını korumak yerine
yanlış bir güvenlik duygusu vererek onları uyuşturduğunu söylüyor.
Kasabadaki iç duvarlarının inşasına, 1933 yılında Taro'nun nüfusunun büyük
bir kısmını yok eden tsunamiden sonra başlandı. 1960'larda ise duvarlar
genişletildi. Okul müdürü Araya, 1933 tusnamisinde annesinin 11 yaşındaki erkek
kardeşi dışında tüm akrabalarını kaybettiğini söylüyor. 89 yaşındaki annesi son
tsunamiden yaşlılar için bakım merkezinde bulunduğu için kurtulmuş. Araya,
"Taro'da yaşayanların hayatlarında iki kez tsunamiye maruz kalacağı söyleniyor.
Bu Taro'da doğanların kaderi" diyor.
|