Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) 44 yıl önce bugün, yani 8 Mart 1968’de
kuruldu.
Yapı sektöründe mal ve hizmet üreten kuruluşlar ile yine bu
sektörde çalışan profesyonel yöneticiler, mimarlar, mühendisler, müteahhitler ve
yapı malzemesi kullanıcısı tüm kesimler için hizmet üreten bir bilgi
merkezi olarak kurulan Yapı-Endüstri Merkezi, bugün uzmanlık fuarları,
teknik yayınlar ve periyodikler, profesyonel bilgilendirme hizmetleri,
etkinlikler, portal ile yapı sektöründe çalışan veya bu sektöre yönelik hizmet
veren tüm kuruluşlar için başlı başına bir medya grubu olarak hizmet
vermeyi sürdürüyor.
Yenilikler ve ilkler ile geçen 44 yılın ardından
sözü, Yapı-Endüstri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Doğan Hasol’a
bırakıyoruz. Hasol, YEM’in kuruluş hikayesini bizlerle
paylaşıyor:
Mimarlık ve yapı sektörüne
hizmet edecek bir “bilgi merkezi” oluşturma iddiası, ilk olarak nasıl aklınızda
belirmişti? Böylesi bir kuruluşa duyulan ihtiyacı nerede
gördünüz?
Daha üniversitede asistan olduğum yıllarda, yurtdışında
benzer kuruluşların varlığından haberdardık. Örneğin II. Dünya Savaşı
sırasında %80’i yıkılan Rotterdam’da, kentin yeniden inşa edilmesi gündeme
geldiği zaman gerçekleştirilen ilk bina “Bouwcentrum” (yapı merkezi)
binası olmuş, şehir oradan sağlanan bilgiye göre yeniden inşa edilmişti. Bu,
çarpıcı bir örnekti. İstanbul Teknik Üniversitesi’nin bugün
“Mühendishane” diye anılan ve lokanta olarak kullanılan yapısı o zamanlar böyle
bir yapı malzemesi sergisi için hazırlanıyordu. İmar ve İskân
Bakanlığı’nın da buna benzer bir girişimi vardı: Bugünkü Harbiye Kongre
Merkezi’nin olduğu yerde bir yapı malzemesi sergisi gerçekleştirilmesi
düşünülüyordu; hattâ maketi bile yapılmıştı. Fakat zaman içinde gördük ki o
girişimler çok yavaş ilerliyor, hattâ yerinde sayıyordu.
O dönemde ilgilendiğim işlerden biri, Lufthansa’nın Elmadağ’daki ofisinin
içmimarlık düzenleme işiydi. Bu iş için Lufthansa’nın merkezinden gelen
Avusturyalı bir mimar, piyasada mevcut yapı malzemelerini görmek istedi.
Ben de kendisini Perşembepazarı’na götürdüm. O zaman yapı malzemesi ancak
Perşembepazarı’nda bulunurdu. Dükkânlarda tek tük birşeyler vardı; fayansların
çoğu zaten işportada satılıyordu. O dükkân, bu dükkân gezerken adam yoruldu.
Şaşırdı da: “Bütün bu malzemeyi topluca görebileceğimiz bir merkez yok mu?”
dedi. Benim açımdan çok çarpıcı bir deneyimdi. O gün böyle bir merkezin
kurulması gerektiğine iyice inandım ve “Biz bunu yapabiliriz!” diye
düşündüm.
Ancak YEM’le hedefiniz, sosyal sorumluluk düsturunun yanında
ticari kimliği de olan bir işletmeydi. Dolayısıyla “yapabilmek” ile doğru
orantılı finansal parametreler devreye girmiş olmalı… Genç bir asistan olarak
Yapı-Endüstri Merkezi’nin kuruluşuna nasıl önayak olabildiniz?
YEM’i
üniversiteden arkadaşlarla imece halinde, adetâ bir kooperatifleşme gibi kurduk.
İlk adımda tereddütlerimiz oldu: dernek mi yapsak, vakıf mı yapsak?.. Sonra
“şirket”te karar kıldık. Aslında kimse, ya da çoğunluk diyelim, kâr amacı
gütmüyordu. Bir tür toplumsal etkinlik biçiminde gerçekleşecekti; yola
çıkışımız böyle bir idealist yaklaşım taşıyordu. Peki, kâr etmesin mi? Tabii
edecekti, ama ağılıklı olarak kendi etkinliklerini geliştirmek için edecekti;
daha iyi hizmet verebilmek, iyi yayın yapabilmek, bilgiyi daha iyi derleyebilmek
ve aktarabilmek için…
YEM’in ilk etkinliği olarak yapı malzemesi
daimi sergisi 1968’de Harbiye’de açıldı. YEM için farklı bir atılım
zincirini temsil eden yıl ise, 1973 oldu: Yapı Kataloğu, Yapı Dergisi, Yapı
Kitabevi… Bütün bunlar 1973’te devreye girdi ve YEM tarihinde yeni bir dönüm
noktası oluşturdu. 1978’e geldiğimizde ise Yapı Fuarı’na
girişebileceğimizi düşündük. Artık sektörde ürün sayısı da, çeşit de, üretim
kapasiteleri de artmıştı.
40. yılımızı tamamladığımız sırada Fulya’daki
yeni yerimize taşındık. Yeni yerin yeni olanakları Bilgi Merkezi
işlerimizin daha da genişletilmesini sağladı; etkinlikler büyüdü, arttı
ve yaygınlaştı.
Aradan geçen 44 yıl bize çok şey
öğretti: Daha da önemlisi YEM bünyesinde çok yetkin bir kadro oluştu.
Bir bilgi merkezinin en önemli niteliği ve birikimi bu olmalı. Bilgiyi
bulup, işleyip, yaymak “insan”la oluyor.
Şimdi iyi bir noktadayız. 44 yılın bilanço sonuçları da
çok olumlu. Kısaca hepimiz, bir de YEM’in hizmetlerinden yararlananlar çok
mutlu. Ayrıca bize verdikleri destekler ve yüreklendirme için onlara da
kocaman bir teşekkür borçluyuz.
|