İşte ‘Çevreci Adı Altındaki
Tipler’
Başbakan’ın “çevreci adı altında kimi tipler,
gruplar çıkıyor” dediği insanlar kimdir? Neden HES’e karşılar? Rize’nin Fındıklı
ilçesindeki gençlerin HES’lere karşı pedal çevirdiği eylemi izleyip dertlerini
dinledik.
Karadeniz
İsyanda- Mehveş Evin - Fotoğraflar: Ozan Güzelce
Son bir yılda
Karadeniz’in pek çok ilçesinde HES karşıtı sivil platformlar kuruldu. Hemen
hepsi birbiriyle haberleşiyor, destek oluyor. Çünkü amaçları bir: Dereleri,
köylerini, kültürlerini korumak. Her derede, her vadide onlarca HES projesi
planlandığından, Karadeniz devamlı renkli, coşkulu eylemlere sahne oluyor.
Doğu Karadeniz yolculuğumuzda bunlardan birine denk geldik. Rize’nin
doğusundaki Fındıklı (Viçe) ilçesinde, Pixala köyü için bisikletli eylem
düzenlendi. Caminin önünde toplanan kalabalığın çoğu üniversite öğrencisiydi.
Tanışıp konuştukça, çoğunun yazlarını memleketinde geçiren Fındıklı gençleri
olduğunu öğrendik. Anlayacağınız paranoya yaratan birtakım iddiaların aksine,
hepsi bu bölgenin insanları!
Kaldı ki HES karşıtı olmak için illa
Karadenizli olmak gerekmiyor. Bir İstanbullu veya Antalyalı da isterse yaşadığı
yerden davalara müdahil olma hakkına sahip. Neticede bu ülke bizim değil mi?
Neden her şeyde olduğu gibi çevreye duyarlı insanlar için de
Karadenizli-Marmaralı-Doğulu ayrımı yapılsın?
Bireysel Tepki
Kendilerine Viçeli
Gençler diyen yaklaşık 40 kişilik bu grup, yöresel şapkalar takmış, rengarenk
pankartlar hazırlıyor... Amaçlarını “dereler için dayanışma içinde, birlikte
hareket edebilen bir gençliğin var olan potansiyelini ortaya çıkarmak” olarak
açıklıyorlar. Pixala köyüne doğru pedal çevirmelerinin nedeniyse, Arılı
vadisinde planlanan 11 adet HES.
Funda Erdem, 21 yaşında. Samsun’da
psikolojik danışmanlık bölümü öğrencisi. Ailesi Fındıklı’da yaşıyor. Eyleme
katılma nedeni, HES’lerden sağlanacak enerjinin başka yollarla elde
edilebileceğine inanması. “Günümüzde en önemli şey su” diyen Funda, bisikletine
atlayıp 1 saatlik yolu pedalla çevirme fikrini çok sevmiş.
İstanbul Beykent’te mimarlık bölümü öğrencisi olan Anıl Yüksel’in (20)
ailesi Fındıklı’da yaşıyor. Her yazını memleketinde geçiriyor. Fındıklı’da
düzenlenen bir bilgilendirme toplantısına katılınca, bireysel duyarlılığının
geliştiğini anlatıyor: “Annemle babam da karşı ama katılım gösteremiyorlar.
Karadeniz’de insanlar ‘aman beni bir yerde görmesinler’ diye çekinir. 2005’te
burada bir miting oldu, HES’lerin planlandığı köylere gittik. Halkın tepkisini
gören şirket apar topar gitti. O zaman insanların, özellikle kadınların gücünü
gördüm.”
Ağaç köklerinin suyla beslendiğini, ancak HES yapıldıktan sonra
debinin iyice azaldığını belirten Anıl, “13 tane HES’i nasıl bir dereye
yaparlar?” diye soruyor.
Fındıklı’dan Pixala’ya bisikletleriyle giden
gençler, köy kahvesinde alkışlarla karşılanıyor. Eylem, gençlerle köylülerin
büyük neşeyle horon vurmasıyla sona eriyor. Ne de olsa onlar da bu toprağın
çocukları.
Rize’nin doğusundaki Fındıklı (Viçe) ilçesinde, Pixala köyü için bisikletli
eylem düzenlendi. Caminin önünde toplanan kalabalığın çoğu üniversite
öğrencisiydi.
Ekvator Prensipleri Yoksa Kredi
DeYok
HES’lerle ilgili en çok tartışılan ve kafa karıştıran
konu, çevreye ve sosyal yaşama verdiği zarara rağmen nasıl bu kadar çok işletme
lisansının verilebildiği. Çünkü sadece Türkiye’de değil, dünyada HES yapılıyor.
Peki bu işin bir usulü, kuralı yok mu?
TEMA Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu
Üyesi Deniz Ataç, dünyanın en önemli bankalarının bu tip yatırımlar için kredi
verirken bazı prensipleri gözden geçirdiğini anlatıyor. İlk olarak 2003’te
şekillenen “Ekvator Prensipleri”, 2010’da imzalandı. Ataç, “Bankalar kredi
verirken bazı faktörlere bakıyor. Çevre sorunları giderek arttığı için belli
büyüklükteki projelerde ‘Ekvator Prensipleri’ne uygunluk aranıyor. Türkiye’de de
bulunan pek çok yabancı banka bunu imzaladı, ama hiçbir Türk bankası bunu
imzalamadı. Dünyada uzmanlaşmış şirketler, çevre ve sosyal faktörleri ele alan
rapordan olumlu sonuç çıkarsa krediyi veriyor. Bu raporlar, bizdeki ÇED
raporundan çok uzak” diyor.
Ekvator Prensipleri, bir projenin finansında
sosyal ve çevresel risklerin tespiti, değerlendirmesi ve yönetiminde izlemesi
tavsiye edilen kuralların bütünü. Zorlama yok, ancak bu kurallar finans
endüstrisi için bir nevi sigorta niteliğinde. Finans edilecek proje, herhangi
bir şekilde çevreye ve sosyal yaşama zarar verecekse, uzun vadede kötü bir
yatırıma dönüşüyor.
BMCE, Citigroup, BNP Paribas, Credit Suisse, Fortis,
HSBC, JPMorgan Chase, Societe Generale, Ekvator Prensipleri’ne imza atan
bankalardan bazıları.
Funda Erdem’in eyleme katılma nedeni, HES’lerden sağlanacak enerjinin başka
yollarla elde edilebileceğine inanması.
Etki ve Risk Analizi
Ekvator prensipleri 10 maddeden
oluşuyor. İlk madde, bir projenin finansmanı için başvurulduğunda Ekvator
Prensipleri Finansal Kurumları’nın (EPFI) bu projeyi çevresel ve sosyal
incelemelerin sonunda doğacak potansiyel etkileri ve risklerine göre kategorize
edeceğini anlatıyor.
Diğer maddeler ayrıntılı bir biçimde şu konuları ele
alıyor: Sosyal ve çevresel tespit, uygulanabilir sosyal ve çevresel standartlar,
aksiyon planı ve yönetim planı, danışma, mağduriyet
mekanizması, bağımsız inceleme, taahhütname, bağımsız gözlemleme ve
raporlama ve son olarak da EPFI raporunun söz konusu yatırım için her yıl
tekrarlanmasına dair.
Avukat
Yakup Okumuşoğlu
Derelerin Avukatı
Avukat Yakup
Okumuşoğlu, Çamlıhemşinli. Buralarda “derelerin avukatı” olarak tanınıyor.
Fırtına Vadisi’ndeki HES yapımını durdurmak için dava sürecini başlatan o.
Okumuşoğlu, bölgede 16 farklı davaya bakıyor. Altı tanesi hariç, hepsinden iptal
kararı çıkmış. Fakat alınan kararlara rağmen faaliyetlerin durmadığına yani
hukuksuzluğun hüküm sürdüğüne dikkat çekiyor. Okumuşoğlu, Fırtına ile başlayan
süreci anlattı.
- 1996 yazıydı. Stajım bitmiş, Çamlıhemşin’e
dönmüştüm. Bir sabah kamyon sesleriyle uyandım. Ne olduğunu sorduğumda ‘sondaj
yapıyoruz’ dediler, baraj tünelleri için. Merak ettim. Konuyla ilgili ÇED (çevre
etki değerlendirme) raporunu bulup okumaya başladım.
- O yazın
sonunda İzmir’e döndüm, büro açtım ve Bergama grubuyla çalışmaya başladım. Bu
işlerin yolunu yöntemini o zaman öğrendim. Fırtına Vadisi için yazılan ÇED
raporu hakkında her yere dilekçe yazmaya başladım.
- Bu
arada Çamlıhemşin’deki HES yatırımı için yazılan bu ÇED raporu onaylandı. Mesut
Yılmaz’ın raporla birlikte yöreye gelip konuşma yapacağını duydum. Köyden
insanlar telefon açıp “Ne yapalım” diye sordu. “Hiçbir şey yapamazsanız
konuşurken arkanızı dönün ve çığlık atarak gidin” dedim. Hakikaten böyle
yaptılar, haber “Başbakana hemşeri şoku” diye yansıdı. Süreç böylece başladı.
- Fırtına Vadisi için vekalet toplamaya başladım,
Çamlıhemşinli avukatlarla İzmir’de miting yaptık. 1998 Temmuz’unda dava açtık.
Basında geniş yankı buldu. Elimizdeki bilirkişi raporunu sununca Danıştay iptal
kararı verdi.
- Ancak sonradan yeni bir madde eklediler,
‘bakanlık uygun görürse enerji yatırımı yapılabilir’ diye. Bu defa sit alanında
enerji santralı yapılamayacağına dair karar aldırdık. Eğer bu karar alınmasaydı
bugün sit alanlarına da enerji yatırımı yapılabilecekti.
- Dava
açsak, iptal kararı alsak bile bazı faaliyetleri durduramıyoruz. Sürekli yeni
ÇED raporları hazırlanıyor. Tedbir alınacak deniyor. İkizdere’de Başbakan’ın HES
açılışı yaptığı yerde üç dava sürüyor, iki tane de açılacak dava var.
- Aynen insan hakları gibi doğanın haklarının tanınması yönünde
çalışıyoruz. Üstelik AB mevzuatına göre havza planı yapılması
gerekiyor.
|