İstanbul’un Kalbi Göçe Teslim
İstanbul’un eski semtlerinden Süleymaniye ve Küçükpazar, ihmal edilmişliğin acısını en fazla yaşayan bölgelerden. Büyük ölçüde göç alan tarihi semtler çürümeye, yıkılmaya terk edilen eski evleriyle harabe görüntüsünde.
Tarihi yarımadanın en önemli iki yerleşim yeri; Süleymaniye ve Küçükpazar, savaştan çıkmışçasına harabe bir görünüm içinde. 80’li yılların başına kadar ahşap, cumbalı evlerde İstanbullu sakinlerin yaşadığı nezih iki semt, yıllar içerisinde göçün kurbanı oldu. Küçükpazar’ın çürümeye terk edilen, harabeye dönmüş eski evlerinde şimdi her milleten insan, yaşam savaşı veriyor. Kadim şehrin iki gözbebeği olması gereken Süleymaniye ve Küçükpazar, artık ihmal edilmişliğin kurbanı durumunda. Öyle ki İstanbul’un kalbi sayılacak bir bölgede adeta savaştan çıkmış harebeyi andıran Küçükpazar, Suriye, Afganistan, Pakistan, Irak gibi ülkelerden kaçanlar ile doğudan göçerek, umudu İstanbul’da arayan garibanları misafir ediyor. Dükkanların hali içler acısı Mimar Sinan’ın muhteşem eseri Süleymaniye Camii’ni çevreleyen dükkanlarla, Haliç’e bakan kısımda bulunan medresenin önünden yürüdüğümüzde karşılaştığımız manzara gerçekten ‘Burası İstanbul mu dedirtecek?’ kadar vahim. Bir türlü tamamlanamayan restorasyon projesi nedeniyle İstanbul’un en önemli eserlerinden Süleymaniye Medresesi, adeta viraneye dönmüş durumda. Medrese bölümlerinin içi çöplüğe dönerken, pencere ve duvarlarındaki tahribat ise dikkatlerden kaçmıyor. Haliç’e uzanan ara sokaklar Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle İstanbul’a kaçanların ilk durağı durumunda. Yıkıntıların ve harabelerin çoğu Haliç manzaralı olsa da buradaki yaşam koşulları Afganistan’daki görüntülerden farksız. Terk edilmiş ve harabe haldeki binalar, en ufak bir depremde felakete yol açacak kadar hırpalanmış durumda. Özellikle mülteciler ve Roman vatandaşların yaşadığı harabelerde yalıtım ise halı, kilim, naylon gibi malzemelerle sağlanıyor. Çoğu çocuk ise yalınayak sokaklarda koştururken gözümüze ilişiyor. Haberin tamamına linkten ulaşılabilir... |