British Council tarafından yürütülen ve Avrupa
Birliği Komisyonu'nca desteklenen ‘Benim Kentim/My City’
Projesi kapsamında Avusturyalı sanatçı Andreas
Fogarasi'nin tasarladığı ‘Panaroma/Görüş Hakkı’
projesinin açılışı Kadıköy'de yapıldı.
AB ‘Sivil Toplum Diyaloğu: Kültür Köprüleri Programı’ kapsamında Türkiye ve
Avrupa arasındaki diyaloğun sanat ve kültür aracılığıyla güçlendirilmesi
hedefleyen çalışmanın Konya, Mardin, Çanakkale ve Trabzon'dan sonraki ayağı olan
İstanbul'da, projenin tanıtımı amacıyla Kadıköy Meydanı'nda tören
düzenlendi.
Törende konuşan AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Mark Pierini, ‘My
City’ projesi sayesinde Avrupa ve Türkiye arasında anlayış platformunun ve
kültür diyaloğunun oluşturulduğunu belirtti.
AB Komisyonu olarak ‘Kültür Köprüleri’ projesi kapsamında değişik ülkelerde
kültür ve sanat projelerine destek olduklarını dile getiren Pierini, ‘My City’
projesiyle de Türkiye'nin 5 şehrinde 5 farklı sanatçının kentlere dair
fikirlerini sanatla anlattıklarını dile getirerek, “Hem My City hem de Kültür
Köprüleri projelerini düşünürsek Türkiye ve AB arasında ilk bakışta sadece
müzakereler değil, başka şeyler de olduğunu görebiliriz” dedi.
British Council Yönetim Kurulu Üyesi Veinon Ellis ise projenin sanattan dine,
kültürden kent yaşamına kadar şehirlerin farklılıkları üzerinde durduğunu ancak
bu farklılıkların da diyalog zemininde nasıl ortak hareket edileceğini
gösterdiğini kaydetti.
Ellis, projenin finansmanının AB tarafından sağlandığını söyleyerek, projede
emeği geçen sanatçılara ve kurumlara teşekkür etti.
Doğrudan İstanbul'u referans veren sonsuz metinler
‘Panorama/Görüş Hakkı’ projesinin Kuratörü Silvia Eilmaybr de Panorama/Görüş
Hakkı tasarımının İstanbul'un kamusal alanında yer alan bir eser olduğunu
aktardı.
Tasarımın bir görüntü makinesi olmasına rağmen aynı zamanda çelişkili
diyalektiğiyle izleyiciyi şaşırttığını ve içinde yürünebilen bir gözetleme
kulesini andırdığını kaydeden Eilmaybr, tasarımda sanatçı Andreas Fogarasi'nin
İstanbul'un kültür, din, kent yaşamı, ekonomi, şehir kargaşası ve tarihinin
kendisinde bıraktığı felsefik çağrışımları yazı diliyle izleyiciye aktardığını
dile getirdi.
Silindirik bir dairenin merkezinde konumlanan tasarımın 360 derecelik bir
dönüşle kişiye ‘resimle çevrelenmiş bir yapıt’ izlenimi verdiğini ifade eden
Eilmabyr, sanatçılardan Fogarasi'nin de izleyiciye seyirlik olarak sunduğu şeyin
sağlam bir biçimde yapılanan, özgün bir yazı biçiminde düzenlenen, doğrudan
İstanbul'u referans veren sonsuz metinler olduğunu belirtti.
İstanbul'un son yıllardaki değişimi ve devasa gelişimi sırasında tek bir
kriterin gerçek anlamda değişime uğradığını, bunun da sanatçının kendisine konu
edindiği kent manzarasının değeri ve kent bakışının değişimi olduğunu söyleyen
Eilmabyr, daire şeklindeki platformda sanatçının kent hakkındaki fikirlerini ve
imgelerini yazı yoluyla halka aktardığını kaydetti.
Eilmabyr, platformun Kadıköy Meydanı'ndan sonra bir yıllık süre içinde
Beşiktaş ve Eminönü gibi kentin hakim bölgelerine de yerleştirileceğini anlattı.
|