DASK’tan Yeni Protokol
Profesörden Marmara için 3...
2018, Deprem Yılı Olabilir
Oğuz Gündoğdu'dan Korkutan...
Tüm Konutlar Deprem Sigortalı Olacak
Marmara için Büyük Deprem Uyarısı
İnsan Kaynaklı Depremlerin...
Kandilli'ye Bodrum Depremi Eleştirisi
Özhaseki: KHK ile Acilen Yeni...
Her 10 Kişiden 6'sı Depreme...
30 Bin Sarsıntıya Karşı Sıfır Önlem
TMMOB'dan "Deprem Toplanma...
Alman Profesörden İstanbul...
Kandilli'den Deprem Açıklaması
Türkiye, 17 Yılda 164 Bin...
Depreminin Eli Kulağında,...
DASK, Depremler için Güç Birliğine...
"Öldüren Deprem Değil, Günübirlik...
Binalarda Depreme Karşı "Enerji...
10 Milyon Konutun Deprem Sigortası Yok
Antik Kentte Bin 300 Yıl Önceki...
Deprem Gayrimenkul Fiyatlarını Etkiledi
Bakan Özhaseki Deprem için Tarih Verdi
Gökova Depreminin Raporu Yayınlandı
Bu Proje Depremin Zamanını...
Olası Marmara Depremi için Kritik Tahmin
Başbakan Deprem Bilançosunu Açıkladı
Deprem Sonrası Bodrum'da Tsunami Oluştu
Deprem Kuşağındaki Türkiye'ye Kötü Demir
İstanbul'un Deprem Raporu Açıklandı
Beş meslek odasının “İstanbul Depreme Hazır mı?” raporuna göre,1509 yılında meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki deprem tekrar yaşanırsa, 625 bin kişi hayatını kaybedebilir
Bugün 17 Ağustos Marmara Depremi’nin 18. yıldönümü. 17 Ağustos'un yıldönümü dolayısıyla açıklama yapan meslek odaları, Türkiye'nin tüm yaşananlara karşın hâlâ depreme hazır olmadığını vurguladı.
Birgün Gazetesi'nin haberine göre, TMMOB’ye bağlı Elektrik Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odası, Jeofizik Mühendisleri Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası ve Makina Mühendisleri Odası “İstanbul Depreme Hazır mı?” başlıklı raporu açıkladı. Beyoğlu’ndaki TMMOB Makina Mühendisleri Odası’nda düzenlenen toplantıda deprem raporunu TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik açıkladı. 1509’daki deprem tekrarlanırsa... Akçelik hazırlanan rapordan detaylar vererek, “Bizlerin İstanbul için tasarladığı en kötü senaryo 1509 yılında yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremin tekrar olması. O dönemde İstanbul ve Galata’daki nüfus 160 bin kişi, 35 bin hane olarak ifade edildiği düşünüldüğünde bu depremde binde otuzluk bir ölüm oranı olmuş. Günümüze vurursak, İstanbul’daki nüfusun yaklaşık 20 milyon kişi olduğunu düşünürsek bu oranın aynı şekilde hasar vereceğini tespit edersek, en az 625 bin insanın hayatını kaybedeceğini öngörmekteyiz” dedi. ‘Yapı stokunun yüzde 50’si kaçak’ İstanbul nüfusunun büyük bir kısmının birinci derecede deprem bölgesinde yaşadığını aktaran Akçelik, şöyle konuştu: “Mevcut yapı stokunun yüzde 50’si kaçak, yüzde 40’ı deprem ömrünü tamamlamış, yüzde 27’sinin deprem riskine bağlı olarak acilen yıkılması gerekmekte ve bu binaların sadece yüzde 35’inde DASK var. Nüfusunun büyük bir kısmının birinci derece, diğer kısmının da ikinci dereceden deprem bölgesinde olmasına karşı, yapı stoku, zeminin jeolojik koşulları, denize kıyı olması, deniz dolgu alanları, mühendislik hizmeti almadan üretilen binlerce yapının varlığı, kaçak yapılaşmanın kentin ayırt edici özelliği olması, ulaşım yapılarının, barajların, tarihi eserlerin depremde nasıl bir tepki vereceğinin belirsizliği, kentsel dönüşüm projelerindeki belirsizlikler, şu taşkınlarında bile ortaya çıkan altyapı sorunları, dere yataklarını bile yerleşime açan imar uygulamaları, afet sonrası çalışmaların taşıdığı soru işaretleri, deprem bilincinin maalesef İstanbul’da yeterince oturtulmamış olması İstanbul’un tahmin edilenden daha yıkıcı bir etki alanı altında olacağının göstergesi.” ‘Acilen önlem alın’ Yetkililere acil önlem çağrısında bulunan Cevahir Efe Akçelik, sözlerine şöyle devam etti: “Doğanın er ya da geç intikam alacağını söyleyerek kendi sorumluluklarını gölgelemeye çalışanları, hamaseti kamuoyunu yanıltmak için silah olarak kullananları, kentsel alanları sermayeye peşkeş çekenleri, su havzalarını ve yeşili yok edenleri, İstanbul'un kalbine hançer gibi gökdelenleri dikenleri, kenti, insanın değil sermayenin ihtiyacına göre düzenleyenleri, bilime ve meslek disiplinlerini önemsizleştirerek, kaderciliği yönetim şekli haline getirenleri tarih büyük İstanbul depreminden sonra, İstanbul'un dramını sahneleyenler olarak maalesef anacaktır.” |