"İstanbul Kuzeye Doğru Büyümemeli"
İstanbul'a Bir "Çılgın Proje" Daha!
"Çılgın Projede" Ulusal Güvenlik Tehdidi
'İstanbul'un Acilen Master Plana İhtiyacı Var'
Cumhuriyet Yazarı Ceren Kumbasar, Topbaş'ın Üsküdar- Kabataş arasında bir yürüyüş tüneli projesini değerlendirdi.
İşte Cumhuriyet Yazarı Ceren Kumbasar'ın "Hobi olarak yine çılgın ol" başlığıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın açıkladığı çılgın projeyi eleştirdiği o yazı:
"Gün geçmiyor ki ecdadımızın memleket için mecburen geliştirdiği çılgın projeler, Türkiye’de siyasetçilere ilham vermesin. Bu kez de, sanki İstanbul’un 1203874676537923 tane halledilmesi gereken sorunu yokmuş gibi yine bir dizi yeni çılgın projeyle karşı karşıyayız. Bu çılgın projelerin İstanbul’a, Türkiye’ye aslında vatandaşa maliyeti bir yana, bir de ihtiyaç listesindeki sıralamaları açısından iyice irdelenmesi gerekiyor. Bildiğiniz gibi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, belediye meclisinde bir çılgın proje açıkladı. Proje Üsküdar- Kabataş arasında bir yürüyüş tüneli. İstanbul’un gerçeğinden bağımsız olarak böyle bir proje duysak, eminim hepimiz heyecanlanır, bu tünelin açılacağı gün için planlar yapardık. Zira iki kıta arasında, deniz altından bir bantta yürüyebilmek gerçekten etkileyici bir fantezi. Ancak adı üstünde işte fantezi. İstanbul’da, henüz kentsel dönüşüm çilesini, hasarlı binaları, semtler arasındaki metro/metrobüs ağını, içme suyu problemini, deniz arıtmasını, Havaray’ı en önemlisi de bir master plan çalışmasını çözemediniz. Neyin tüneli? Hangi parayla? Neden şimdi? Bu hafta Emlak Konut Genel Müdürü Murat Kurum’un ağzından duyduğuma çok sevindiğim, çok önemli bir sorunumuz var bizim bu şehirde. “İstanbul’un bir master plana ihtiyacı var”. Hem de acilen. Hem de sadece mimarların ve belediyecilerin elinden hazırlanmış veya dikte edilmiş bir plana değil, sivil toplum örgütleriyle, sosyologlarla, tarihçilerle, mimarlarla ve plancılarla hazırlanacak, tartışılacak, uzun vadeli olabilecek, hükümetler üstü, rantın yanından geçemeyeceği bir plana. İşte o plan bizi bu günlük olarak geliştirilen veya geliştirilmiş gibi gösterilen bu çılgın projelerden uzak tutacak. İşte o plan bu projeleri önceden bilmeyi, araştırmayı, bilimsel temellere dayandırmayı gerektirecek. İşte o zaman “fikrim geldi” edasıyla ısrarla, inatla parmak kaldıran, söz verildiğinde de heyecandan gözleri parlayarak susan öğrenci havasından kurtulacak siyasetçilerimiz. Ya da belediye başkanlarımız siyasetçi olmaktan kurtulacak. Lütfen, n’olur önce İstanbul’u kurtaralım. Varsın, deniz altından yürüyüş yolumuz olmasın. Denizin üstünden bir yere gidemiyoruz İstanbul’da. İstanbul havayolları Önceki gün Sayın Topbaş’ın açıkladığı çılgın projelerden biri de İstanbul Havayolları imiş. İstanbul’un içinde kullanılabilecek helikopterler ve küçük deniz uçaklarından bahsetmiş. Projenin maliyeti, detayları, amacı açıklanmamış. Chp ’li Meclis üyesi Hakkı Sağlam’ın, Kadir Topbaş’ın bu projelerinden bahsederken, projenin aslında Topbaş Havayolları olduğunu, başlayan hiç bir işin bitmediğini, 22 yılda İstanbul için harcanan 210 milyar doların 120 milyar dolarının Kadir Topbaş tarafından harcandığını söylediğinin de altını çizelim. Evet, ulaşım İstanbul’un en büyük sorunlarından biri. Peki neden? Çünkü İstanbul günlük kararlarla, bilinçsizce büyütülüyor. Bu konuda ipin ucu çoktan kaçmış durumda. İşte bu sebeple bu sorunun sonucu olan ulaşım problemi de her geçen gün artıyor. İşte bu noktada, yapılması gereken ilk şey, bugünden sonra yeni ulaşım sorunlarına yol açmayacak, bu sorunun bir çığ gibi büyümesine neden olmayacak bir çalışma. Ulaşım sorunu bir sonuç. Yaptıklarımızın, yapamadıklarımızın, yapmadıklarımızın bir sonucu. İstanbul’un elbette sadece karayolu ulaşımına değil, deniz ve havayolu ulaşımına da ihtiyaç duyduğu aşikâr. Ama temel problemler çözülmeden, detaylandırılmadan, fizibilite çalışmaları yapılmadan İstanbul için atılan her adım, geleceğimizden çalmak demek aslında. Karşınızda açlıktan ölmek üzere olan bir aile var ve siz onlara büyük bir sevinçle üç boyutlu televizyon hediye ediyorsunuz. Bu insanlar aç yahu, ne televizyonu demezler mi adama. Derler. Diyoruz." |