İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesi,
Belediye Kanunu'nda, Haziran ayında yapılan değişiklikle
verilen yetkiye dayanarak, konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları,
teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü
sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve
restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine
karşı tedbirler almak amacıyla hummalı bir şekilde kentsel dönüşüm ve
gelişim projeleri uyguluyor.
Projeler, Büyükşehir Belediyesi ve
ilçe belediyelerinin TOKİ ya da KİPTAŞ ile yaptığı protokoller aracılığıyla
yürütülüyor.
Büyükşehir belediyesi ve mücavir alan sınırları içinde
kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan etmeye yetkili kılınan Büyükşehir
Belediyesi, Belediye Meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyelerinde de
kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabiliyor. Kanun uyarınca, kentsel
dönüşüm alanlarında, yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında mülk
sahipleriyle anlaşma yoluna gidiliyor. Anlaşamayan mülk sahiplerinin mahkemelere
itiraz hakkı da bulunuyor.
Kentsel dönüşüm alanlarındaki gayrimenkul
sahiplerine, anlaşma olması halinde, bu alanlarda hakları veriliyor. Ancak İmar
ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler Kanunu
kapsamına girmeyen gecekondu sahiplerine, enkaz ve ağaç bedelleri veriliyor veya
kentsel dönüşüm alanı dışında arsa veya konut satışı yapılabiliyor. Bu kişilere,
TOKİ ile iş birliği yapılarak konut da satılabiliyor.
Belediye ile
anlaşma yapmayan veya belediyece kamulaştırılmasına gerek duyulmayan
gayrimenkullerin sahiplerinden, proje alanında kendilerine ayrı ada ve parselde
imar hakkı verilmemiş olanlar, kamulaştırmasız el atma davası
açabiliyor.
Mülk sahipleri, proje ortak gideri sayılan kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanlarında yapılacak altyapı ve rekreasyon harcamalarına,
inşaatın toplam metrekaresi oranında katılıyor.
İşte o kentsel
dönüşüm projeleri
Küçükçekmece
Küçükçekmece Belediyesi,
Türkiye'nin en büyük gecekondu önleme projelerinden biri olan ‘Ayazma-Tepeüstü
Kent ve Yenileme - 21. yüzyıl Kent Vizyonu Projesi’nde TOKİ ve Büyükşehir
Belediyesi ile ortak çalıştı. Proje kapsamında gecekondular yıkıldı, 1,5 yılda 2
bin 640 sosyal konut tamamlandı ve 1800 aile yeni evlerine taşındı.
TOKİ,
Halkalı'da da kentsel yenileme projesi kapsamında 2 bin 64 konut yaptı.
Küçükçekmece Belediyesinde halen devam eden kentsel dönüşüm alanları
mevcut.
Zeytinburnu
Kentin deprem odaklı ilk
kentsel dönüşüm projesinin temelleri, geçen yıl 17 Ağustosta Zeytinburnu'nda
atıldı. Sümer Mahallesi Deprem Odaklı Kentsel Dönüşüm Projesi, 171 bin
metrekarelik konut alanı ve 46 bin 500 metrekarelik dükkan alanını
kapsıyor.
Kentsel dönüşüm kapsamında Sümer Mahallesi'nde mahalle dokusu
korunacak, KİPTAŞ tarafından 1+1, 2+1, 3+1 ve 4+1 olmak üzere toplam 1700 konut
yapılacak. Projenin içinde iç bahçeler, spor tesisleri, çocuk oyun alanları ve
kapalı otopark da bulunacak. Her daireye kapalı bir otopark
verilecek.
Kentsel dönüşüm, 3 etapta yapılacak. Burada 161 bina, 1038
daire ve 222 iş yeri bulunuyor. Proje aşamasında kimse yerinden çıkarılmayacak.
İlk etapta boş alana 456 daire yapılacak, hak sahiplerine teslim edilecek ve son
olarak sorunlu yapı stoku yıkılacak.
Projenin gerçekleştirilebilmesi için
‘kat karşılığı anlaşma modeli’ benimsendi. Yani 100 metrekare dairesi olan
vatandaşa 75 metrekare daire bilabedel verilecek. Eğer mevcut metrekare ile
verilecek metrekare arasında bir fark doğarsa aradaki fark 10 yıllık banka
kredisi ile tahsil edilecek. Eğer vatandaşın hesabına daha düşük bir metrekare
yazılırsa KİPTAŞ farkı ödeyecek.
Proje 3 etaptan oluşacak. Şu anda temeli
atılan ve bodrum katları biten projenin ilk etabının, 2011 yılı sonuna,
tamamının da 2014 yılına kadar bitirilmesi
hedefleniyor.
Çatalca
Çatalca Belediyesinde
gecekondu önleme bölgesi olarak belirlenen Kaleiçi ve Ferhatpaşa mahallelerinde
kentsel dönüşüm projesi uygulanıyor.
Esenler
Esenler'de yüzde 33'ü Hazineye ait Çiftehavuzlar Mahallesi'nde
kentsel yenileme projesi için TOKİ ile ön protokol imzalandı. Vatandaşların
evleri, bedeli yeni verilecek ev için peşinat kabul edilerek yıkılacak.
Vatandaşlar, yeni dairelerin fiyat farkını taksitlerle ödeyecek. Çiftehavuzlar
Mahallesi'nde oturan kiracılar da isterlerse vadeli olarak TOKİ'ye ait evlerden
satın alabilecek.
Esenyurt
Esenyurt'ta
Mehterçeşme, İstiklal ve Fatih mahallelerinde yenileme çalışmaları yürütülüyor.
Mehterçeşme Mahallesi'ndeki 100 mülk sahibi ile anlaşılacak ve burada Osmanlı
mimarisi tarzında ‘Osmanlı Mahallesi’, İstiklal ve Fatih mahallelerindeki evler
de yıkılacak ve Roman vatandaşlara özel mahalle
oluşturulacak.
Eyüp'te vakıf üniversitesi
kurulacak
Eyüp'te büyük bölümü vakıf arazisi olan ve bir vakıf
üniversitesi kurulması planlanan Güzeltepe Mahallesi'ne bağlı Bayramoğlu
Çobançeşme mevkisindeki kentsel dönüşüm projesi hazırlandı.
Proje
kapsamında, burada oturan vatandaşlar, yan mahallede KİPTAŞ tarafından inşa
edilecek modern bir siteye taşınacak. Sitede okul, sağlık ocağı, cami, parklar,
sosyal tesisler, spor alanları, alışveriş merkezleri yer alacak. Konutların
planını yapan KİPTAŞ, önümüzdeki süreçte vatandaşa projeyi anlatacak. Bayramoğlu
mevkisine de bir vakıf üniversitesi inşa
edilecek.
Maltepe
Maltepe Belediyesi, kentsel
dönüşümü, 35 hektarlık alanı kapsayan yaklaşık 15 bin nüfuslu Başıbüyük
Mahallesi'nde uyguluyor.
Belediye Başkanı Mustafa Zengin, İBB Meclisinin,
2005 yılında bu mahalleyi kentsel dönüşüm alanı kapsamına aldığını ifade ederek,
şu bilgileri verdi:
''Maltepe Belediye Başkanlığı, 2005 yılından itibaren bu alanda kentsel
dönüşüm uygulamasına start vermiştir. Dönüşüm alanı olarak belirlenen 35
hektarlık alanın tamamının tapusu Maltepe Belediyesine aittir. Söz konusu alan
üzerinde 1740 civarında konut vardır. Bunların 170'i tapu tahsis belgeli
konutlar. Yaklaşık 1500'ü ise 1985 yılından sonra yapılan ve 2981 sayılı yasa
kapsamında olmayan gecekondulardan oluşmaktadır. Kentsel dönüşüm alanı
çerçevesinde TOKİ ile geçmiş yönetim tarafından yapılan protokoller çerçevesinde
tapu tahsis belgeli konut sahiplerine daire takas önerisi sunulmuş. Bu
konutlarla ilgili bir sorun yaşanmamakta. Ancak tapu tahsis belgesi olmayan 1500
civarındaki gecekondu için sadece enkaz bedelleri üzerinden değerlendirme
yapıldığı için problem yaşanıyor. Bunlarla ilgili olarak Belediye, geçmiş
dönemde seçimlerden hemen önce 20 Kasım 2008 tarihinde 18 dönümlük kendi
arsasını 1 lira karşılığında TOKİ'ye devredip buradan doğan hakkını vatandaş
lehine kullanmıştır. Göreve geldiğimiz 29 Mart 2009 tarihinden itibaren ortak
bir yol bulma arayışlarımızı sürdürüyoruz. Başıbüyük'te olacak bütün dönüşümler
halkın yararına olacaktır. Projenin bitiş tarihini ortak çözüm tarihi
belirleyecektir. TOKİ ile yapılan protokol ve Maltepe Belediye Meclisinin
çıkardığı konut tahsis yönetmeliğinde konular detaylı olarak
belirtilmiştir''.
Güngören
Güngören Belediyesi ve
TOKİ tarafından yürütülen Tozkoparan Mahallesi Kentsel Dönüşüm Projesi, 60
hektarlık bir alanı kapsıyor. Alan genelinde, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının
1960'lı yıllarda Roman vatandaşların konut sorununu çözmek amacıyla ‘Gecekondu
Önleme Projesi’ adı altında yaptığı sosyal konutlar yer alıyor. 775 sayılı
Gecekondu Kanunu çerçevesinde Tozkoparan'da gerçekleştirilen proje, deprem riski
ve bölgede bulunan yapıların ekonomik ömrünü tamamlamış olması gerekçesiyle
başlatıldı.
Yüzde 86'sı devlet arazisi, geri kalanı özel mülkiyet olan
arazide, 4 bin mülk sahibinin hakkı bulunuyor.
Proje kapsamında hak
sahipleri ile sosyo demografik yapının tespiti için yürütülen anket çalışmaları
tamamlanarak, istatistiki analizler çıkartıldı. Veriler ışığında tasarım
projelerine yön verilmeye başlandı. Mevcut arsa, yapı ve ağaç bedelleri
çıkarıldı ve bu bedellerin yeni projeye dönüşüm katsayıları hesaplandı.
Katsayılar hesaplanırken farklı mülkiyet tipleri göz önünde bulundurularak her
biri için ayrı parametreler oluşturuldu.
Mülk sahiplerine, devrettiği
evin büyüklüğünde karşılıksız ev verilecek. Daha büyük ev isteyenler de aradaki
farkı ödeyebilecek. TOKİ, başka bir yerden ev isteyenlere de kolaylık tanıyacak.
Mülk sahipleri inşaat sırasında evlerinden ayrılmayacak. Arazide boş alana
yapılacak bina tamamlandıktan sonra verilecek eve taşınacak ve o zaman evini
boşaltacak. Mülk sahipleriyle anlaşmaların sürdüğü proje önümüzdeki günlerde
uygulamaya geçilecek.
Başakşehir
Başakşehir'de
TOKİ ‘Kayabaşı Deprem Dönüşüm Projesi’ kapsamında çalışmalar yürütüyor. Kayabaşı
Mahallesi'nde gecekondu önleme projesi devam ediyor. TOKİ'nin yürüttüğü projede,
5 bin 100 konut yapıldı.
Ataşehir
Ataşehir
Belediye Başkanı Teknik Danışmanı Mehmet Ali Düzova, Yenişehir Mahallesi Şerif
Ali Çiftliği mevkisindeki kentsel yenileme alanı projesini TOKİ'nin yürüttüğünü
belirterek, hak sahipleriyle anlaşma sürecinin devam ettiğini
belirtti.
Depreme dayanıksız ve köhne durumdaki binaların yenilenmesini
öngören proje kapsamında 1290 hak sahibine teslim ettikleri ev büyüklüğünde yeni
ev verileceğini anlatan Düzova, hak sahiplerinin borçlandırılmayacağını, evlerin
kura ile belirleneceğini söyledi.
Evlerin inşası tamamlanana kadar hak
sahiplerine 700 lira kira yardımında bulunulacağını belirten Düzova, şu anda
80-100 bin lira arasında değişen evlerin fiyatlarının proje tamamlandığında
700-800 bin liraya çıkacağını kaydetti.
Düzova, yapılacak evlerin
havuzlu, tenis kortlu süper lüks daireler olacağını ve 3 bin konut yapılacağını
bildirdi.
Avan projelerin hazırlandığını, kat planlarının belirlendiğini
belirten Düzova, hak sahipleriyle anlaşma sürecinin başladığını, hak
sahiplerinin tümüyle sözleşme imzalandıktan sonra inşaat sürecinin başlayacağını
anlattı. Düzova, projenin başladıktan sonra iki yıl içinde tamamlanmasının
öngörüldüğünü ifade
etti.
Gaziosmanpaşa
Gaziosmanpaşa'da Sarıgöl -
Yenidoğan kentsel dönüşüm projesiyle gecekondu işgali ve kaçak yapılaşma ortadan
kaldırılıp, alt - orta gelir düzeyine hitap edecek sosyal konutlar üretilecek.
Bölgede, ayrıca yeşil alan artacak, okul alanları, açık ve kapalı otoparklar,
sağlık tesis alanlarının yanı sıra yönetim ve kültür merkezleri gibi sosyal
alanlar da yer alacak.
TOKİ ile ortak gerçekleştirilecek
Sarıgöl-Yenidoğan Kentsel Dönüşüm Projesi'nin, Hamam Caddesi ile PTT arkası
sokak ve Sayaocağı Caddesi arasında kalan ve Sarıgöl ile Yenidoğan
mahallelerinin bir kısmını kapsayan 285 bin metrekarelik alanda oluşturulması
planlanırken, Belediyeye ait olan 30 dönümlük alanda sosyal konut
üretilecek.
Kartal
Mimar Zaha
Hadid'in hazırladığı Kartal Kentsel Dönüşüm Projesi, Pendik ve Kartal sahil,
Kartal Merkez ve E-5'ten sahile inen, taş ocağını da içine alan 555 hektarlık
bir alanı kapsıyor. Projede, ağırlıklı iş kuleleri, az sayıda konut, kültürel
alan, opera evi, park, oteller, restoranlar, yat limanı ve marina
olacak.
Kartal, kentsel dönüşüm projeleri ile İstanbul'un en önemli
merkezi iş alanları bölgesi ve kültür-sanat merkezi olacak.
Bu arada,
Kadıköy Fikirtepe, Bağcılar, Sarıyer Derbent, Armutlu ve Karanfilköy,
Gaziosmanpaşa Malkoçoğlu, Üsküdar, Ümraniye, Sultanbeyli, Tuzla'nın da bazı
bölgelerinde kentsel dönüşüm gerçekleştirilmesi için çalışmaların sürdüğü
öğrenildi.
Fatih ve Beyoğlu
Tarihi tescilli
kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu Fatih ve Beyoğlu belediyeleri, 8
ayrı bölgede yenileme projesi yürütüyor.
Fatih Belediye Başkanı Mustafa
Demir, 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek
Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun kapsamında Neslişah ve
Hatice Sultan Mahalleleri (Sulukule), Fener-Balat, Ayvansaray Türk Mahallesi,
Yalı Mahallesi, Süleymaniye, Yedikule-Gazhane-Yenikapı, Nişanca ve Sultanahmet
bölgelerinde yürütülen yenileme çalışmaları anlattı.
Demir, 2005 yılında
başlatılan Sulukule Projesi'nin 90 bin metrekarelik alanda 620 daire, 45 dükkan,
bir butik otel ve bir de kültür merkezini kapsadığını belirterek, yapılacak 620
dairenin 620 mülk sahibine verileceğini, 430 kiracıya da uygun ödeme
koşullarıyla Taşoluk'ta ev verildiğini kaydetti.
Mülk sahiplerinin yüzde
98'i ile uzlaştıklarını, uzlaşılamayan yüzde 2'sini de mülkiyetin intikalinde
sıkıntı olanlar, kayyuma düşenlerin oluşturduğunu ifade eden Demir,
''Sulukule'de bir tane bile mal sahibinin açtığı dava ile karşılaşmadık. Dünyada
bunun örneği yok'' dedi.
Demir, evlerin ilk değerinin peşinat olarak
kabul edildiğini, bina bittikten sonraki inşaat maliyetini de ev sahibinin 180
ayda ödeyeceğini belirterek, ''Bu arada ev sahiplerine ayda 400, kiracılara ayda
300 lira kira yardımında bulunuyoruz. Onların iş sahibi olmaları için kurslar
açtık. Proje sadece evlerin yıkılıp yeniden yapılması değil, Türkiye'de dönüşüm
ve sosyal proje adına örnek olacak. Üniversitelerde okutulacak örnek bir proje
olacak'' diye konuştu.
Çalışmaların başladığını ve projenin 2012 yılının
ilk çeyreğinde tamamlanmasının planlandığını bildiren Demir, yapılan dairelerin
söylendiği gibi villa değil, 60-120 metrekare arasında değişen evler olduğunu
söyledi.
Demir, ''Mimari tarzları Osmanlı-Türk mimarisi çizgileri olacak.
Ne sokak siluetlerini, ne ada yapılarını bozduk. Yenilemeyi tarihten geldiği
gibi koruyarak yaptık. İnanılmaz renkli bir proje'' dedi.
Sulukule'de
koruma kurulu tarafından onaylanan imar planları kayıtlarına göre 22 olan
tescilli korunması gereken bina sayısını yaptıkları çalışmalar sonucunda 46'ya
çıkardıklarını vurgulayan Demir, orada tarihe saygılı bir yapı oluşmasını
istediklerini kaydetti.
Demir, Sulukule'de 2005 yılında çalışmalara
başlamadan önce eğlence evi olarak çalışan 3 ev olduğunu tespit ettiklerini
belirterek, şöyle konuştu: ''Roman kültürünün devam
ettirilmesi için bütün çizgileri koruduk. Evlerin önünde taşlıkları, sohbet
edecekleri alanları vardı. Evin arkasında herkesin ortak kullanacağı mekanlar
vardı. Bunları aynen koruduk. Yeni yapılan evlerde de Romanların kültürlerini
devam ettirebilecekleri mimari ve fiziki alt yapı var. Oradaki halkın asimile
edildiği konusu çok tartışıldı ama bu süreçte Romanlar kendilerini muhafaza
edebildiler mi? Çalışmalara başlamadan önce üniversiteyle yaptığımız bir anket
vardı. Buna göre, Sulukule'de 'Ben romanım' diyenlerin oranı yüzde
17'ydi''.
''Satmamaları için tapuya şerh bile koydurduk''
Proje
öncesinde 100 metrekarelik bir evin değeri 10 bin lirayken şimdi bunun 100, 150
bin liraya çıktığını ifade eden Demir, ''Böylesine iki mahalleye proje
yapıyorsunuz. Burada muhakkak ciddi bir rant oluşacaktır. Proje başlamadan
herkesi çağırdık, tek tek konuştuk. 'Ben mülkünüzün garantisiyim, burada bu
kadar cefa çektiniz, sizden ricam mülkünüzü satmayın' dedim. Onların mülklerini
satmamaları için tapuya şerh de koydurduk. Fakat buna rağmen mülk satılabiliyor.
Ne yaparsanız yapın, mülk satışının önüne geçemiyorsunuz ama hala bize
güvenenler var''.
Sulukule'deki kiracılara, TOKİ'nin Taşoluk'ta yaptığı
binalarda peşinatsız, KDV'siz, damga vergisiz, ayda 250 lira 180 ay ödemeli ev
sahibi olabileceklerini anlattıklarını belirten Demir, ''Herkes güle oynaya
kabul etti. 250 lirayı ödeyemeyenlere 100 lira daha katkıda bulunduk. Dayanıp
orada duran, evlerini muhafaza edenlere gidip gelmelerini kolaylaştırmak için
servis koyduk. Taşoluk'a giden kiracıların evlerini 20-30 bin liraya
devrettiklerini duyuyorum, üzülüyorum. Bu çok kötü bir şey. Çocuklarına miras
bırakabilecekleri evlerini satıyorlar'' dedi.
Fener –
Balat
Demir, Fener Rum Patrikhanesinden başlayan ve Ayvansaray'a
kadar sur kenarındaki 534 binayı ilgilendiren 80 bin metrekarelik Fener-Balat
yenileme projesinin koruma kurulları tarafından onaylandığını ve ihalesinin
yapıldığını belirterek, projenin uygulama aşamasına geldiğini
söyledi.
Projenin 2007 yılında ihalesinin gerçekleştirildiğini belirten
Demir, belediyenin mülk sahipleri ve kiracıların haklarını koruma noktasında
devreye girdiğini, inşaatı ihaleyi kazanan firmanın yapacağını
kaydetti.
Dairelerin kat karşılığı mantığı üzerinden yapılacağını ifade
eden Demir, şu bilgileri verdi: ''Örneğin 150 metrekarelik bir
yeriniz var. Bittikten sonra '75 metrekare yer alacaksın' diyoruz. İnsanlar
tepki gösteriyor. 'Benim 150 metrekare yerim vardı, şimdi bana 75-80 metrekare
yer veriyorsunuz' diyor. Sulukule ve diğerlerinde şunu gördük; bir yeri yenileme
alanı ilan ettiğiniz zaman insanların beklentileri birden yükseliyor.
Beklentilerin 10 katına çıktığını gördüm. 150 metrekare yerine 75 öneriyoruz,
ama buralar yıkılıp yeniden yapılıyor, bir inşaat maliyeti var. Proje sonunda
150 metrekarelik bir dairenin değeri 100 bin lirayken 80 metrekarenin değeri 300
bin lira olacak. Ciddi bir rant oluşacak ama insanlar mülklerinin artı değerine
değil metrekareye bakarlar''.
Demir, Fener-Balat
projesinde örneğin 150 metrekare dairesi olanlara ilave 25 metrekarenin inşaat
maliyetini ödeyerek, 75 yerine 100 metrekare almalarını sağlayabileceklerini
belirtti. Eyüp'ten Haliç'e sahil kesimindeki görüntünün çok kötü olduğunu, terk
edilmiş gibi göründüğünü ifade eden Demir, ''Her an yıkılmaya yüz tutan binalar
İstanbul'a yakışmıyor. Fener-Balat'ta kendi mülkünüz olabilir ama burası şehrin
ortak kültürel değeri. 'Burada bir yerim var, kalsın' diyemezsiniz. Biz belediye
olarak bunlara müdahale etmek zorundayız ama mülk sahibinin hakkını gözetiyoruz.
Bunları gerçekleştirmek, insanları memnun etmek, kurduğunuz hayali vatandaşa da
kurdurmak gerçekten çok önemli. Proje sonunda burası İstanbul'un prestij mekanı
olacak'' diye konuştu.
Fener-Balat'taki 256 tescilli kültür varlığını
324'e çıkardıklarını bildiren Demir, şöyle devam etti: ''Buradaki binalar 50
metrekare üzerine kurulu 3 katlı binalar. 150 yıl önce bir evde, bir aile
oturuyordu. Giriş katta ıslak zeminler, üst katlarda oturma ve yatak odaları
vardı. Şimdi her katta bir aile oturuyor ve her kata ıslak zeminli mahaller
oluşturulmaya çalışılmış. Sonuçta izolasyon yapmak mümkün değil. Bu binalar
İstanbul'un sanayi döneminde yapıldığı için yönleri de Haliç'e değil, karaya
bakıyor. Binaların hepsinin sırtları Haliç'e, yüzleri şehre bakıyor. Bunun da
yönünü değiştireceğiz. Çok heyecanlıyız. Projeyi 2014 yılından önce
bitireceğiz''.
Ayvansaray Türk
Mahallesi
Ayvansaray Türk Mahallesi Yenileme Projesinde 15'i
tescilli 60 ev bulunduğunu belirten Demir, bunların ahşap, özgün Osmanlı
mimarisinin günümüze kadar ulaşan örnekleri olduğunu söyledi.
Demir, şu
bilgileri verdi: ''Her kış evlerin biri tahrip edildi. Çok güzel bir köşk
vardı, gözlerimizin önünde gitti. Orada oturanlar ısınmak için güzelim köşkü
değerlendirdiler. Burası çok güzel bir yer. Bir girişi, bir çıkışı var.
Projeleri bitti, kurul tarafından onaylandı, uygulama projeleri bitti, yakında
ihalesi gerçekleştirilecek. Burayı 2012 yılı sonunda
bitireceğiz.
Ayvansaray Türk Mahallesi, Anemas Zindanları'nın hemen
bitişiği. Ayvansaray kültür güzergahının önemli noktalarından birisi. Proje
sonunda vatandaşlar, Kariye Müzesi'nden Tekfur Sarayı'na, Anemas Zindanları'na,
Türk mahallesine, Balat'a, Fener'e, Patrikhane'ye yürüyebilecek. Bunun hayali
bitti. Mülkiyet problemi ile karşılaşmayacağımızı düşünüyoruz. Süre bürokrasi ve
büyük bir inşaat için''.
Yalı Mahallesi
Demir,
Yenikapı kazı alanı ile Kennedy Caddesi arasında kalan bölümde yer alan Yalı
Mahallesinin de yenileme alanı olarak ilan edildiğini anımsatarak, projenin 50
bin metrekarelik bir alanı kapsadığını, 2-3 katlı binaların çoğunun tescilli
eserlerden oluştuğunu söyledi.
Burada avan projenin bittiğini, mülk
sahipleriyle görüşmenin devam ettiğini kaydeden Demir, ''Projenin bitmesi 2014
yılını geçer. Burayı Fatih Belediyesinin kendi şirketi yapabilir'' dedi.
Kentsel dönüşümde alan boşaltılmadan yakınına yapılacak çok katlı bir binaya
insanların taşınabileceğini ve sonra mekanın ele alınabileceğini, yapılan
dairelerin de satılarak, ciddi para kazanılabileceğini anlatan Demir ''Ancak
yenilemede bir tas su ve bir kap var. Biz cambazlık yaparak, fedakarlık yaparak,
her bir yenileme alanını kendine özgü düşünerek, her probleme bir çözüm üreterek
yola devam ediyoruz'' diye
konuştu.
Süleymaniye
Süleymaniye Bölgesi Yenileme
Alanı Projesi hakkında da bilgi veren Demir, bunun Fatih Belediyesi, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi ve KİPTAŞ'ın yürüttüğü bir proje olduğunu
bildirdi.
Süleymaniye'den İMÇ bloklarına kadar devam eden alanda 900
binayı ilgilendiren projede büyük bir mesafe alındığını belirten Demir,
belediyenin KİPTAŞ'ın çalıştığı 39 adada çalıştığını, bunların da 6'sının
inşaata hazır hale geldiğini söyledi.
Burada alanın çok geniş olduğunu,
yoğun bir yapılaşma bulunduğunu ifade eden Demir, şöyle
konuştu: ''Normalde 2-3
katlı binalar ama bakıyorsunuz zaman içinde 8-10 katlı iş yerleri yapılmış. İş
hanları içinde çalışma şartları inanılmaz kötü. Projede bütün bunların tasfiyesi
gerekiyor. Burada oturanların da Sulukule'de olduğu gibi alanın dışına
çıkarılması gerekiyor. Orada görüntü de çok hoş değil. Proje üzerinde uzun süre
çalışıldı, gerek proje oluşturulması gerek mülklerin alınması konusunda ciddi
paralar harcandı. Burada hedef; Süleymaniye'nin zaman içinde tekrar meskun
mahale dönüştürülmesi. Unkapanı'na çıkan ve Bozdoğan Kemeri'nin altından geçen
Atatürk Bulvarı'nı yok sayın, aslında Süleymaniye ve Zeyrek mimari olarak da
döneminde yaşayan insanların sosyo-ekonomik düzeyleri de aynıdır. Fakat Atatürk
Bulvarı bıçak gibi kesince birisi Süleymaniye, birisi Zeyrek olarak kalmış. İki
ayrı semt gibi ama onlar birbirini tamamlıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş'ın da kabul ettiği ve onayladığı bir proje var. Atatürk
Bulvarı'nı yer altına almayı öngören proje gerçekleşirse Zeyrek ve Süleymaniye
tekrar bir araya gelecek''.
Demir, Yedikule-Gazhane ile Nişanca ve
Sultanahmet bölgesinin de yenileme alanı olarak ilan edildiğini ve buralara
ilişkin çalışmaların da yakın zamanda başlayacağını
bildirdi.
Beyoğlu'nda Tarlabaşı
Beyoğlu Belediye
Başkanı Ahmet Misbah Demircan da yıllardır ihmal edilen, yok olmaya yüz tutan
Beyoğlu'nun Tarlabaşı semtini yeniden ayağa kaldırmak için ‘Tarlabaşı Yenileme
Projesi’ni hazırladıklarını ve projenin 213'ü tescilli olmak üzere toplam 278
yapıyı kapsadığını kaydetti.
Tarlabaşı'nda Bülbül, Çukur ve Şehit Muhtar
mahallelerinde proje kapsamında toplam 20 bin metrekarelik alanda 5 bine yakın
bina bulunduğunu, kendilerinin sadece yüzde 5'lik kısmı oluşturan 278 bina ile
ilgilendiklerini anlatan Demircan, ''Neden bu 278 bina? Çünkü Tarlabaşı'nda terk
edilmiş, yaşam yoğunluğunun minimumda olduğu, her an çökmeye hazır 278 binayı
özellikle seçtik. Her an yok olacak ve bitecek. Onun için bir an evvel en
kangren bölümü çözelim. Biz burayı çözersek, bundan sonrası kendiliğinden bir
ivmeyle, bir heyecanla döner diye bu bölümü seçtik. Bu alanda yaklaşık 500 mülk
sahibi var. Ancak 278 binanın yüzde 70'i boş. Geriye kalan yüzde 30'un bir
bölümü de ticaret erbabına ait'' dedi. Mülk
sahiplerinin yüzde 70'i ile anlaştıklarını, anlaşmaya varamadıkları yüzde 30'una
da kamulaştırma davası açıldığını belirten Demircan, mülk sahipleriyle kat
karşılığı anlaşma ya da satın alma şeklinde anlaşanların olduğunu
söyledi.
Tarlabaşı'nı Paris'teki Champs Elysees'ye dönüştürmeyi
hedeflediklerini belirten Demircan, projesinin kültür mirasını koruyan bir proje
olmanın yanı sıra deprem için de yapılan bir proje olduğunu ifade
etti.
Prof. Dr. Handan Türkoğlu İTÜ Mimarlık
Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi
Türkoğlu,
kentsel dönüşümün vahşi bir şekilde yapılmaması gerektiğini belirterek, ''(Kanun
bize bu yetkiyi veriyor, illa bu şekilde uygulanacak) şeklinde yaklaşılırsa
büyük memnuniyetsizlik ortaya çıkıyor. Halkın projeye ortak olması önemli''
dedi.
Türkoğlu, İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri
tarafından yürütülen ‘kentsel dönüşüm’ ve ‘kentsel yenileme’ projelerini
değerlendirdi.
Kentsel dönüşüm, yenileme, koruma veya yeniden
düzenlemenin mevcut bir dokunun yeniden düzenlenmesi anlamına geldiğini belirten
Türkoğlu, ‘kentsel yenileme’de, tescilli eserlerin korunarak bölgenin eski
halinin sürdürülmesine, ‘kentsel dönüşüm’de ise zaman içinde özelliğini yitirmiş
kent parçalarının yeniden hayata kazandırılmaya çalışıldığını
anlattı.
Zaman içinde, kentin merkezi alanlarının boşaltıldığını,
günümüzde ise kent merkezlerinin yeniden canlandığını ifade eden Türkoğlu,
''Şimdi kent merkezlerine büyük talep var ve kent merkezleri de dönüşüyor.
Cihangir'in dönüşmesi başka bir şey, 1950'lerden sonra yoğun bir şekilde ortaya
çıkan gecekonduların dönüşmesi başka bir şey, Zeytinburnu'ndan dericilerin
gitmesi başka bir şey'' diye konuştu.
Kentsel dönüşümün az da olsa çok da
olsa yaşayan bir dokunun yenilenmesi anlamına geldiğini anlatan Türkoğlu, şu
görüşleri dile getirdi: ''Karşınızda bir sosyal yapı ortaya çıkıyor, bunun en
vurucu yanı bu. Bir şeyin hayatını değiştiriyorsunuz. O şeyden bağımsız bunu
yapamazsınız. Dönüşümde ekonomik meseleler de teknik meseleler de var. En önemli
sorun sosyal mesele... Onun için projelerin çok dikkatli bir şekilde ortaya
konulması lazım. Herkesi karşınıza alarak bir süreç gerçekleştiremeyebilirsiniz.
Dönüşüm başladığında domino taşı gibi o bölgeyi de etkileyecektir. Şehrin bir
noktasında yapılan dönüşüm, sadece orada oturanları değil, çevresini de çok
etkiyecektir. Bunun için şehrin diğer paydaşlarının da sürece katılması
gerekiyor''.
''Parsel bazında yenileme yerini kentsel dönüşüme
bıraktı''
Türkiye'nin bu konuda önemli bir kültürel altyapısı olmadığını
vurgulayan Türkoğlu, 1960'larda 2 katlı evlerin yıkıldığını ve organize olmasa
da şehirlerin yenilendiğini anlattı. Türkoğlu, o dönemde yenilemenin daha çok
parsel ölçeğinde olduğunu, gelinen noktada bunun yerini kentsel dönüşüme
bıraktığını ifade ederek, ''Plansız ve normlara uygun olmadan ortaya çıkan
gecekondular var. Bu yenilenecek ve dönüşecekse bunun biraz daha şehircilik
kurallarına uygun olması gerekir. Katılımlı bir tasarım veya planlama kültürü
oluşmadığı için belediyeler de 'Bunu nasıl uygularız?' diye bakıyor ve en kolayı
'Yık, yerine bloklar yap, içine herkesi koy'. Bu mantık yanlış''
dedi.
Belediyelerin bu süreçte TOKİ ile iş birliği yaptığını, onların
yaklaşımının da ‘yık, yerine blok yap’ şeklinde olduğunu iddia eden Türkoğlu, bu
süreçte arzu edilmeyen sosyal sorunlar ortaya çıkabileceğini
söyledi.
Kentsel dönüşüm yapılan bölgede yaşayan kiracıların da zor
duruma düştüğünü belirten Türkoğlu ''Çünkü bu dönüşümler, yoksul bir bölgede
yapılıyorsa ve kiracı nüfusu yüksekse, bölge kullanıcı değiştiriyor, o kesim
açıkta ve çaresiz kalıyor. Böylece çok büyük sosyal sorunlar ortaya
çıkabiliyor'' diye konuştu.
Türkoğlu, kentsel dönüşümün sosyal bir süreç
olarak görülmesi ve katılımcı bir anlayışla sürdürülmesinin önemine işaret
ederek şöyle konuştu: ''Sonunda teknik sorunlar bir şekilde hallediliyor. Ama
dönüşümde orada yaşayanlarla ortak bir çözüm bulunması önemli. Dönüşümün vahşi
bir şekilde yapılmaması gerekiyor. 'Kanun bize bu yetkiyi veriyor, illa bu
şekilde uygulanacak' şeklinde yaklaşılırsa büyük memnuniyetsizlik ortaya
çıkıyor. Asıl önemlisi senelerce oluşan bir kültür yok ediliyor. Dengelerin de
korunması lazım. Halkın projeye ortak olması önemli''.
Türkoğlu, kentsel
dönüşümde TOKİ'nin yapımcı değil, finansman sağlayıcı olarak sürece katkı
vermesi gerektiğini ifade ederek, ''Sonuç olarak ortada bir masraf var ve bunun
yapılması gerekiyor. Belediye ön ayak olabilir, halk buna destek verebilir, ama
devlet desteğinin de olması gerekiyor. TOKİ, yapımcı olduğu zaman iyi sonuçlar
alınmıyor. 'Her tarafı yık, yüksek bloklar yap, çevreyi boşalt' mantığıyla iyi
konutlar üretebilir, yeşil alan sağlayabilirsiniz, ama oradaki hayatı
mahvedebilirsiniz'' diye konuştu.
Bu işin sosyal bir süreç olduğu
benimsenmezse sorunun çözülemeyeceğini dile getiren Türkoğlu, ''Bu iş sadece
mimarlık, mühendislik konularıyla çözülecek bir konu değil, daha geniş kapsamlı
ele almak lazım'' dedi.
Doç. Dr. Hayati Tüfekçioğlu İÜ
Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Anabilim Dalı Öğretim
Üyesi
Tüfekçioğlu da İstanbul'da kentsel dönüşüm projelerini
gerekli kılan iki temel unsur bulunduğunu belirterek, şunları
kaydetti: ''Bunlardan
birincisi depremle ilgilidir. Zeytinburnu bölgesi buna örnek verilebilir. Bu
bölgede çarpık bir kentleşme ve son derece niteliksiz konutlar bulunmaktadır.
Olası bir İstanbul depreminden en çok etkilenecek olan bu bölge, son derece
büyük risk altındadır. Kentsel dönüşüm ve yenileme gerektiren yerlerin diğer bir
özelliği de İstanbul'da 'çöküntü' alanları olmalarıdır. Bunlara örnek olarak
Gedikpaşa, Süleymaniye'nin kimi kesimleri, Fener-Balat-Ayvansaray bölgesi,
Sulukule ve Tarlabaşı-Tepebaşı verilebilir''.
Kentin içinde hatta
merkezinde olan bu bölgelerin aynı zamanda tarihi dokuya da sahip olduğunu
belirten Tüfekçioğlu, ''Ancak tahrip olmuş, harap yapılarla doludur. Ve bu harap
yapılarda çoğu zaman adeta bu yapılara benzer özelliklere sahip insanlar
yaşamaktadır. Çöküntü bölgeleri son derece yoksul, bazen kimsesiz insanların
sağlıksız koşullarda ve yangın deprem riskine çok açık şekilde yaşadıkları
yerlerdir. Hatta bazen bu bölgelerdeki kimi binalar, deprem-yangın olmasa bile
kendiliğinden çökecek kadar niteliksizdir'' diye konuştu.
Bu bölgelerin
bazılarının kentsel dönüşüm projeleri uygulanarak ‘soylulaştırıldığını’ kaydeden
Tüfekçioğlu, kentsel dönüşüm projeleri sonucu soylulaştırılan bölgelerde önemli
oranda tarihi dokuya sadık kalınarak, binaların niteliğinin yükseltildiğini
anlattı.
Tüfekçioğlu, bu durumun beraberinde ‘rant’ olgusunu gündeme
getirdiğini, şehrin çok merkezi yerlerinde bulunan bu bölgelerde niteliğin
artmasının konut ve kira fiyatlarında çok ciddi yükselişler, hatta sıçramalar
meydana getirdiğini belirterek, şöyle devam
etti: ''Kentsel dönüşüm projeleri
İstanbul için gereklidir. Belediyeler eli ile yürütülen bu çalışmalarda dikkate
alınması gereken ilk husus tarihi dokunun korunması, bölgedeki tarihi mirasın
açığa çıkartılması ve bu dokuya uygun, bu dokuyla uyumlu binaların yapılmasıdır.
İkinci dikkat edilmesi gereken yön de yenileşme projesi sonunda sadece binaların
niteliği değil, bölgede yaşam tarzı ve standartlarının da yükselecek oluşudur.
Yani konunun şehir planlaması ve mimari tasarım dışında sosyal bir boyutu da
bulunmaktadır. Bu bakımdan belediyelerin yenileşme projelerinde bölge halkı ve
sivil toplum kuruluşlarının katılımını da sağlaması gerekmektedir. Onların istek
ve beklentilerini dikkate almalı, karar alma süreçlerinde yer almalarını
sağlamalıdır. Halk sürece katılmadığı takdirde soylulaşma ile ortaya çıkacak
yüksek rant bölgede ciddi gerilimlere yol açabilir.''
Doç. Dr.
Asuman Türkün YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim
Üyesi
Türkün; kentlerin, rant değerine göre bölümlere ayrılmış
fiziksel mekanlar olmadığını, toplumsal olarak kurulduklarını ve
biçimlendiklerini belirterek, ''Kentler, yıllar içinde, insanların anlam
dünyalarıyla bütünleşerek ve bir bellek yaratarak kurulan yaşam alanlarıdır,
kolay oluşmaz'' dedi.
Kentsel dönüşümlerin, o kentin gerçekliğine uygun
yapılması gerektiğini belirten Türkün, günümüzde kentsel dönüşümün fazlasıyla
ranta odaklanmış biçimde yürütüldüğünü savundu.
Kentsel dönüşümün
fiziksel bir yetersizlikten dolayı, kentin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak
yapılması gerektiğini ifade eden Türkün, ''Dönüşüm meşru mu, herkes için mi,
kamu yararına mı, tamamen ranta mı yönelik, bunun anlaşılması çok önemli'' diye
konuştu.
Türkün, 2005 yılından bu yana kentsel dönüşümün önünü açacak
birçok yasa değişikliği yapıldığını, bu yılın Haziran ayında yapılan
değişiklikle de kentsel dönüşüm yapılamayacak yer kalmadığını
söyledi.
Son yasa değişikliğiyle mülk sahiplerinin bireysel dava açma
hakkının, son Anayasa değişikliyle de sivil toplum kuruluşlarının ‘kamu
yararı’nı gözeterek dava açmasının yolunun kapatıldığını anlatan Türkün, kanunun
halkla uzlaşma getirdiğini ''Uzlaşma esastır, uzlaşılmazsa kamulaştırılacak''
dediğini kaydetti.
|