Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
BÖLÜM SPONSORU

İstanbul'u Heyecanlandıran Değişim

Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan etme yetkisini elinde bulunduran İBB'nin, TOKİ ya da KİPTAŞ aracılığıyla bir çok ilçede yürüttüğü projelerle; gecekondu, depreme dayanıklı olmayan ve eskiyen yapılar, yerini modern binalara bırakıyor. İşte o projeler...

NTV
1 İstanbul'u Heyecanlandıran Değişim

BR>
Prof. Dr. Handan Türkoğlu
İTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi


Türkoğlu, kentsel dönüşümün vahşi bir şekilde yapılmaması gerektiğini belirterek, ''(Kanun bize bu yetkiyi veriyor, illa bu şekilde uygulanacak) şeklinde yaklaşılırsa büyük memnuniyetsizlik ortaya çıkıyor. Halkın projeye ortak olması önemli'' dedi.

Türkoğlu, İstanbul'da, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri tarafından yürütülen ‘kentsel dönüşüm’ ve ‘kentsel yenileme’ projelerini değerlendirdi.

Kentsel dönüşüm, yenileme, koruma veya yeniden düzenlemenin mevcut bir dokunun yeniden düzenlenmesi anlamına geldiğini belirten Türkoğlu, ‘kentsel yenileme’de, tescilli eserlerin korunarak bölgenin eski halinin sürdürülmesine, ‘kentsel dönüşüm’de ise zaman içinde özelliğini yitirmiş kent parçalarının yeniden hayata kazandırılmaya çalışıldığını anlattı.

Zaman içinde, kentin merkezi alanlarının boşaltıldığını, günümüzde ise kent merkezlerinin yeniden canlandığını ifade eden Türkoğlu, ''Şimdi kent merkezlerine büyük talep var ve kent merkezleri de dönüşüyor. Cihangir'in dönüşmesi başka bir şey, 1950'lerden sonra yoğun bir şekilde ortaya çıkan gecekonduların dönüşmesi başka bir şey, Zeytinburnu'ndan dericilerin gitmesi başka bir şey'' diye konuştu.

Kentsel dönüşümün az da olsa çok da olsa yaşayan bir dokunun yenilenmesi anlamına geldiğini anlatan Türkoğlu, şu görüşleri dile getirdi:
''Karşınızda bir sosyal yapı ortaya çıkıyor, bunun en vurucu yanı bu. Bir şeyin hayatını değiştiriyorsunuz. O şeyden bağımsız bunu yapamazsınız. Dönüşümde ekonomik meseleler de teknik meseleler de var. En önemli sorun sosyal mesele... Onun için projelerin çok dikkatli bir şekilde ortaya konulması lazım. Herkesi karşınıza alarak bir süreç gerçekleştiremeyebilirsiniz. Dönüşüm başladığında domino taşı gibi o bölgeyi de etkileyecektir. Şehrin bir noktasında yapılan dönüşüm, sadece orada oturanları değil, çevresini de çok etkiyecektir. Bunun için şehrin diğer paydaşlarının da sürece katılması gerekiyor''.

''Parsel bazında yenileme yerini kentsel dönüşüme bıraktı''

Türkiye'nin bu konuda önemli bir kültürel altyapısı olmadığını vurgulayan Türkoğlu, 1960'larda 2 katlı evlerin yıkıldığını ve organize olmasa da şehirlerin yenilendiğini anlattı. Türkoğlu, o dönemde yenilemenin daha çok parsel ölçeğinde olduğunu, gelinen noktada bunun yerini kentsel dönüşüme bıraktığını ifade ederek, ''Plansız ve normlara uygun olmadan ortaya çıkan gecekondular var. Bu yenilenecek ve dönüşecekse bunun biraz daha şehircilik kurallarına uygun olması gerekir. Katılımlı bir tasarım veya planlama kültürü oluşmadığı için belediyeler de 'Bunu nasıl uygularız?' diye bakıyor ve en kolayı 'Yık, yerine bloklar yap, içine herkesi koy'. Bu mantık yanlış'' dedi.

Belediyelerin bu süreçte TOKİ ile iş birliği yaptığını, onların yaklaşımının da ‘yık, yerine blok yap’ şeklinde olduğunu iddia eden Türkoğlu, bu süreçte arzu edilmeyen sosyal sorunlar ortaya çıkabileceğini söyledi.

Kentsel dönüşüm yapılan bölgede yaşayan kiracıların da zor duruma düştüğünü belirten Türkoğlu ''Çünkü bu dönüşümler, yoksul bir bölgede yapılıyorsa ve kiracı nüfusu yüksekse, bölge kullanıcı değiştiriyor, o kesim açıkta ve çaresiz kalıyor. Böylece çok büyük sosyal sorunlar ortaya çıkabiliyor'' diye konuştu.

Türkoğlu, kentsel dönüşümün sosyal bir süreç olarak görülmesi ve katılımcı bir anlayışla sürdürülmesinin önemine işaret ederek şöyle konuştu:
''Sonunda teknik sorunlar bir şekilde hallediliyor. Ama dönüşümde orada yaşayanlarla ortak bir çözüm bulunması önemli. Dönüşümün vahşi bir şekilde yapılmaması gerekiyor. 'Kanun bize bu yetkiyi veriyor, illa bu şekilde uygulanacak' şeklinde yaklaşılırsa büyük memnuniyetsizlik ortaya çıkıyor. Asıl önemlisi senelerce oluşan bir kültür yok ediliyor. Dengelerin de korunması lazım. Halkın projeye ortak olması önemli''.

Türkoğlu, kentsel dönüşümde TOKİ'nin yapımcı değil, finansman sağlayıcı olarak sürece katkı vermesi gerektiğini ifade ederek, ''Sonuç olarak ortada bir masraf var ve bunun yapılması gerekiyor. Belediye ön ayak olabilir, halk buna destek verebilir, ama devlet desteğinin de olması gerekiyor. TOKİ, yapımcı olduğu zaman iyi sonuçlar alınmıyor. 'Her tarafı yık, yüksek bloklar yap, çevreyi boşalt' mantığıyla iyi konutlar üretebilir, yeşil alan sağlayabilirsiniz, ama oradaki hayatı mahvedebilirsiniz'' diye konuştu.

Bu işin sosyal bir süreç olduğu benimsenmezse sorunun çözülemeyeceğini dile getiren Türkoğlu, ''Bu iş sadece mimarlık, mühendislik konularıyla çözülecek bir konu değil, daha geniş kapsamlı ele almak lazım'' dedi.

Doç. Dr. Hayati Tüfekçioğlu
İÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi


Tüfekçioğlu da İstanbul'da kentsel dönüşüm projelerini gerekli kılan iki temel unsur bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:        
''Bunlardan birincisi depremle ilgilidir. Zeytinburnu bölgesi buna örnek verilebilir. Bu bölgede çarpık bir kentleşme ve son derece niteliksiz konutlar bulunmaktadır. Olası bir İstanbul depreminden en çok etkilenecek olan bu bölge, son derece büyük risk altındadır. Kentsel dönüşüm ve yenileme gerektiren yerlerin diğer bir özelliği de İstanbul'da 'çöküntü' alanları olmalarıdır. Bunlara örnek olarak Gedikpaşa, Süleymaniye'nin kimi kesimleri, Fener-Balat-Ayvansaray bölgesi, Sulukule ve Tarlabaşı-Tepebaşı verilebilir''.

Kentin içinde hatta merkezinde olan bu bölgelerin aynı zamanda tarihi dokuya da sahip olduğunu belirten Tüfekçioğlu, ''Ancak tahrip olmuş, harap yapılarla doludur. Ve bu harap yapılarda çoğu zaman adeta bu yapılara benzer özelliklere sahip insanlar yaşamaktadır. Çöküntü bölgeleri son derece yoksul, bazen kimsesiz insanların sağlıksız koşullarda ve yangın deprem riskine çok açık şekilde yaşadıkları yerlerdir. Hatta bazen bu bölgelerdeki kimi binalar, deprem-yangın olmasa bile kendiliğinden çökecek kadar niteliksizdir'' diye konuştu.

Bu bölgelerin bazılarının kentsel dönüşüm projeleri uygulanarak ‘soylulaştırıldığını’ kaydeden Tüfekçioğlu, kentsel dönüşüm projeleri sonucu soylulaştırılan bölgelerde önemli oranda tarihi dokuya sadık kalınarak, binaların niteliğinin yükseltildiğini anlattı.

Tüfekçioğlu, bu durumun beraberinde ‘rant’ olgusunu gündeme getirdiğini, şehrin çok merkezi yerlerinde bulunan bu bölgelerde niteliğin artmasının konut ve kira fiyatlarında çok ciddi yükselişler, hatta sıçramalar meydana getirdiğini belirterek, şöyle devam etti:       
''Kentsel dönüşüm projeleri İstanbul için gereklidir. Belediyeler eli ile yürütülen bu çalışmalarda dikkate alınması gereken ilk husus tarihi dokunun korunması, bölgedeki tarihi mirasın açığa çıkartılması ve bu dokuya uygun, bu dokuyla uyumlu binaların yapılmasıdır. İkinci dikkat edilmesi gereken yön de yenileşme projesi sonunda sadece binaların niteliği değil, bölgede yaşam tarzı ve standartlarının da yükselecek oluşudur. Yani konunun şehir planlaması ve mimari tasarım dışında sosyal bir boyutu da bulunmaktadır. Bu bakımdan belediyelerin yenileşme projelerinde bölge halkı ve sivil toplum kuruluşlarının katılımını da sağlaması gerekmektedir. Onların istek ve beklentilerini dikkate almalı, karar alma süreçlerinde yer almalarını sağlamalıdır. Halk sürece katılmadığı takdirde soylulaşma ile ortaya çıkacak yüksek rant bölgede ciddi gerilimlere yol açabilir.''

Doç. Dr. Asuman Türkün
YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi


Türkün; kentlerin, rant değerine göre bölümlere ayrılmış fiziksel mekanlar olmadığını, toplumsal olarak kurulduklarını ve biçimlendiklerini belirterek, ''Kentler, yıllar içinde, insanların anlam dünyalarıyla bütünleşerek ve bir bellek yaratarak kurulan yaşam alanlarıdır, kolay oluşmaz'' dedi.

Kentsel dönüşümlerin, o kentin gerçekliğine uygun yapılması gerektiğini belirten Türkün, günümüzde kentsel dönüşümün fazlasıyla ranta odaklanmış biçimde yürütüldüğünü savundu.

Kentsel dönüşümün fiziksel bir yetersizlikten dolayı, kentin ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılması gerektiğini ifade eden Türkün, ''Dönüşüm meşru mu, herkes için mi, kamu yararına mı, tamamen ranta mı yönelik, bunun anlaşılması çok önemli'' diye konuştu.

Türkün, 2005 yılından bu yana kentsel dönüşümün önünü açacak birçok yasa değişikliği yapıldığını, bu yılın Haziran ayında yapılan değişiklikle de kentsel dönüşüm yapılamayacak yer kalmadığını söyledi.

Son yasa değişikliğiyle mülk sahiplerinin bireysel dava açma hakkının, son Anayasa değişikliyle de sivil toplum kuruluşlarının ‘kamu yararı’nı gözeterek dava açmasının yolunun kapatıldığını anlatan Türkün, kanunun halkla uzlaşma getirdiğini ''Uzlaşma esastır, uzlaşılmazsa kamulaştırılacak'' dediğini kaydetti.

 

TÜMÜNÜ GÖSTER HABERİN DEVAMI:   1  |   2  |   3  |   4  |   5
http://www.yapi.com.tr/haberler/istanbulu-heyecanlandiran-degisim-_83238.html

Read Comment Section
1 Yorum Yorum Yaz
  • ESENLER BELEDİYE BAŞKANINA BU ÖZVERİLİ ÇALIŞMASINDAN DOLAYI ESENLER ÇİFTE HAVUZLAR MAHALLESİ ADINA TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM. YILLARCA İHMAL EDİLMİŞ HORLANMIŞ BİRİLERİNİN MENFAATİ ZEDELENMESİN DİYE GERİ KALMIŞLIGA MAHKUM EDİLMİŞ BİR SEMTTE BİZLERİ YAŞAMAYA MAHKUM EDEN ZİHNİYET HALA TOKİNİN CİFTEHAVUZLARA GELMESİNİ İSTEMİYOR AMA O TOKİ ESENLER ÇİFTEHAVUZLAR MAHALLESİNE GELECEK YUZLER DE GÜLECEK BİRAN ÖNCE ESENLER ÇİFTEHAVUZLAR MAHALLESİNDE KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJESİNİN BAŞLAMASINI HEYECaNLA BEKLİYORUZ MAHALLE SAKİNLER. SAYGILARıMIZLA KEMAL ÇOTLU YANITLA
1 yorumdan 1 tanesi gösteriliyor. 
Yorumunuzu ekleyin
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!