Beyaz Saray bünyesindeki Ulusal Bilim ve Teknoloji Konseyi Çevre ve
Doğal Kaynaklar Komitesi üyesi ve Smithsonian
Enstitüsü kıdemli danışmanı Dr. Leonard Hirsch,
İstanbul'da kısa vadede büyük bir deprem olasılığına çok ihtimal vermediğini
söyledi. Görevlerinin yanı sıra, BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi kapsamında
ABD'yi temsilen aktif rol da alan Dr. Hirsch, Türkiye'nin çok güçlü deprem
bölgesinde yer aldığından her an depremlere hazırlıklı olması gerektiğine
dikkati çekti. Hirsch, yeryüzündeki iklim değişiklikleri, tarım, doğal kaynaklar
ve felaketleri izleme konusunda uluslararası çapta işbirliği yapılmasına yönelik
bir sistem üzerinde çalıştıkları belirterek, bu tarz işbirliklerinin ülkelere ve
dünyaya ciddi katkılar sağlayacağını kaydetti.
Van depremi uydu görüntülerinde uluslararası işbirliği
Hirsch, Van depremi örneğini vererek,
deprem sonrasında ABD, AB, Japonya ve Brezilya gibi ülkelerin uzay ajanslarının
her birinin Van civarının deprem öncesi ve sonrası uydu fotoğrafını
topladıklarını ve bunu Türk hükümetiyle paylaştıklarını anlattı. Yaklaşık 800
fotoğrafın gönderildiğini ifade eden Hirsch, ''Fotoğrafların analizi zaman
istiyor, birbirleriyle eşleştirmeniz lazım, ama Türk bilimadamları çok uzman ve
alanlarında çok iyiler'' dedi. Hirsch, Türk hükümeti ve Avrupa Uzay Ajansı'nın
öncülüğüyle yapılan bu işbirliğinin devam eden bir süreç olduğunu dile getirdi.
Foto:
Barışkan Ünal (AA)
''Dünyada depremler artmadı''
Hirsch, son zamanlarda sıkça deprem haberlerinin duyuluyor olmasının
dünyanın yer kabuğunda hareketlenmenin arttığı anlamına mı geldiği sorusu
üzerine, ''Aslında son birkaç yılda yeryüzünün hareketinde artış olmadı ama
haberciliğin gelişmesiyle olayları daha çok duyuyoruz ama bu depremlerin arttığı
anlamına gelmiyor'' dedi. Bunun yanında dünyada nüfusun artması, kıyı alanlarına
ve toprak zemininin sağlam olmadığı bölgelere yerleşimin sıklaşmasıyla
depremlerden etkilenen insan sayısının artmasının da bu algıda etkili olduğunu
ifade eden Hirsch, depremleri önceden tahmin etmenin mümkün olmadığını ama
burada nereye ve nasıl bina yapıldığına dikkat etmenin önemli olduğunu kaydetti.
''Kısa vadede İstanbul'da büyük bir
deprem beklemem'' Hirsch, depremin
öngörülemez olmasına rağmen, büyük bir depremin meydana geldiği bölgelerde kısa
vadede yeni büyük depremlerin pek görülmediğini söyledi. Gölcük depremini
hatırlatan Hirsch, ''10 yıl öncesinde büyük bir depremin meydana geldiği bir
bölgede, yer kabuğunda rahatlama olduğundan genelde kısa vadede çok büyük bir
deprem beklenmez, belki küçük depremler olabilir. Tabi ki depremleri öngörmemiz
mümkün değil ama aynı yerde (İstanbul'da) kısa zamanda bir deprem olacağı
kaygısı duymam ben'' dedi.
Yine de bunun insanlarda rahatlamaya yol
açmaması gerektiğini ifade eden Hirsch, ''Binaların restorasyonu iyi yapılmalı,
yeni binalar depreme dayanıklı olmalı ve üstün teknolojiler kullanılmalı.
İstanbul'da çok güzel tarihi eserler var. Bazı yerler görüyoruz büyük depremler
oluyor ama hasarlar küçük kalıyor. Yani hasarı yapan aslında depremlerden ziyade
bizleriz. Nasıl ve nereye bina yaptığımız, temelinin ne kadar depreme dayanıklı
olduğu önemli'' diye konuştu.
Foto:
Vugar Novruzoğlu (AA)
Azeri bilimadamı Telman Aliyev: İstanbul depremini önceden tahmin
etmek için İstanbul'da kazılacak 1 kuyu yeterlidir
Öte yandan
Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Sibernetik Enstitüsü Başkanı Telman Aliyev,
Van'da olan 7.2 şiddetindeki depremi meydana getiren hareketlerin sismo-akustik
dalgalarının Şirvan istasyonu tarafından 12 saat önceden alındığını, ancak yer
belirlemek için gerekli dört kuyudan sadece ikisinin faaliyette olması nedeniyle
depremin yerini belirleyemediklerini kaydetti. Telman Aliyev, Van depremi öncesi
oluşan sinyallerin Şirvan bölgesindeki istasyonun deprem bölgesine daha yakın
olması nedeniyle daha güçlü, Gum adasındaki istasyonun bölgeye uzaklığı
nedeniyle ise daha düşük algılamasına rağmen, her iki istasyonun da 12 saat
önceden verileri kayıt aldığını ve 500 kilometre yarıçapındaki bölgede deprem
olacağının bilgisini verdiğini belirtti.
'Robust noise
monitoring' olarak adlandırdıkları yöntemin ve oluşturdukları
teknolojinin, yerin derinliklerindeki sismik hareketler öncesinde meydana gelen
ve 5-6 km derinlikte yayılan sismo-akustik dalgaların gözlemlenmesi ve analiz
edilmesine dayandığını belirten Aliyev, bu dalgaların yerin yüksek sıklıklı
katmanlarında yayıldığını, ancak yer yüzeyine ulaşmadığını aktardı. Sismo
akustik dalgaları algılayabilmek için içerisinde su bulunan 5 ila 3 km
derinlikteki petrol kuyularını kullandıklarını belirten Aliyev, planladıkları 4
kuyulu tahmin sisteminin hazır olmamasına rağmen, çalışan iki istasyonla 5 ila
20 saat öncesinde 500 kilometre yarıçapındaki bölgede minimal şiddetini bularak
deprem olacağına ilişkin tahminler yaptıklarını ve bu tahminlerde yüzde 92
oranında başarıya ulaştıklarını söyledi.
Azerbaycan'ın güneyindeki Şirvan şehrinde ve Hazar denizindeki Gum adasında
kurdukları 2 istasyonun çalıştığını, kuzeydeki Siyezen bölgesinde kurdukları
istasyonun ise daha devreye girmediğini belirten Aliyev, ülkenin batısındaki
Naftalan kentinde kuracakları dördüncü istasyonla deprem tahmin sistemini
tamamlayacaklarını kaydetti. Sistemi, 10 yılı aşkın çalışmalar sonrasında
bilimsel teorilere dayandırarak oluşturduklarını belirten Aliyev, varılan
noktada Azerbaycan'a komşu Gürcistan, İran, Türkmenistan gibi ülkelerdeki
depremlerin de minimal şiddetini tahmin etmedeki başarılarına kendilerinin bile
inanamadıklarını ve 'mucize' olarak değerlendirdiklerini bildirdi.
Uyguladıkları sistemden emin olduklarını, ancak
henüz tamamlanmaması nedeniyle temkinli yaklaştıklarını vurgulayan profesör
Telman Aliyev, "kardeş Türkiye'nin deprem nedenli acılarına son vermek" için
bilgilerini Türkiye'deki değerli meslektaşlarıyla paylaşmaya ve istasyonlarını
bilimadamlarının incelemesi için açmaya hazır olduğunu söyledi. Türkiye'de,
300-500 km mesafeli istasyonlar kurularak "Robust noise monitoring" yönteminin
uygulanması halinde, depremlerin önceden tahmin edilebileceğini savunan Aliyev,
İstanbul depremini en az 5 saat önceden bilmek için ise İstanbul'da kazılacak
5-6 km derinlikteki bir kuyunun yeterli olabileceğini iddia
etti.
|