br />
İstanbul 2010: Avrupa Rant Başkenti (ARB)
İkinci aday adaylığımız daha renkli olacak ve çok aktörlü bir süreci
gerektirecek. Gerçi bu süreçteki aktörler (TOKİ, Büyükşehir ve İlçe
Belediyeleri, hükümet ortağı müteahhit firmalar, yerinden edilen halk, çırpınan
akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları) hali hazırda sahnede
bulunduklarından İstanbul’un “Avrupa Rant Başkenti (ARB)” adaylığı için
hazırlıklar daha kısa sürebilir.
Son istifa mektuplarının nedenlerinden de anlaşılabileceği gibi bütçenin
şeffaflığını yitirmesi basında çok yer tutan bir başka konu. Halim Bulutoğlu,
istifa mektubunda birçok projenin bütçe azlığı nedeniyle reddedilmesine rağmen
belediye ve il özel idarelerinin yapması gereken projelere bütçe ayrılmasına ve
Avrupa Kültür Başkenti misyonunda olmayan restorasyon projelerinin fonlanmasının
ilginçliğine dikkat çekiyor. Faruk Pekin, bu işlerin uzmanlar yerine
müteahhitler ve belediye şirketlerine verilmesinden yakınıyor. Bu durumda AKB
sürecinin yine ak(r/b)abaların ve yandaşlarının başına üşüşmesi sonucu
baltalanan bir başka süreç olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz.
AKB sürecinde yönetim kurulunda yaşananları bir kenara bıraksak bile
İstanbul’da hangi taşı kaldırsak altından bir rant savaşı çıktığı bir gerçek.
2010 yılı kültür başkentine yapılan işkencenin, üçüncü köprünün yapımıyla kenti
öldürerek sona erecek olması ve bunun uzmanların hayıkırışlarına rağmen açık
seçik rant uğruna yapılıyor olması “Avrupa Rant Başkenti - ARB” adaylığı için
sunabileceğim ilk seçilme kriteri. Aktörleri ise başta helikopteriyle güzergâh
belirleyen başbakan olmak üzere tam kadro hükümet ile TOKİ gibi kuruluşları ve
de tabii ki köprünün bağlantı noktalarında gitgide arsalarını artıran postmodern
toprak mafyası (aynı zamanda eğitim, kültür gibi işlerle de uğraşmalarıyla
tanınırlar). Sunacağım bir diğer kriter ise kentin Sulukule, Balat, Fener,
Tarlabaşı gibi en eski mahallelerinin rant uğruna yağmalanıyor olması,
sakinlerinin atılıp yerine hangi arada derede parselleri kapattığı belli olmayan
kişilerin yerleştiriliyor olması olacaktır. Burada da aktörler çok farklı değil
aslında, tekrarlamaya gerek yok.
Bu kriterler tabii ki aktörler arası ortak çalışmayla çoğaltılabilir ama
önümüzdeki seçimlerde İstanbul’un “Avrupa Rant Başkenti - ARB” seçilmesi için
şimdilik yeterlidir diye düşünüyorum.
Yukarıda saydığım nedenlerden dolayı, bir İstanbullu olarak, İstanbul’un
yalnızca Avrupa Kültür Başkentliği gibi artık olağanlaşmış sıfatlar yerine, daha
yaratıcı, kendi özellikleriyle daha çok bağdaşan ve bütçesinde, yönetiminde,
projelendirilmesinde fazla zorluklarla karşılaşılmayacak türden işlere
adaylığını koymasını öneriyorum. Naçizane fikrim İstanbul’un başını çekeceği
(nasıl Atina Avrupa Kültür Başkentliği için yaptıysa) “ASKB” ve “ARB”dir. Tabii,
ileride adaylığını koyacak kent sıkıntısı çekilebileceğinden İstanbul’un aday
adaylığını bir yıllığına değil sürekli olarak öneriyorum.
Saygıyla belirtirim...
|