b>"İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti" organizasyon yapısına ilişkin yasa tasarısının geçen günlerde hükümet tarafından TBMM'ye sunulmasıyla, kamuoyunun ilgisi yeniden bu proje üzerinde yoğunlaşacağa benzer.
Bilindiği gibi, 2005 yılında bir Bakanlar Kurulu kararı ile yetkilendirilen 'Girişim Kurulu'nun yaptığı çalışmalar, 2006 yılında Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu'nun oluşturduğu jüriye sunulmuş ve İstanbul bu jüri tarafından 2010 yılında ' Avrupa Kültür Başkenti ' sıfatına hak kazanan üç kentten biri (Almanya'nın Essen ve Macaristan'ın Pecs kentleri ile birlikte) olarak seçilmişti.
Jüri, bu kararının gerekçesinde, projenin ' yönetişim' ilkesine (merkezi hükümet, yerel yönetim, sivil toplum işbirliğine) sahip çıkmasına ve sivil toplumun bu projedeki ağırlıklı rolüne vurgu yapmıştı. İstanbul'un seçilmesiyle birlikte yeni bir sürece girilmiş, projenin yönetimini üstlenecek organizasyon yapısı üzerinde çalışılarak, oluşturulan taslak hükümete iletilmişti. Ağırlığını sivil toplum temsilcilerinin oluşturduğu Girişim Kurulu'nun taslağında, yeni yapıda da bu ilkenin korunması hedeflenmişti. Ne var ki, geçen hafta Meclis komisyonunda görüşülen yasa tasarısı ile kurulması öngörülen ' İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı 'nın yapısı bu ilke ile hiç de uyumlu gözükmüyor.
Her ne kadar, tasarının gerekçesinde, " Ajansa tüzelkişilik kazandırılarak, bütçesi, yönetimi ve organlarıyla özerk bir yapı oluşturulması amaçlanmaktadır" denilse de, oluşturulması öngörülen kurumun yapısı özerklikten oldukça uzak görünüyor. Nedeni çok açık: Demokratiklik ilkesinden uzak bir özerklik, gerçek bir özerklik değildir de ondan.
' Avrupa Kültür Başkenti ' gibi kültür ve sanat dünyamız için büyük önem taşıyan bir projeyi yönetmek üzere kurulması tasarlanan 2010 AKB Ajansı özerk bir kurum olmanın çok ötesinde, siyasi iktidara fazlasıyla bağımlı bir kurum olarak görülüyor. Bunun gerekçeleri üzerinde duracağız. Ama, tasarının daha da büyük bir hatası var: Konuyu, AKM'nin yıkılması gibi hassas bir gündem maddesi ile birleştirmesi. Bir konsensüs aranmadan gündeme getirilen ve sanatçı örgütleri ile Mimarlar Odası, Şehircilik Odası gibi uzman kuruluşların benimsemediği AKM'nin yıkılıp yerine ' uluslararası büyük organizasyonların yapılacağı bir kültür merkezi' yapılması projesinin, İstanbul Avrupa Kültür Başkenti'ne ilişkin tasarı ile birleştirilerek gündeme getirilmesi, 2010 projesine gölge düşürebilecek nitelikte. Umarım, bu yanlışta ısrar edilmez.
***
Tasarı ile oluşturulması öngörülen Ajans, dört organdan oluşuyor: Koordinasyon Kurulu, Danışma Kurulu, Yürütme Kurulu ve Genel Koordinatörlük. Koordinasyon Kurulu, 6 Bakan, Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı'nın yanı sıra ' Başbakan tarafından atanacak' Danışma Kurulu Başkanı ve (Danışma Kurulu'nun belirleyeceği Yürütme Kurulu üyeleri arasından seçilecek) Yürütme Kurulu Başkanı'ndan oluşmakta. 10 kişilik Kurul'da 9 resmi, 1 sivil üye... Üzerinde durulması gereken bir başka husus da, Dışişleri Bakanı'nın bu kurulda yer almaması. Kurul Başkanlığını, Başbakan'ın görevlendirdiği bir Bakan üstleniyor. Evet, belki Başbakan Dışişleri Bakanı'nı atayacaktır, ama doğrudan Dışişleri Bakanı denilmesi daha doğru olmaz mıydı?
Temel görevi, ' kamu kurum ve kuruluşlarının eşgüdüm içinde çalışmasını sağlamak ' olacak Koordinasyon Kurulu'nun kamu ağırlıklı olması doğal. Ama, aynı şeyi Danışma Kurulu için söylemek mümkün mü?
Tasarı, Danışma Kurulu'nda, 20 kamu görevlisinin (Bakanlık, Genel Müdürlük temsilcileri, kaymakam ve belediye başkanları vb.), 3 üniversite temsilcisinin ve 3 yarı kamu kuruluşu niteliğindeki meslek birliğinin (İTO, İSO ve TÜRSAB) yanı sıra yer alacak 25 sivil üyenin, Koordinasyon Kurulu'nca -yani 10'da 9'u siyasi iktidarın temsilcilerinden oluşacak bir kurulca- belirlenmesini öngörüyor.
Avrupa Kültür Başkenti Girişim Grubu'nca hazırlanan taslakta, ' merkezi İstanbul ' da bulunan kanunla kurulmuş meslek odaları ve meslek birlikleri temsilcileri 'ne yer verilmesi öngörülmüştü. Yani, sanat alanlarını temsil eden meslek birliklerinin de Danışma Kurulu'nda yer alması ilkesi benimsenmişti... Sanatçıları dışlayarak nasıl ' Avrupa Kültür Başkenti ' olunabilir, aklım almıyor.
|