Yaklaşık bir yıldır kendisinden söz ettiren kriz, her
kesime öyle veya böyle bir şekilde etkilerini hissettirdi. Dönemler itibarıyla
uygulanan tedbirler bir nebze krizi frenledi, olumsuz etkileri asgari seviyeye
çekti. Ancak bu paketlerin bütçe gelirleri ve harcamalar üzerinde menfi yönde
oluşturduğu etki, hükümeti harcamaları azaltma ve gelirleri artırma için
arayışlara itti. SGK primleri ve vergiler için çıkarılan aflar, borçluların daha
sıkı takip edilmesi, özelleştirmeler gibi gelir artırıcı yollar denendi. 2B
Kanunu, vergi kanunları reformu, kısa çalışma ödeneğinin karşılanması, çiftçi
borçlarının yapılandırılması, bedelli askerlik ve işsizlik fonunun başka
projelerin finansmanında kullanılması gibi gelir artırıcı projeler rafta
bekliyor.
Bütün bu projelerin yanında gündeme getirilebilecek önemli bir proje de
SGK'da mevcut bina dosyalarının yeniden yapılandırılması hamlesidir.
Hatırlayacağınız üzere SGK primleri ile ilgili olarak yakın zamanda birkaç kere
yeniden yapılandırma, taksitlendirme imkânları getirildi. Ama getirilen bu
imkânlar inşaat sahiplerinin SGK'daki dosyalarını kapatarak meskenlerinin
tapusunu kat mülkiyetine çevirmeleri için yeterli olmadı. Çünkü yeniden
yapılandırmada bile inşaat sebebiyle ödenecek prim ve cezalar çok yüklü bir
yekûn tutuyor. Dolayısıyla inşaat sahipleri de bu tutarı ödeyemeyeceği için
ülkemizdeki binaların büyük bir çoğunluğu, iskânsız, izinsiz, kat mülkiyetine
geçmemiş şekilde kullanılıyor.
İnşaat dosyaları yeniden yapılandırılmalı
Kat Mülkiyeti Kanunu'nda yapılan değişiklikle binaların tapularının kat
mülkiyetine geçirilmesi mecburiyeti getirilmişti. Bu mecburiyete göre iskan
ruhsatı veya yapı izin belgesi bulunmayan ve ülkedeki binaların neredeyse yüzde
70'ini bulan binaların tapuları kat mülkiyetine dönüştürülecekti. Ama maalesef
kat mülkiyetine geçiş için müracaat eden vatandaşlardan istenen belgeler ve
yapılacak işlem sayısı saymakla bitmiyordu. Bu konuda gazetemizin yaptığı
yayınlardan da hatırlayacağınız üzere bir kişinin dairesine ait tapuyu arsa
tapusundan veya kat irtifakından, kat mülkiyetine geçirmesi için tüm bina
sahiplerini müracaat ettirmesi, birikmiş SGK prim ve cezalarını ödemesi ve 20'ye
yakın belgeyi tedarik etmesi gerekiyordu. Sonuçta insanların dairelerinin
tapusunu kat mülkiyetine geçirebilmeleri için ciddi manada zaman ayırması ve bir
hayli yüklü tutarda para harcaması gerekiyordu. Daha sonra prosedürler
hafifletildi ama insanlar bu işlem için SGK'ya ödeyeceği rakamları duyunca veya
hesaplayınca bu işin peşini bıraktı. Çünkü ortaya çıkan rakam bir çırpıda
ödenecek gibi değil.
2009 Haziran ayı itibarıyla SGK'da işlem gören bina inşaatı ve özel inşaat
faaliyeti gösteren dosya sayısı istatistiklere toplam 133.060 olarak yansımış.
Aynı tarih itibarıyla 1-9 kişi arası sigortalı bildirimi yaparak işlem gören
bina inşaatı ve özel inşaat faaliyeti gösteren dosya sayısı ise kayıtlara
115.067 olarak geçmiş. Her ne kadar istatistiklere yansıyan bina sayısı büyük
bir tabloyu gözler önüne serse de; bu rakamlar, SGK'da hiçbir kaydı olmayan
tescilsiz bina inşaatları ve yapı kullanım belgesini aldığı halde kaydı olmayan
bina inşaatlarını kapsamıyor. Bunların da ilave edilmesi ile beraber kaynak
önerisi getirilecek ve mağduriyeti giderilecek kümenin büyüklüğü tahayyül
edilebilir. Yukarıda da bahsettiğim üzere bugüne kadar prim borçlarına getirilen
yapılandırma çalışmaları bina inşaatlarına ait özel düzenlemeler içermediğinden
beklenen sonuca ulaşılamadı. Bu yüzden kısa aralıklarla yapılan yapılandırma
çalışmaları birbirini takip etti. Yeterli neticenin alınamamasında bina
inşaatlarından dolayı prim borcu bulunanlar ile hesaplanan borç miktarı arasında
uygun ölçeğin kurulamaması en önemli etkendir. Mesela 2006 yılında dört aylık
faaliyet süresinde 100 metrekare tescilsiz özel bina inşaatı yapan bir kişinin
karşılaştığı yükümlülük; prim borcu, idari para cezası, gecikme zammı ve gecikme
cezası ile yaklaşık 13.000 TL gibi bir miktara ulaşıyor. Üstelik bu rakam
uzlaşma kapsamına da girmiyor. Adeta bir yıkım olan uygulama, Türkiye'nin
ekonomik ve sosyal gerçeklerinden bir hayli uzak. Getirilen düzenlemelerde,
ödeme gücü çok düşük olan ve sayısı bir o kadar fazla olan bir grup göz ardı
edilmiş. Bu gruba yönelik ayrı bir yaklaşım sergilenmedikçe sonuç alınamaz.
Dosyaların tasfiyesiyle bürokrasi biter
Uygun bir tarihten geriye dönük olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'nda kaydı olan
olmayan tüm inşaatlar için idari para cezaları, gecikme zamları ve gecikme
cezaları affedilmeli. Bunun yanı sıra prim borcu belli bir metrekare altında
inşaat yapmış ödeme gücü düşük inşaat sahipleri için uygun bir rakam
(metrekareye göre maktu bir rakam) olarak sabitlenmeli. Bu radikal çözüm ile
sağlanacak faydaları sıralarsak:
a- Yıllar boyu süregelen kanayan bir yara sona ermiş olacak. İnsanımızda
devlete borçlu olmanın getirdiği mahcubiyet ve suçluluk duygusu ortadan
kalkacak. Ayrıca elektrik, su aboneliğinin iptali, bankalarda kredi işlemlerinde
sorun çıkması gibi belirsizlikten kaynaklanan tedirginlik sona ermiş olacak.
Çünkü İmar Kanunu'na göre yapı kullanma izin belgesi bulunmayan binalara kamusal
nitelikli hizmet verilemez. Elektrik, su doğalgaz vb. hizmetler bu binalara
kural olarak sunulamaz. Getirilecek bu ödeme kolaylığı ile binalara yapı belgesi
alma imkânı sağlanacak. İnsanımızın gerçek gündem maddelerinden birisi olan bu
sorun ortadan kalkacak, sosyal barışa katkı sağlanmış olacak.
b- Sıkça gündeme gelen tapu kanunu bu uygulama ile temellenecek;
binalarımızın mülkiyetinin hukuki zemine oturması sağlanacak.
c- Önemli ölçüde kırtasiye ve bürokrasi kalabalığı bu dosyaların tasfiyesi
ile bitecek. SGK'da işlem gören dosya sayısının yüzde 10'u kapanmış olacak. Bu
da ciddi bir işgücü tasarrufunu sağlayacak.
d- Hazine'ye ciddi bir kaynak bulunmuş olacak. Yukarıda istatistiğini
verdiğim inşaat dosyalarına tescilsiz ve kaçak yapılar da eklendiğinde muhatap
kitlenin ve elde edilecek kaynağın büyüklüğü daha iyi anlaşılır. Halihazırda söz
konusu prim borçlarının tahsil edilememesi, geçmiş düzenlemelerle de tahsil
edilememiş olması zaten alınamayan bir para üzerinde tasarruf ettiğimizi
gösteriyor. Yani alınacak bir gelir üzerinden indirim veya af getirilmiş
olmayacak. Tabii bu uygulamada Hazine arazilerine yapılan kaçak binalar kapsam
dışı kalmalı, benzer haksız edinimlere meydan verilmemeli. Bahsettiği uygulama
sadece usulüne uygun şekilde binasını yapmış ama yüksek SGK primleri ve cezalar
sebebiyle binasının tescilini yaptıramayan, tapusunu alamayan vatandaşlarımızın
bu sorunlarını gidermek maksadıyla gündeme getirilmeli.
|