Binlerce İşçi İnşaatlarda Can Verdi
İnşaat Ciro ve Üretim Endeksleri...
İnşaatçılar Bakana Rapor Yolladı
İnşaatçılar, "Müteahhitlik...
"Kendimi Viyana Kapılarında...
"Devrimi Yaratan Teknoloji...
Konut Konferansı 2014: "Önemli...
İnşaat Zirvesinde Bir Yıldız Mimar: Massimiliano Fuksas
2. Bursa İnşaat Zirvesi 13 Şubat 2015 tarihinde Uludağ Üniversitesi Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Ağırlıklı olarak kentsel dönüşüm uygulamalarının tartışıldığı Zirve’nin konuşmacıları arasında sektörün farklı dinamiklerini oluşturan profesyoneller yer almaktaydı.
Siyasetçiler ve yerel yönetim temsilcileri, mimarlar, yatırımcılar ve inşaat şirketlerinin temsilcileri kentsel dönüşümü kendi perspektiflerinden değerlendirdiler. Zirve’nin en ilgi çekici ismi dünyanın farklı bölgelerinde birçok kentsel projeye imza atmış olan Massimiliano Fuksas idi. Fuksas, kendi yapıları üzerinden örnekler vererek tasarım yaklaşımını ve önceliklerini anlattığı bir sunum gerçekleştirdi. Ayrıca bu sunum öncesinde, kendisiyle Bursa’nın gündemini teşkil eden kentsel dönüşüm problemleriyle ilgili kısa bir söyleşi yapma imkanı bulduk.
Zirve, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe ve Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’nin konuşmalarıyla başladı. Altepe, Bursa’nın dünyanın en hızlı gelişen dördüncü kenti olduğunu, bu nedenle hızla büyüdüğünü ve kaliteli yapı stokuna giderek daha fazla ihtiyaç duyduğunu belirttiği konuşmasında, kentin deprem bölgesinde yer alması nedeniyle kentsel dönüşümün Bursa için büyük önem arz ettiğini vurguladı. Belediyelerin son 15 yıldır kentsel dönüşüm konusunda inisiyatif aldığını dile getiren Altepe, bu bağlamda yapılan kamulaştırma çalışmaları ile çok kısa zamanda daha sağlam ve sağlıklı bir kent inşa etmeyi hedeflediklerini belirtti. Kentsel dönüşüm söylemini yıkım olgusu üzerine kurgulayan Başkan, sözlerine şöyle devam etti: “Kentlerimizi yıkarak güzelleştirmeye ve yaşanılır hale getirmeye gayret ediyoruz. Son dönemde Bursa’da ayda ortalama yirmi bina sadece yol açmak için yıkıyoruz. Bursa merkezinde yıkılan bina sayısı 3500’ü geçti.” Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce ise dünyanın en büyük 250 inşaat firmasından 42’sinin Türk olduğunu, bu ivmeyi yakalamışken inşaat sektöründe dünya birincisi olmayı hedeflememiz gerektiğini belirtti. Bu anlamda yalnızca teknik açıdan gelişmenin yeterli olmayacağını; yatırımcıların projenin tasarım kalitesine de büyük önem vermesi gerektiğini, bunu bir külfet olarak gören bakış açısının mutlak surette değişmesi gerektiğini vurguladı. Kentsel dönüşüm konusundaki en büyük rahatsızlığının bu konunun toplum genelinde rantsal dönüşüm olarak algılanması olduğunu söyleyen Güllüce, Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede yapı stokunun depreme dayanıklı olarak yeniden oluşturulmasının zaruret olduğunu; Türkiye gibi genç nüfusun hızla arttığı bir ülkede konut fazlasının söz konusu olamayacağını belirtti. Türkiye’nin son dönemde gerçekleştirilen mega projelerle dünyanın önde gelen ülkeleri arasına girdiğini söyleyen Bakan, bu konudaki gururunu şu sözlerle dile getirdi: “Mesela dünyanın en büyük havaalanını yapıyoruz dediğimde kendimi Viyana kapılarındaki akıncı beyi gibi hissediyorum.” Zirve’nin açılış konuşmaları ulusal ve yerel yönetimin sektöre ve kentsel dönüşüm konusuna yaklaşımını ortaya koyarken, ilk oturumun moderatörü Celal Abdi Güzer’in konuşması aynı konuyu bir de tasarımcı perspektifinden gözler önüne serdi. Güzer, kentsel tasarım projelerinde altyapıyı yeniden oluşturma ve iyi bir şehircilik anlayışına geçme fırsatlarının her zaman yeterince kullanılamadığını, merkezi alanlarda dönüşümden kaynaklanan dinamiklerin işlevselleştirilemediğini belirtti. Büyüme ve gelişmenin önemli olduğunu ancak bunun kendiliğinden bir değer gibi algılanmasının doğru olmadığını dile getiren Güzer, nicelikten çok nitelik meselesine önem verilmesi gerekliliğini vurguladı. Bursa Doğanbey ve benzeri TOKİ uygulamalarının yatay gecekondudan dikey gecekonduya geçiş süreci olarak değerlendirilebileceğini, sağlamlık faktörü bir yana bırakıldığında bu tür uygulamaların kentsel tasarım, ölçek, sosyoloji anlamında yeniden ve daha büyük bir soruna dönüşecek yeni bir yapı stoku oluşturduğunu ifade etti. Güzer, “kentle kurulan ilişkinin ayaklarımızın altından kaymaması” adına kentsel dönüşüm projelerinin niteliğinin tartışılması gerektiği üzerinde durduğu konuşmasını kentsel kimlik ve aidiyet meselelerini vurguladığı şu sözlerle tamamladı: “Yerle, yönle, kültürle ilişkisini yitiren bir durumda sırf çok yapmak, yüksek yapmak üzerinden bir değer oluşturulamaz”. Güzer’in kentsel dönüşüm projelerini değerlendirdiği konuşmasını en iyi özetleyen sözler, Cat Stevens’ın “Where Do Children Play?” şarkısından yaptığı alıntıda gizliydi: “Gökyüzünü deldik, gökdelenlerle kapladık. Peki daha nereye kadar inşa edeceğiz? Yukarıda hiç yer kalmayana kadar mı? Biliyorum çok yol aldık. Her geçen gün daha da gelişiyor, değişiyoruz. Peki ama şimdi çocuklar nerede oyun oynayacak?” Sunumu öncesinde yaptığımız söyleşide Fuksas’a da Bursa’nın merkezinde yükselen Doğanbey TOKİ konutları ile ilgili düşüncesini sorduk. Fuksas 2010 yılında Bursa Hanlar Bölgesi için bir kentsel dönüşüm projesi hazırlamış, bu projeyi anlatırken tarihi kent merkezindeki yaşamı canlı tutabilmek adına merkezdeki yerleşim bölgelerinin son derece önemli olduğu üzerinde durmuştu. Fuksas master plan oluşturulurken kent dokusu içerisinde belirli sayıda dikkat çekici, belirgin yapı yerleştirmenin gerekli olduğunu ancak burada önemli olanın işin içine duyguyu katabilmek olduğunu vurguladı. İnsana dair ihtiyaçların doğru biçimde karşılanmadığı, mimari nitelik oluşturulurken insan faktörünün göz ardı edildiği bu tür yapıları ise şöyle tanımladı: “Bu tıpkı muhteşem güzellikte bir kadınla beraber olup onu öpememek gibi. His yok, tutku yok, kalp yok.” Fuksas’ın sunumunda üzerinde durduğu insan ve çevre etmenlerinin yanı sıra üçüncü önemli unsur teknolojik yetkinlik oldu. Milano Fuar Merkezi’nin yüzlerce metre uzunluğundaki şaşırtıcı cam örtüsünün tasarımı, Ferrari Araştırma ve Geliştirme Merkezi’nin son derece uzun konsol çıkmasının statik hesapları zorlama pahasına yalnızca tek bir kolonla desteklenerek taşıtılabilmesi, Eindhoven projesinde taşıyıcı sitemlerle oynayarak, hatta zorlayarak farklı mekânsal deneyimlerin mümkün kılınması Fuksas’a göre işte bu teknolojik yetkinliğin ve deneyimin sonucu. Fuksas’ın sunumunda yer verdiği, yaratıcılığın sınırlarını zorlayarak, taşıyıcı sistemi ve alışılagelmiş geometrik yüzeyleri bozarak oluşturduğu mekân çözümlerinin bir diğer örneği New York’taki Armani Showroom’u oldu. Fuksas, bu projesinde farklı kotları birbirine bağlayan organik bir sirkülasyon elemanı ile iç mekâna heyecan katmayı başarmış. Ancak çok sayıda farklı yüzeyin bir araya gelmesinden oluşan ve yapının odak noktasını teşkil eden bu heykelsi sirkülasyon elemanının üretimi oldukça maceralı olmuş. ABD’de alınan teklifler gerek maliyet gerekse üretim süresi olarak tahminleri çok fazla aşınca yeni bir üretici arayışına girilmiş. Ve sonunda aranan kan Türkiye’den bulunmuş. Türkiye’deki bir fabrikada üretilen bu akışkan formlu merdiven daha sonra parçalara ayrılarak ABD’ye gönderilmiş ve orada tekrar bir araya getirilmiş. Bu anekdot, toplantı boyunca anlatılan projeler arasında niteliğin yalnızca nicelikle ölçülmemesi gerektiğinin en güzel örneklerinden biri oldu. “Dünyanın en büyük” işlerinden biri olmasa da ve insanda “Viyana kapılarına dayanma” hissiyatı oluşturmasa da; gerek bu örnek gerekse Zirve boyunca sektörün ileri gelen temsilcileri tarafından sunumu yapılan örnekler nitelik konusunda gerçekten ileri düzeyde üretim yapabilecek potansiyele sahip olduğumuzun kanıtı oldu. Yeter ki bu potansiyeli hayata geçirebilecek ortam koşulları sağlanabilsin. Sebla Arın (Öğr. Gör., BOU)
|