üresel iklim değişikliği, sanayi devriminin ardından insanoğlunun
atmosfere saldığı karbondioksit, metan, ozon, azotoksit ve nitrojen oksit gibi
gazların çok hızlı şekilde artması sonucu meydana gelen sera etkisi ile
yeryüzü ısısının normalin üstünde artmasının bir sonucudur.
Atmosferdeki karbon dioksit ve diğer sera gazlarının ulaştığı birikim düzeyi,
sanayi devriminden bu yana hızla yükselmiştir. Atmosferdeki sera gazı
birikimlerinin artmasına en başta fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma ve diğer
insan etkinlikleri yol açmış; ekonomik büyümeyle nüfus artışı bu süreci daha da
hızlandırmıştır.
Günümüzde, gezegenimizin doğal kaynaklarını kendini
yenileyebileceği hızdan daha hızlı bir şekilde kullanmaktayız. Sera gazlarının
atmosferdeki seviyesi, doğanın kabul edebileceğinin 1000 katı daha hızlı
artmaktadır. 1961’den bu yana gezegenimize etkimiz üç katına
ulaşmış durumdadır. İnsanoğlunun olumsuz etkisi dünya kaynaklarının kendini
yenileyebileceği etkiden %25 daha hızlıdır.
Küresel iklim
değişikliğinin dünyaya etkileri
Dünya iklim sisteminde
değişikliklere neden olan küresel ısınmanın etkileri en yüksek zirvelerden,
okyanus derinliklerine, ekvatordan kutuplara kadar dünyanın her yerinde
hissedilmektedir. Kutuplardaki buzullar erimekte, deniz suyu seviyesi
yükselmekte ve kıyı kesimlerde toprak kayıpları yaşanmaktadır. Sıcaklığın
artmasıyla buzulların erimesi nedeniyle deniz seviyeleri 10-20 santinmetre
arasında yükselmiştir. Arktik deniz buzları, son birkaç 10 yılın yaz ve sonbahar
döneminde yaklaşık yüzde 40'a varan oranda incelmiş durumdadır. 2050
yılına kadar Kuzey Kutup Denizi'nde yazları buzul kalmayabileceği
öngörülmektedir. Şiddetli kasırgaların sayısı artmakta, mercan resifleri
beyazlamakta, biyolojik çeşitlilik hızla azalmaktadır. 1974’ten beri karasal
canlı türlerinde % 31, tatlı su canlılarında % 28, denizlerdeki canlı
türlerinde % 27 düşüş gözlemlenmiştir.
Türkiye nasıl
etkileniyor?
Türkiye, Akdeniz Havzası’nda yer alması
itibariyle iklim değişikliğinden en çok kuraklıkların sıklaşması ve
şiddetlenmesi yönünde etkilenecek ülkeler arasında yer almaktadır. Akdeniz
Havzası’nda sıcaklıkların 20-50 yıl içerisinde ortalama 2 derece artması
beklenmektedir. Bu, Türkiye için beklenmeyen hava olaylarında artış,
yağışlarda düşüş, sıcak hava dalgaları, turizm gelirlerinde düşüş, düzenli
sulama gerektiren tarım ürünlerinde verim kaybı, biyolojik çeşitlilik kaybı,
orman yangınlarında artış, ve yağışlardaki düşüşe bağlı olarak yeraltı suları,
sulak alanlar ve su depolama alanlarında kayıplar anlamına gelmektedir. 2030
yılında Türkiye’nin su sıkıntısı çeken bir ülke durumuna
geleceği, en fazla etkilenecek bölgelerin Orta anadolu, Akdeniz, Ege ve
Marmara bölgeleri olacağı tahmin edilmektedir.
|