Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet
Büyükekşi, faizlerin düşmesine karşın, borçlanma ve borç verme arasındaki puan
farkının aynı kaldığını belirterek, faiz indirimleri kadar önemli olan borçlanma
ve borç verme faiz oranları arasındaki farkın zamanla daralmasını ve faiz
indirimin ilk başladığı zamanki yüzde 15 oranına gelmesini istediklerini ifade
etti. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın,
global krizin ardından başladığı faiz indirimlerine devam ettiğini, en son
yapılan 12’inci indirimle gecelik faiz oranlarının yüzde 7.25’ten yüzde 6.75’e,
borç verme faiz oranı ise yüzde 9.75’ten yüzde 9.25’e indiğini anımsattı.
Büyükekşi: Fark 2.5 puan
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Yıllarca yüksek faiz oranları ile birlikte
yaşamaya zorlanan, ağır faiz yükü ile birlikte yatırım yapmaya, ihracat
gerçekleştirmeye, istihdam üretmeye çalışan reel sektör ve ihracat dünyası
olarak, faiz oranlarının geldiği noktadan büyük bir memnuniyet duymaktayız.
Ancak faiz oranlarındaki indirimlere rağmen, borçlanma ve borç verme arasındaki
fark 2.5 puan ile aynı kalmaktadır” dedi.
Şirketleri etkiliyor
İlk indirimin gerçekleştiği Kasım 2008’de aradaki fark borçlanma faiz
oranının yüzde 15’ine tekabül ederken, son yapılan indirimle beraber aradaki
fark borçlanma faiz oranının yüzde 37’si olarak gerçekleştiğini ifade eden
Mehmet Büyükekşi, bu gelişmenin şirketlerin ucuz borçlanmasını engellediğini
belirtti. Büyükekşi, faiz indirimleri kadar önemli olan borçlanma ve borç
verme faiz oranları arasındaki farkın zamanla daralmasını ve faiz indirimin ilk
başladığı zamanki yüzde 15 oranına gelmesini istediklerini kaydetti.
MB rezerv artırmalı
Bu bağlamda, para piyasasında Türk Lirası likiditesinin yönetilmesinde ve
ihtiyaç duyulan TL likiditesinin karşılanmasında daha çok doğrudan döviz
alımları ile piyasanın TL likiditesinin karşılanması, döviz alım ihalelerinin,
günlük alım miktarları 30 milyon dolar arttırılarak sürdürülmesi gerektiğine
dikkat çeken Büyükekşi, “Kriz başlayalı tam bir yıl oluyor. Bir yıl önce Merkez
Bankası’nın rezervleri 74 milyar dolar idi. Şu anda 66 milyar dolar rezerv
mevcut. Döviz rezervleri arttırılmalıdır, bunun içinde ihalelerdeki alım
miktarları artmalıdır. Merkez Bankası 2009 yılının geri kalanı ile 2010 ve 2011
yılları için net döviz rezervi hedef aralıkları koyarak ilan etmelidir.
Piyasalara rezerv hedefi ile kuvvetli mesaj vermelidir” dedi.
Kura destek verilmeli
Döviz kurunda istikrarın sağlanması için diğer kurumların da destek vermesi
gerektiğini ifade eden Büyükekşi, Hazine Müsteşarlığı’nın iç borçlanma
stratejisi ile döviz talebine katkı sağlaması ve döviz arzını sınırlaması
gerektiğini belirtti. Bu amaçla, döviz cinsi iç borçlanma itfaları için yine
döviz cinsi yeni borçlanmaya gidilmesi gerektiğini vurgulayan Büyükekşi ayrıca,
Hazine’nin artan kamu borçlanma gereğinin karşılanmasında döviz cinsi
borçlanmaya yer vermesi gerektiğini kaydetti. Anayasa Mahkemesi’nin, yabancı
yatırımcı ile yerli yatırımcı arasında uygulanan stopaj farkını gidermesini
olumlu bulduklarının altını çizen TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Türkiye sıcak
para cenneti olmamalıdır. Kısa vadeli, döviz piyasasında istikrarsızlık yaratan
hareketler yerine uzun vadeli yatırımları özendiren vergisel düzenlemeler
olmalıdır. Yapılacak düzenleme kurda istikrarı desteklemelidir. Kurlarda
istikrar, sadece ihracatçının değil, Türkiye’nin meselesidir” diye konuştu.
Dolarda 1.50 seviyesi kritik
Dikkatle izledikleri önemli bir gelişmenin de düşen faiz oranlarının döviz
kurlarına eskisi kadar destek olmaması olduğunun altını çizen Mehmet Büyükekşi,
şöyle devam etti:
“Dolar kurunda 1.50 TL seviyesi bizim için çok kritik bir eşiktir ve hayati
bir meseledir. Son gelişmeler alarm vermektedir. Kurdaki gelişmeler aynı yönde
olursa sadece ihracatçılar değil, tüm Türkiye kaybedecektir. Biz bu noktada,
Merkez Bankası’nın üretici ve ihracatçı dostu politikalarını sürdürerek, döviz
kurunun daha gerçekçi seviyelerde oluşması ve ihracatın destekçisi olması için
katkı vermesini bekliyoruz. Kriz sonrası değişen koşullar içinde, TL’nin
istikrarının ve rekabetçi seviyesinin korunması için önceki dönemlerden farklı
para ve kur politikaları uygulanmalıdır. Merkez Bankası öncelikle fiyat
istikrarı ve ekonominin canlandırılması hedefleri ile uyumlu Türk Lirasının
istikrarını ve rekabetçi seviyesini koruma hedefini de açıkça ilan etmelidir.
Aynı şekilde, bir dizi para politikası seçenekleri
kullanılmalıdır.”
|