Yeni bir Köy Kanunu hazırlanıyor. Taslağı var. Taslakta
diğer yasa taslaklarında olduğu gibi demokrasiyi çağrıştıran bir miktar
kırıntılar içine serpiştirilmiş. Bu çağrışım ile çekilen perdenin ardında
şirketlere yeni rant alanları açılıyor. Köylerin yaylak, kışlak çayır, harman
yeri ve benzeri ortak kullanım alanları yeni Köy Kanunu taslağına göre
satılabilecek.
Evet Köy Kanunu Taslağında "geri çağırma" gibi demokratik
çağrışım yapan kırıntı var. Birçok konuda karar yetkisi Köy
Meclisine verilmiş ancak bu kararlarda son sözü söyleyen/söyleyecek
kaymakam, vali ya da İçişleri
Bakanlığı.
Yasa taslağı Türkiye Köyler Birliği kurulmasını da
öngörüyor. Anlaşıldığı kadarıyla Birlik, merkezi idarenin karşısında muhtarların
bir temsil platformu olarak kurulmuş görüntüsü verilmiş. Bu platform ile de
demokratik bir yapı oluşturuluyor yanılsaması yaratılıyor. Yanılsama diyorum,
çünkü temsil düzeyi son derece düşük; 500 köyden bir temsilci ile temsil
edilecek Türkiye Köyler Birliği'nde köyler.
Yasada üretici birlikleri, kooperatifler, sendika ve diğer gönüllü kuruluşlar
gibi yerel örgütlenme kapasitesini geliştirici demokratik yapılanmalara yer
verilmemiş. Ayrıca söz konusu yasa taslağı Meclis'ten geçtikten sonra nüfusu
250'den aşağı olan topluluklar köy kuramayacak.
Esas olarak Yasa ile murat edilene baktığımızda yukarıda yazdıklarım size
teferruat gibi gelebilir. Onların hepsi murad edilenin gerçekleşmesi için bir
kısmı kılıf bir kısmı ise murad edilenin gerçekleşmesinde destek olarak
tasarlanmış.
Peki o zaman lafı uzatmadan yasadan murad edilen nedir, ona bakalım: Yasa
taslağı köyü köy yapan orman, mera, yaylak, kışlak, çayır, harman yeri
gibi alanların elden çıkarılmasına/satılabilmesine olanak sağlayan
bir taslak. Siz buna şirketlere yeni rant alanları açma yasa
taslağı diyebilirsiniz.
Tasarının 42. maddesinin 5. fıkrasında köy yerleşim planının
belirlediği yerleşim alanı içinde kalan devletin hüküm ve tasarrufu altında
bulunan yerler, Hazinenin mülkiyetinde olup kamu hizmetine tahsis edilmemiş
taşınmazlar, vasfını kaybetmiş orman ve meralar ile köyün ihtiyaç duymadığı
yaylak, kışlak, çayır, harman yeri ve benzeri ortak kullanım alanları köy
yerleşim plânının onayı ile bu vasıflarını kendiliğinden kaybediyor. Bu yerler
valilikçe köy tüzel kişiliği adına tapuya tescil ediliyor. Aynı maddenin 6.
fıkrasına göre ise bu alanlar plana göre en çok 2000 m2 olarak köy nüfusuna
kayıtlı kişilere satılabilmekte. Alınan para köy tüzel kişiliği ve il özel
idaresi arasında paylaşılıyor.
Kanun ile;
* Medeni Kanunun bir kısmı değiştirilmiş oluyor. Şöyle ki; Medeni Kanuna göre
devletin hüküm ve tasarrufu altında olan (yani bütün sahipsiz yerler, sular ile
kayalar, tepeler, dağlar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan
kaynaklar) özel mülkiyete konu olamaz. Kanunla bu alanların özel kişilerin
kullanımına tahsisinin yolu açılıyor.
* Arsa vurguncularına gün doğacak; 2B'lerin kişilere satışının önünü de
aşıyor bu taslak. Orman vasfını kaybetmiş yerlerin adı bilindiği gibi 2B. Bu
yasa taslağında 2B alanlarının kişilere satışı mümkün hale geliyor. Çünkü, 2B
alanları ile ilgili kararlar hem orman köylüleri için, hem de planlama açısından
bu alanlar doğal alan olmaktan çıkarılıyor. Dolayısıyla kentsel kullanıma
açılabilecek. İşte bu nedenle daha çok arsa vurguncularının işine yarayacak!
* Taslak ile getirilecek olan bir başka olumsuzluk da şöyle: Köyün
"kullanmadığı" yaylak, kışlak çayır, harman yeri ve benzeri ortak kullanım
alanlarının planla bu vasıflarını kaybetmeleri ve gerektiğinde satılabilmeleri
zaten gerileyen hayvancılığa yeni bir darbe demektir. Hayvanlar doğal besin
yerine iyiden iyiye yapay besinlerle beslenmeye başlayacak.
* Esasen köyün köy olabilmesi, köylünün üretime devam edebilmesi açısından
ortak alanların köylüde kalması hayati bir önem taşımaktadır. Bu taslak ile
köylünün kullanma hakkına sahip olduğu ortak alanlar büyük toprak ağaları ile
şirketlerin eline geçebilmesine olanak sunuyor.
* Bu taslak mera, yaylak, kışlak gibi alanları sadece kullanılıp
kullanılmamaları olarak değerlendiriyor. Neden kullanılamıyor diye araştırmayı
öngörmediği gibi ıslahına yönelik çare de üretmiyor. Ayrıca üretim için gerekli
doğal-ekolojik değerler, biyo-çeşitlilik bakımından korunması gerektiği bilgi ve
bilincine de sahip değil AKP hükümeti.
Kısacası bu kanun taslağı ile köydeki tarım topraklarına kent toprağı
gibi değer biçen bu yaklaşım getiriliyor, yanlıştır!
|