br />
100 bin dolarlık denetimi 3 bin dolara yapanlar var
Nazmi Durbakayım (Teknik Yapı Yönetim Kurulu Başkanı, İnşaatçılar
Derneği Başkanı): İnşaatı sadece rant olarak gören bir zihniyet gelip
geçicidir. Maalesef rant olarak gören birçok inşaatçılar ve müteahhitler türedi.
Binaları yapanlar ve oturanlar bilinçlendirilmeli. Bir araç aldığımızda türüne
göre ehliyetiniz olması gerekiyor. Bugün müteahhidim diyen kişi istediği yapıyı
yapıyor. Özellikle İstanbul'da Boğaz manzarası olan bölgelerde kaçak olarak
birçok yapı inşa edildi. Bu şekilde yapıların sayısı artınca karşımıza imar
afları çıkıyor.
Bugün bir binayı yıkıp yapmak, güçlendirmekten daha kolay ve ucuz. 1999
depremi yaşandıktan sonra 16-20 katlı bir bina için 70-100 bin dolar bir
maliyetle yapı raporunu çıkarıyorduk. Daha sonraları bu rakam inanılmaz bir
düşüş gösterdi. Şu anda bu raporu artık 3 bin dolarlara çıkarıyorlar. Tabii
sağlıklı bir rapor olmuyor bu. İnsanlara bu şekilde raporlar verildi. Bir insan
check-up yaptırırken bunun ücreti 100 lira iken 3 liraya yaptırması gibi bir
şey. Çözüm önerilerimiz şudur: Problemli yapılaşmanın önüne
geçilmeli. 1 metrekare dahi olsa problem olacak yapıya imar izni verilmemeli.
TOKİ'nin gösterdiği yoldan özel sektör devam etmeli. Kentsel dönüşümde özel
sektör etkili olmalıdır. Özel sektörün durumu kanunlarla desteklenmeli.
Her yıl problemli binaların yüzde 5'i düzenlense idi 10 yılda bu problemin
önemli bir kısmını çözmüş olacaktık. İnsanlar artık binalarının sağlam olduğuna
inanmak zorunda kaldılar; çünkü çaresizler. Zira depremin ilk anında herkes
çözüm için çalışıyordu, daha sonra bu olgu durdu. Kentsel dönüşümde ya imar
artışı olmalı veya vatandaştan ekstra bir para alınmalı. Ya da dairelerin
metrekaresi küçültülmeli.
Yapı stokunun kırılgan olmasının sebebi, 14 kez çıkarılan imar
affı
Tayfun Kahraman (TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı):
İstanbul, planlı bir kent değil. Yüzde 70'inin kaçak olduğu bir kentin planlı
olduğundan söz edemezsiniz. İstanbul, 14 tane imar affı yaşadı. Ve bunun
ardından ıslah imar planları ile yapılaşmış bir kent var. Deprem karşısında
İstanbul'un yapı stokunun kırılgan olmasının ana sebepleri bunlardır. Geri kalan
yani ruhsatlı olduğunu söylediğimiz yüzde 30 oranındaki yapılaşma da çok
sağlıklı mühendislik işlemlerinden geçmemiştir. Çünkü 1999 Marmara depremine
kadar geçerli olan yapı mevzuatı eksik bir mevzuattır. Biz hata yapmadık. Hata,
14 imar affı çıkaran siyasilere çıkıyor. Kentsel dönüşüm, korkutucu bir kavram
haline geldi. Vatandaşa kentsel dönüşüm dediğinizde arkasına bakmadan kaçar oldu
bugünlerde. Çünkü kimse bugüne kadar hakça barınma hakkını koruyan ve insanları
yerlerinden etmeyen bir kentsel dönüşüm örneği veremedi. Biz kentsel dönüşüm
kavramını deprem karşısında bu kadar kırılgan bir kent olan İstanbul için bir
ilaç olarak görüyoruz. Fakat vatandaşı bu konuda ikna etmemiz çok zor.
İstanbullu, kentsel dönüşümü kesinlikle yaşamak zorundadır. Bunu kabul etmeyen,
teknik uzman mesleğini bıraksın. Kimse bu vebalin altında kalamaz. Yapı stokunun
revize edilmesi gerekiyor. 11 yılda İstanbul'da çok şeyler olurdu. Yapı
envanteri çıkartırken zaman ve maddi kayıplarımız oluyor.
|