br/>
Ferhat Boratav’ın Hayalimdeki Müze yazısındaki (20.06.2006 cnnturkblog) isteği, öneriyi destekliyorum.
Boratav’dan bir bölümü okuyalım:
"Tarihi değerleri ve zihinlerimizdeki yeriyle Haydarpaşa Garı’nı bir otele dönüştürme fikri, pek çok insanın gönlünü yaralıyor. Haydarpaşa Garı’nı İstanbul’un dördüncü müzesi haline getirme ’hayali’ herkesin hoşuna gidiyor.
Haydarpaşa’nın zihinlerimizdeki en belirgin fotoğrafı, Anadolu’dan İstanbul’a göçün bitiş, İstanbul’da yeni bir hayatın da başlangıç noktası olmasıdır."
Gerçekten de, yazarın sözünü ettiği Türk filmlerinde Haydarpaşa Garı, İstanbul’daki yaşamın ilk adımıdır.
Názım Hikmet’in Memleketimden İnsan Manzaraları’nın ilk altı dizesi çoğumuzun belleğinde yer etmiştir:
"Haydarpaşa garında
1941 baharında
saat on beş.
Merdivenlerin üstünde güneş
yorgunluk
ve teláş."
* * *
Nedense bütün tarihi binalar, mekánlar için düşündüğümüz tek şey, otele dönüştürmek. Maden Fakültesi otel lobisinin elinden zor kurtarılmıştı. Uzun süren direnmeler sonunda ancak bu sonuca varılabildi.
Bütün dünyada, tarihi binaların, Haydarpaşa Garı gibi, önemli, anısı olan bir yerin otele dönüştürülmesine bütün sivil toplum kuruluşları da karşı. Onlar da mücadele veriyor. Ancak mücadelede, karşı tarafı ikna edecek bir projenin de sunulması gerekiyor. Bizim müzelerimizin azlığını, yetersizliğini, hele büyük sergiler için mekán yokluğunu, yalnız müzeciler değil, herkes biliyor. Üstelik yer ve görüntü olarak da, yalnızca müzeye yakışacak bir bina. Şimdiden sivil toplum kuruluşları, müzeciler bir araya gelmeli ve burayı otel olmaktan kurtarmalı.
* * *
Peki ne müzesi olsun? Boratav’ın önerisinden yola çıkıp, düşünce alıştırmaları yapalım.
|