Mehmet Akif Ersoy Hatıra Evi...
Kayseri'de Tarihi Hanın Restorasyonuna...
Anadolu’nun İlk Telsiz Telgraf...
Mimarlar Odası'ndan Topkapı...
Topkapı Sarayı'nda 'At Rampası'...
Milli Saraylardan Topkapı...
Topkapı Sarayı'ndaki Restorasyon...
Topkapı Sarayı'nın Çatılarındaki...
Topkapı Sarayı'nın Deposundaki...
Topkapı Sarayı'na İstinat Duvarlı Önlem
Topkapı Sarayı Restorasyona Alınıyor
Harem-i Hümayun'un Restore Edilen Bölümleri Ziyarete Açıldı
Topkapı Sarayı'nın Milli Saraylar İdaresi'ne devriyle hız kazanan restorasyon çalışmaları neticesinde Valide Taşlığı, Ocaklı Sofa ve Çeşmeli Sofa, yerli ve yabancı turistlere kapılarını yeniden açtı.
Topkapı Sarayı'nın Cumhurbaşkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Milli Saraylar İdaresi'ne devriyle hız kazanan restorasyon çalışmaları sonuç vermeye başladı. Sarayın Harem-i Hümayun bölümünde aşama aşama planlanan restorasyon faaliyetlerinden biri daha tamamlandı. 2014 yılından bu yana restorasyonda olan Valide Taşlığı, Ocaklı Sofa ve Çeşmeli Sofa'da çalışmalar sona erdi. Bu mekanlar, Topkapı Sarayı'nın Milli Saraylar'a devrinden bir yıl kadar kısa bir sürede yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açılmış oldu. Sarayın en çok merak edilen bölümü Restorasyon sonrası yeni açılan mekanlar da Osmanlı Harem yönetiminin şekillendiği yapıları barındırması bakımından son derece önemli. Bu alanlardan ilki Valide Taşlığı. Taşlık, Harem'i oluşturan binaların saray hiyerarşisine uygun olarak toplandığı merkez avlu konumunda. Klasik Anadolu ev mimarisini andıran bir avlu ve etrafında iki katlı yapılardan oluşuyor. Haliç tarafında Valide Sultan Dairesi ve Hünkar Hamamı bulunuyor. Taşlığın iki tarafında yer alan sütunlar, Osmanlı mimarlık sanatının ilk örneklerini teşkil etmesi açısından oldukça değerli. Sütunların araları kemerli ve kemerlerin üzerlerinde ise pencereleri Valide Taşlığı'na bakan odalar yer alıyor. Taşlığın duvarları, çeşitli dönemlere ait çinilerle kaplı. Restorasyon kapsamında söz konusu alanlarda öncelikle kubbe ve tonoz konservasyonu gerçekleştirildi. Duvar çinilerinin restorasyonu tamamlandı. Haremin kalbi Ocaklı Sofa 17. yüzyılın başlarında yapıldığı tahmin edilen Sofa, 1665 yangınından sonra Sultan 4. Mehmet'in emriyle yenileniyor. Sofa, dikdörtgen planlı kubbe ile örtülü, kalem işlemeleri ve renkli çinilerle süslü. Sofa'ya açılan Taht Kapısı'nın kanatları sedef ve fildişi kakmalı. Kapının karşısında, Sofa'ya adını veren bronzdan mamul büyük bir ocak yer alıyor. Tarihi kayıtlara göre ocağın önündeki demir parmaklıkla çevrili kısım, Harem'deki odaların ocaklarına bu ocaktan ateş alınıp mangallarla dağıtıldıktan sonra kilitleniyor. Duvarları baştan başa 17. yüzyıl çinileriyle kaplı Sofa'nın üst kısımlarında Besmele ile Sultan 4. Mehmet'i öven mavi-beyaz bir yazı şeridi dolanıyor. Sofa'dan padişah dairesine giriş olduğu gibi başhaseki ve şehzadegan dairelerini de Çeşmeli Sofa yoluyla Hünkar Sofası'na bağlıyor. Valide Taşlığı'na geçişi de düşünüldüğünde Ocaklı Sofa, Harem'in kalbi denilebilecek bir işlev icra ediyor. Haremin geçiş holü "Çeşmeli Sofa" Çeşmeli Sofa, Ocaklı Sofa ile Hünkar Sofası arasında bulunuyor. Adını, Osmanlı saray çeşmelerinin en güzellerinden birine sahip olmasından alıyor. Çeşmeli Sofa, şehzade ve kadınefendilerin padişah dairesine ve Hürkar Sofası'na girmek için bekledikleri yer. Bu konumuyla geçiş holü görevi görüyor. Sofadaki kitabeler bu yapının Ocaklı Sofa ile birlikte 4. Mehmed tarafından yaptırıldığını gösteriyor. "Kiler Sofası" da denilen bu mekanda yer alan gömme dolaplar, bir zamanlar bu alanın kiler olarak kullanıldığı bilgisini kuvvetlendiriyor. Ocaklı Sofa'dan Çeşmeli Sofa'ya geçişi sağlayan kapı kanatlarının dış yüzünde yazılı Farsça beyitte günümüz Türkçesiyle "Ey padişah kıyamete değin devletin uzun ömürlü olsun, dostların sevinçli gönül açıcı, düşmanların ise mahzun ve kederli olsun" ifadeleri yer alıyor. "Önemli mekanları ziyaretçiyle buluşturuyoruz" Haremin, 2014 yılında beri kapalı durumda olduğunu ve yaklaşık 6 yıldır restorasyon sürecinin devam ettiğini aktaran Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: "Biz burayı 2019 yılında devraldık. Daha evvelden restorasyon çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından sürdürülüyordu. Restorasyonlar geçtiğimiz aylarda tamamlandı ve bu bölgenin ziyarete açılması mümkün hale geldi. İçinde bulunduğumuz bölge tarihi açıdan çok önemli bir bölge. Topkapı Sarayı'nın Harem diye bahsettiğimiz, padişahın ailesine ait olan bölüm. Bu nedenle ziyaretçinin çok ilgi gösterdiği bir mekan. Bu nedenle kapalı olması, burada sunduğumuz müzecilik hizmetleri açısından bir aksamaya yol açıyordu. Ancak şimdi açılmış olmasıyla beraber bu önemli mekanları ziyaretçiyle buluşturuyoruz. Bu mekanın en önemli özelliği Valide Taşlığı ismini alan avlu padişahın annesine, kadınefendilere ait bölümler ile onların hizmetinde bulunan cariyelere ait dairelerle çevrelenmiş olması. Bu nedenle özellikle valide ve kadınefendilere ait bölümler fevkalade tezyinatlı durumda. Burada 16 ve 17. yüzyıla ait çiniler görüyoruz. Bütün kapıların üzerinde yer alan kitabelerden hem tarihini takip edebiliyoruz hem geçirdiği tarihi onarımları izleyebiliyoruz. Bununla birlikte Topkapı Sarayı'nın bu bölgesini ana olarak şekillendiren dönem 4. Mehmet dönemi. Çünkü bu dönemde Topkapı Sarayı'nda bir yangın meydana geliyor ve ardından yeniden inşa çalışmasıyla Harem bugünkü halini edinmiş oluyor." Valide Taşlığı'nın biraz ilerisinde padişahın annesini ve saray ahalisini kabul ettiği Hünkar Sofası'nın yer aldığını anlatan Yıldız, Hünkar Sofası'nın önündeki Ocaklı Sofa'nın da bu kapsamdaki restorasyonda ele alındığını söyledi. Ocaklı Sofa'nın önemine değinen Yıldız, şu bilgileri aktardı: "Ocaklı Sofa, Harem'deki büyük bir bronz ocaktan dolayı bu ismi alıyor. 4. Mehmet döneminde bugünkü halini aldı ve son restorasyonlara kadar yaklaşık 6 yıldır kapalıydı. Ancak şimdi ziyaret edilebiliyor. Ocaklı Sofa'nın yanındaki Çeşmeli Sofa da ilk defa ziyarete açıldı. Çeşmeli Sofa da benzer şekilde bekleme ve geçiş koridoru aslında. Ama fevkalade tezyinatlı bir çeşmesi bulunduğu için yine 4. Mehmet dönemine ait ismini buradan alıyor. Bu mekanların tarihteki önemi, padişah ve ailesi tarafından kullanılmış olması nedeniyle bir defa tarihi hatırası açısından, ikincisi de Topkapı Sarayı'nın diğer yerlerinde de gördüğümüz gibi padişahın kullanımına ait olan mekanların gerek çini gerek diğer süslemeler ile dönemin sanatlarıyla tezyin edilmiş olmasından geliyor." |