Güneş, Rüzgâr Bize Yeter!
Tüm dünyanın vazgeçtiği tehlikeli ve masraflı enerjiyi tercih ederek memleketteki insanları riske atarak kime, niçin para kazandırıyoruz, merak ediyorum ve yanıtlarınızı bekliyorum. Bir slogan vardır, bilir misiniz: “Güneş, rüzgâr bize yeter.” Herkese nükleersiz günler...
Nükleer santral konusunda işler, bizim bildiklerimizin tersine ilerlemektedi,r çünkü dünyada nükleer santral durma noktasındadır. Nükleer Enerji Ajansı’nın 97’deki raporunda yapımı planlanan 31 santral mevcuttur. Bunların 20’sini Japonya oluşturmaktadır ve Tokaimura kazasından sonra bunların yapımından vazgeçilmiştir. Güney Kore de aynı sebepten 8 tane olması düşünülen santralların inşasını askıya almıştır. Geriye sadece biz ve Macaristan kalmıştır. Geçen günlerde nükleer santral için teklif zarfı verildi. İhaleye tek bir firma katıldı ve fiyatı yüksek tuttuğundan teklifi geri çevrildi. Türkiye’de yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları mevcuttur ve güneş, rüzgâr ve jeotermal enerji dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. 82’den beri nükleer santral siparişi vermeyen Almanya, elektriğinin % 15’ini rüzgâr enerjisinden elde ederek dünyada ilk sıradadır. Fransa’da bir demir çelik fabrikası güneş enerjisi ile çalışırken İsrail ise güneş enerjisiyle yılda 300 bin ton petrole denk gelecek enerji sağlamaktadır. Başta ABD’de olmak üzere 78 yılından beri hiçbir nükleer santral yapılmamıştır. Çünkü söylenildiği gibi güvenli ve ucuz değildir. Bunun en büyük örneği Çernobil’dir. Santralların birden çok reaktörü vardır ve bu reaktörlerin içinde de birçok bölüm bulunur. Çernobil yalnızca bir reaktörün bir bölümünden sızan radyasyonun dünyaya yayılmasıyla felakete neden olmuştur. Beyaz Rusya’da ortalama ömür 15 yıl azalmış, kanser oranı %10 civarında artmıştır. Bugüne dek 30’u geçkin nükleer santral kazası olmuştur. 52’den bu yana sıklıkla meydana gelen kazaların büyük oranını reaktörlerdeki radyasyon sızıntısı ve patlamalar oluşturur. Biz, hızlı tren açılışında 38 ölü vermiş bir ülke olarak santralların güvenliğini sağlayabilir miyiz sizce? Mühendislerin ısrarını dinlemeyerek açılışı yapan R.Tayyip Erdoğan’ın Enerji bakanına bu soruyu yöneltmek istiyorum. Yapımının, lisans alımının oldukça maliyetli olduğu bu santralların kapatılması ise maliyetinin 8 katı iken ve ülkemiz yerli kaynakların cenneti iken niçin nükleer? Tüm dünyanın vazgeçtiği tehlikeli ve masraflı enerjiyi tercih ederek memleketteki insanları riske atarak kime, niçin para kazandırıyoruz, merak ediyorum ve yanıtlarınızı bekliyorum. Bir slogan vardır, bilir misiniz: “Güneş, rüzgâr bize yeter.” Herkese nükleersiz günler... |
-
Merhaba Nükleer santraller konusunda; çok taraflı, Dünya'nın gerçeklerinde uzak, güncel santral yatırımlarını takip etmemiş bir yazarın kaleminden çıkmış. Nükleer temiz bir enerji. Elbette güneş ve rüzgar yerel ihtiyaçları karşılamalı, atıkları değerlendirecek benzeri santraller de faydalı ama ülkenin yükünü taşıyacak santrallere de ihtiyaç var su ve nükleer gibi. TAEK'den birine sorulsa, alternetif görüşlere de değer verilse, kamuoyunu cahilleştirmekten iyidir. YANITLA
-
ya anlamıyorum bu haberi yazan haber editörü, hiç mi araştırma yapılmıyor? saydıgı ülkelerde en az bir yada 2 nükleer enerji ile çalışan santral var. bizde hiç yok. yurdum insanını tehlikeye atmaktan bahsediyor. iran'da ermenistan'da bulgaristan'da, nükleer enerji santralleri rusya'da ukrayna'da keza her tarafta var.. sanki orda çıkacak düşük bir kaza bizi etkilemiyecek. biraz araştırma yapalım, sonra konuşalım. konuşacak çok şey var da böyle zihniyetler oldukça biz biraz zor gelişiriz, rüzgardan da yararlanalım, nükleer enerjiden de. son bir hatırlatma; turkiye'deki çevre mühendislerinin hiç birinin nükleer enerjiye karşı olmadıgını da hatırlatırım. YANITLA