ünümüzde 1 kilometre yüksekliğinde bina inşası mümkün. İnsan fizyolojisi ile psikolojisinin sınırları mühendisliğin gerisinde. 150 kattan sonra uçaklardaki gibi kabin basıncının gerekeceğine inanılıyor.
20 yüzyılın başından bu yana en yüksek binayı inşa etme yarışı kıta değiştirse de artan şiddetle devam ediyor. Türkiye'de bile ülkenin en yüksek binasını inşa etmek hem özel hem de devlet sektörü için dönem dönem prestij konusu oluyor. Bir zamanlar Amerika Birleşik Devletleri'nin tekelinde olan gökdelen yarışı, 80'ler ve 90'larda Güneydoğu Asya'ya sıçramıştı. Şimdi de Ortadoğu'nun petrol zengini ülkeleri prestij için nüfusları ihtiyaç duymasa da en yükseği inşa için yarışı Güneydoğu Asya'dan devraldı. Dubai bu konuda şimdilik lider şehir konumunda bulunuyor.
Kazıklar 800 metrelik
İnşaatı geçtiğimiz günlerde 47'inci kata ulaşan Burj Dubai'nin nihai yüksekliği sır gibi saklanıyor. Rakipleri geçmesin diye devlet sırrı muamelesi yapılan gökdelenin, temel kazıkları yüksekliği 800 metreyi aşabilecek şekilde çakıldı. Yeni bir Dubai olmak isteyen Katar ise en yüksek gökdelen hazırlığını mayıs ayında duyurdu. Mühendis ve mimarların Doha'da inşa edilecek bir kilometre yüksekliğinde bir gökdelenin hazırlığına başladığı açıklandı.
King Kong'un başı dönecek
Dünyanın en yüksek gökdeleni rekorunu kısa bir süreliğine ABD'deki Sears Tower'dan Asya'da Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'a getiren; sonra da Tayvan'daki Taipei 101'e kaptıran Petronas Towers'ın mimarı Cesars Pelli ise yarışın teknik olarak istenilen yüksekliği kadar sürdürülebileceğini düşünüyor. Ne var ki, Pelli'yi göre yarışın sınırı teknolojiden değil, insan fizyolojisi ve psikolojisinden kaynaklanacak. New York'da Empire State Building'in tepesine çıkan sinema kahramanı dev goril King Kong'un bile başını döndürecek binaları yapmanın mümkün olduğunu anlatan Pelli, 150 kattan sonra artık insanın kaldıramayacağı koşulların başlayacağını düşünüyor. Öncelikle asansörlerin 150'li katlara hızlı inip çıkmasının bunu sürekli yapan bir insanın vücuduna er geç zarar vereceğini belirten Pelli, "Sonunda binalara uçaklardaki gibi basınç kontrolü sistemi kurmak gerekebilir ama kim böyle bir binada yaşamak ister ki" yorumunda bulunuyor.
11 Eylül'ün etkisi 20 dakikaydı
Teknoloji imkan verse de 11 Eylül 2001 yılında New York'taki Dünya Ticaret Merkezi'ne çarpan uçakların gökdelenlerin hızını keseceği ve mimariyi değiştireceği düşünülüyordu. Dünyanın en yüksek binalarına imza atan mimarlar ise tam tersinin düşünüyor. Uçaklara ikiz kulelere çarptığında Hong Kong'da gökdelen inşa eden Pelli, müşterilerinin kararsızlığının sadece 20 dakika sürdüğünü, ardından devam kararı aldıklarını anlatıyor.
Gökdelen mimarisi ise 11 Eylül'ün ardından pek değişmedi. Yeni mimari görünümler daha çok estetik kaynaklı. Örneğin Burj Dubai'nin şekli sadece Birleşik Arap Emirlikleri'nde yetişen bir çöl çiçeği temel alınarak tasarlandı.
|