Türk Standartları Enstitüsü'nün
(TSE) konferans salonunda düzenlenen 51. Olağan Genel
Kurulunda konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat
Ergün, mevcut karmaşık üretim ve tüketim ilişkileri içinde
standardizasyonun önemli olduğunu belirterek, küreselleşmenin de etkisiyle
ticarette ortak standardizasyon ve belgelerin öneminin yaygınlaştığını,
uluslararası kimlik kazanan standardizasyonun tüm üreticiler ile tüketiciler
arasında bir tercüman görevi gördüğünü söyledi. Türkiye'nin gelişmiş ülkelerce
geliştirilen standardizasyonu kendi pazarında uygulamakla yetinemeyeceğini,
Türkiye'nin de belli konularda kendi standartlarını belirlemesi ve uluslararası
standardizasyon örgütlerinde söz sahibi olması gerektiğini savunan Ergün,
şunları kaydetti: ''Bizim de bu standartların
olmasına azami derecede katkı sağlamamız lazım. Biz olmazsak diğerleri
istedikleri gibi at koşturur. 'Biz de varız' demek isteyen çok ülke var ama her
ülkenin bu yönde potansiyeli olmadığı için bizim gibi bir ülke bu alanlarda
mutlaka olmalı. Dünyada standartlarının oluşması için adeta bir savaş verilirken
biz seyirci kalamayız. Bu konuda TSE kadar sanayicilerimizin de ciddi sorumluluk
almaları gerekiyor. Neticede bu standartlarla sanayicimizi bağlayan kararlar
alınıyor. Sanayicilerimiz bu standartları oluşturan kuruluşlardan belge almak
için kaynak ayırıyor oysa, harcadıklarının daha da azını harcayarak standardın
belirlenmesine çalışsalar daha iyi olacak.''
''Belgeyi al kenara koy, böyle olmaz''
Tüketicilerin artık bir ürünü alırken sadece
fiyatına bakmadığını, üretim, dağıtım ve pazarlama koşullarını da dikkate
aldığını vurgulayan Bakan Ergün, bu kapsamda yürürlükte olan Hal Kanunu
kapsamındaki 'Hal Kayıt Sistemi'nin bir ürünün tarladan sofraya kadar
izlenmesine olanak verdiğini söyledi. Standartlardan bahsederken sadece tüketici
haklarıyla ilgili bir teminattan bahsedilmediğinin altını çizen Bakan Ergün,
''Standartlardan bahsettiğimizde belirlenmesi, uygulanması ve sürekli bir
şekilde denetlenmesi ülkenin rekabet gücü için de önemli. Bu belgeler, ürününü
kaliteli üretenle üretmeyeni, işini iyi yapanla yapmayanı da ayıran belgelerdir.
Bu belgelere bu açıdan bakmak gerekir. Üreticilerimiz bu belgeleri bir
mecburiyet olarak değil, bir yatırım olarak görmeliler. Bazı üreticiler bu
belgeler için 'Kardeşim bu da nereden çıktı- Ne yapalım artık alıp kenara
koyalım' diyor. Böyle olursa bu belge o işletmeye rekabet gücü kazandırmaz.
Belgenin gereği yapılırsa rekabet gücü kazanılır. Belgeyi al kenara koy böyle
olmaz'' diye konuştu. Bakan Ergün, Türkiye'nin uluslararası
pazarlardaki yerini sağlamlaştırmak için kaliteden asla taviz verilemeyeceğini
ifade ederek, standartla ilgili belgelerin uluslararası ticaretin önündeki
engelleri kaldırarak, ticaretin akış hızını olumlu etkilediğini dile getirdi.
''Belgesi iptal edilenin itibarı
zedelenir'' TSE'nin son dönemde büyük
atılım içinde olduğunu, kurumun akreditasyon ve belgelendirme laboratuvarları
hizmetleri gibi alanlarda sürdürdüğü rutin işleri hem nitelik hem de nicelik
yönünden geliştirdiğini belirten Ergün, 2011 yılında ürün belgelendirme
konusunda gözetim faaliyetlerine ağırlık verilerek yüzde 60 oranında daha fazla
inceleme gerçekleştiğini bildirdi. Belgenin gereklerinin yerine getirilip
getirilmediğinin tespit edilmesi için ara kontrollerin önemine, TSE markasının
çok değerli olduğuna ve TSE logolu ürüne güven duyulması gerektiğine vurgu yapan
Ergün, şunları kaydetti: ''Güven son derece
önemli, TSE belgesi alan kimseye taviz veremeyiz. TBMM'nin bazı hizmetlerine
belge verdik değil mi- Baktık ara kontrolde bu belgenin gereği gibi hizmet
verilmiyorsa o bölümde belgeyi iptal edin kardeşim. TBMM de olsa TSE'den böyle
bir belge aldıysa ve o belgenin gereğini yerine getirmiyorsa o belgeyi iptal
edin. Bu belgeyi alan kurumun ciddiye alması lazım. 'Belge aldık bunun gereği
yapalım, iptal olursa kurumumuzun itibarı da zedelenir' demesi gerekir. En
önemli kurumlar bile bu belgeyi alıyorsa gereğini yapmalılar, onlar gereğini
yapmıyorsa bizim gereğini yapmamız lazım.''
''Kalitesiz ürünlerin ülkeye girişi engellenecek''
TSE'nin kendi alanında küresel aktör
olmasını sağlayacak çok önemli adımlara imza atıldığını, yakın zamanda Çin,
Almanya, Fransa, Romanya, Kanada ve İran'ın da aralarında bulunduğu ülkelerde
yurtdışı temsilciliklerinin açılmasının bunun en net göstergesi olduğunu
vurgulayan Ergün, başta ABD, Rusya, Belçika, İtalya, İsviçre, İspanya, Hong
Kong, Tayvan, Bulgaristan, Malezya, Mısır olmak üzere 23 ülkede daha ofis
açılmasının planlandığını, iki yılda 70 ülkede en az bir temsilcilik açılacağını
bildirdi. Temsilciliklerdeki temel amacın Türk ihraç mallarının söz konusu
ülkelerin gümrük noktalarından sorunsuz bir şekilde geçişini sağlamak olduğunu
belirten Bakan Ergün, aynı zamanda Türk sanayicisini ve tüketicisini kalitesiz
ve standart dışı ürünlerden korumak amacıyla yerinde kontrol sistemi
getirileceğini dile getirdi. TSE Başkanı
Hulusi Şentürk ise yerli sanayicilerin ürettiklerinin test
edilmesi konusunda yurt dışına bağımlılıklarını azaltmak istediklerini ifade
ederek, standartlara uymanın önemli olmadığını, önemli olanın standartları
belirlemek olduğunu söyledi. Şentürk, Almanya'nın başını çektiği gelişmiş
ülkelerin sadece standart belirlemekle kalmadığını, az gelişmiş ülkelerin
standart altyapısının kurulması alanında da faaliyet gösterdiğine dikkati
çekerek, Türkiye'nin İslam coğrafyasındaki uygunluk değerlendirme pazarından
önemli olaranda pay alabileceğini kaydetti.
|