Geomas'ın Kendini Tamir Eden Yapı Malzemesine Ödül
Türk yapı sektöründeki özgün fikirleri, yeni ürün ve teknolojileri desteklemek amacıyla Yapı-Endüstri Merkezi tarafından 25. kez verilen Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü’nü “Geosentetik Kil Örtü” ürünü ile Geomas Geokompozit kazandı. Firmanın faaliyet alanı, ürün geliştirme süreci ve pazara ilişkin değerlendirmelerini CEO İsmail Çoksayar’dan dinledik.
Geomas Geokompozit CEO'su İsmail Çoksayar, Geomas Geokompozit Yönetim Kurulu Başkanı Gürbüz Arıburnu, YEM Genel Koordinatörü Gülçin İpek Mühendislik-Araştırma-Sanayi işbirliğinden güç alan markalar Geomas Geokompozit’i bünyesinde barındıran İzomas Şirketler Grubu hakkında bilgi alabilir miyiz? Yapı sektörüne hangi alanlarda katkıda bulunuyorsunuz? İsmail Çoksayar: İzomas Şirketler Grubu olarak, kimsenin daha önce yapmadığı, içinde bulunduğumuz sektörlere hızla katkı sağlayan işler yapmaya çalışıyoruz. Şirketlerimizin isminde yer alan 'MAS' (Mühendislik-Araştırma-Sanayi) de bunun bir yansıması. Genelde yönetim sistemlerinde aşağıdan yukarı doğru bir raporlama vardır. Bizde yukarıdan aşağı doğru bir bilgilendirme de var. Karar mercileri bir karar alırken, bu kararın neden alındığını herkesin bilmesi lazım. İş yerinizde mutlu olmazsanız çalışabilme şansınız yok. Mutlu olmanın ise iki koşulu var: 1-Yaptığınız işin sonucunu göreceksiniz. Yani harcadığınız emeğin karşılığını alacaksınız. Dolayısıyla bir kurum olarak hareket edeceksiniz. 2-Kurum içerisinde bir iletişim olacak. Bu, kademeler arası sinerjiyi de doğuruyor. Birçok işletmede farklı departmanlar sürekli diğerlerinden dertlidir. Onları bir hafta yan yana koyduğunuzda bir anda bir sinerji doğuyor ve herkes birbirinin derdinden anlamaya başlıyor. Başarılı olmanın yanında en önemlisi, dışarıya karşı yetkinliğinizi gösterebilmek. Altın Çekül jüri sunumunda bize sorulan detay teknik konuları ancak akademik çevreler bilir. Sanırım o tür sorulara bile cevap verince fark yarattık. Çünkü çok spesifik konulardı. Burada yaratmaya çalıştığımız da bu. İzomas bir şirketler grubu. İlk firmamız, Yönetim Kurulu Başkanımız Gürbüz Arıburnu’nun 1970’lerin başında kurduğu İzomas Korozyon Kontrol. Uzmanlık alanı onarım ve güçlendirme. Kendi patentli proses sistemleri var. Açıktaki bir metal yapının, bir boru hattının korozyonu tüm dünyada bilinen konular. Biz betonun içerisindeki donatının korozyonu konusunda uzmanız. Bu çok daha spesifik bir alan. İşin içine çimento kimyası girdiği zaman donatıdaki korozyon yapısı da çok farklı bir noktaya geliyor. Bunun için alınması gereken önlemler de, müdahale yöntemleri de çok daha farklı. Temel altı izolasyonunda hayat kurtaran çözüm Altın Çekül Yapı Ürün Ödülü’ne değer görülen Geosentetik Kil Örtü’nün en önemli getirisi nedir? Mühendisler neden bu ürünü tercih etmeli? Bu sistemler projeye katma değer sağlıyor. Geçen hafta Beyrut’taydım. Sıkıştırılmış kil çekirdekli bir baraj gövdesi yapılacak ancak bazı problemler var. Bu noktada projeyi, tasarımı en az onlar kadar bilmeli ve çözüm üretmelisiniz. Eğer düzgün killeri yoksa daha kalın bir gövde suyu tutabilir. Ama iyi sıkıştırılamazsa ve su bir damla geçerse kili yavaş yavaş dışarı doğru yıkamaya başlar ve borulama dediğimiz olay yaşanır. O zaman kil çekirdeği kil örtüyle bohçalarsak yıkanma olmaz ve bir filtre görevi görür. Baraj gövdeleri yapıldıktan sonra oturur. Bahsettiğimiz 70 metrelik barajın da en az 3 metre oturacağını söyleyebiliriz. Bu ise gövdede çatlamaya ve su kaçırmaya neden olur. Geosentetik Kil Örtü, oturma sırasında sistemi kuşattığı için çatlamayı ortadan kaldırıyor. Görüştüğümüz kişiler bunu ilk defa duymuş ama göz önüne aldıkları tüm problemlerin tek çözümü bu. Toplam maliyet içerisindeki artı değeri ise 10 binde bir. Zaten “bana kil örtü ver, şöyle bir proje yapacağım” diye talep gelmiyor, “benim böyle bir problemim var” diye talep geliyor. Geosentetik Kil Örtü Kendi kendini tamir eden malzeme Malzemenin yapısına dair daha detaylı bilgi alabilir miyiz? İngilizce’de ‘fulltanking’, bizde ‘bohçalama’ olarak tanımlanan sistemde, yapıların dışına yeni bir kılıf geçirip izole ediyorsunuz. Bu sistem çok büyük fayda sağlamamış çünkü bir yeri delindiğinde içeri su alıyor ve yapıyla izolasyon arasında su yürüyor. Betonun kendisi elek gibi bir yapı olmadığı ve suyu tuttuğu için su zafiyet noktalarından içeri geçiyor. Suyu ancak bu noktada görüyorsunuz ama izolasyondaki zafiyet çok farklı bir noktada. Dolayısıyla tamir edebilme olanağınız yok. O zaman bu çok doğru bir yöntem değil. Öyle olunca sektör ‘microtanking’e (mikrobohçalama) yöneliyor. İzolasyon malzemesiyle yapı arasındaki su hareketini engellediğimizde ikinci noktaya gelmiş oluyoruz. Ancak izolasyondaki zafiyet betondaki zafiyetle çakışırsa içeri yine su giriyor. İzolasyon zafiyeti, arkasında sağlam bir beton varsa içeriyi çok fazla rahatsız etmiyor. Fakat yapıdaki oturma ya da hasar durumunda bunun önüne geçemiyor. Bizim sistemimiz bunun bir adım sonrası. Burada interaktif bir sistemden bahsediyoruz. Kil, plakalar şeklinde bir mineral. Yüzeyinde artı elektrik yüklü sodyum iyonları var. Bu sistem, mıknatısın iki aynı kutbunun birbirini itmesi prensibiyle şişiyor. Sürekli şişmeye çalışan jelimsi bir yapı düşünün. Bina ağırlığı altında ezildiği için interaktif bir ortam yaratıyor. Bir çatlak oluştuğunda o basınçla gidip çatlağı doldurup suyu kesiyor. Manyetik kutuplar birbirini ittiği sürece bu sistem şişecek. Piyasada mükemmel ürün üreten rakiplerimiz var ama biz bir adım sonrasına geçip, malzemeyi kendi kendini tamir eden bir noktaya getirdik. Anadolu'da binlerce yıldır kullanılan yöntemi modernize ettiler
O halde ekonomik ömrü sonsuz bir malzemeden bahsediyoruz. Geosentetik Kil Örtü, piyasadaki tüm ürünlerin pozitif yönlerini bir araya toplayan, %100 doğal bir malzeme. Toprak damlar her yağmurdan sonra silindir bir taşla sıkıştırılır. O şişer, siz sıkıştırırsınız. Anadolu’da belki 3000 yıldır kullanılan sistemin modernize hali de diyebiliriz. Bu malzemenin en önemli özelliklerinden biri ekonomik olması. Grobeton ve koruma şapı yapmadığınız, yağmurlu ve karlı havada çalışabildiğiniz için zaman kaybını önlüyor ve maliyetleri düşürüyor. Dolayısıyla inşaat sektörüne muazzam bir ekonomik katkısı var. Sivas’ta -20 derecede bir AVM’nin 60.000 metrekarelik alanını yaptık. Uzman işçilik gerektirmeden, günde binlerce metrekare alana serip %100 garantili izolasyon elde edebilirsiniz. Türkiye’nin ilk ve tek elektromekanik tasarım merkezi Ürün geliştirme sürecinde genelde nasıl bir yol izliyorsunuz? Ar-Ge’ye çok önem verdiğinizi, bu konuda özel bir merkeziniz olduğunu öğrendik. İzomas, Geomas, Isımas, Özarı İzomas Galvaniz gibi farklı firmalarımız var. Yaptığımız tüm işlerde mühendisliğimizle katma değer yaratarak bir noktaya gelmeye çalışıyoruz. Firmalarımız için yaptığımız ayrı ayrı Ar-Ge’ler var. TÜBİTAK destekli tamamlanmış projelerimiz, patentlerimiz mevcut. Hemen yan tarafta, Ar-Ge ve Tasarım Merkezi Kanunu’na göre kurulmuş, Bakanlık onaylı “Isımas Tasarım Merkezi” yer alıyor. Türkiye’de elektromekanik konusundaki ilk ve tek tasarım merkezi. Ülkenin en hızlı büyüyen 22’nci firması Geomas olarak ciddi bir ihracat hacmine sahipsiniz. Uluslararası rekabet gücünüzü korumak ve artırmak için nasıl bir yöntem izliyorsunuz? Geomas, 2013 yılında Türkiye’nin en hızlı büyüyen 22’nci firması oldu. İzmir İktisat Kongresi’nde Bakanlık’tan plaket aldıktan sonra Amerika’ya davet edildik. Washington’da bazı think tank’ler ve Ticaret Odası Temsilciler Meclisi toplantılarından sonra Harvard Üniversitesi’nde bir atölyeye katıldık. Bu atölyede başarımızın sırrını sorulduğunda şu yanıtı verdik; "Başarılı olduk çünkü MBA yapmadık." MBA programlarında satış pazarlamada 4P kuralı öğretilir: Product (Ürün), Place (Yer), Price (Fiyat), Promotion (Promosyon). Biz bir ürün vermiyoruz, çözüm üretiyoruz. Tüm şirketlerimiz rafta bulunan hazır ürünler yerine ihtiyaçlara özel ürünler üretiyor. Farklı kimyasal ortamlara karşı farklı çözümler vermeniz lazım. İkincisi, bizim bir yerimiz yok. Bugün Şili’ye, Tanzanya’ya, Malezya’ya satış yapıyoruz ama ömrümde bu ülkelere gitmedim. Yani bizim bir yerimiz yok, erişilebilirliğimiz var. Sektörümüzle ilgili düğüm noktalarında kendimizi gösteriyor ve insanların bize erişmesini sağlıyoruz. Bu oldukça ekonomik ve teknik satış anlamında dört dörtlük işleyen bir pazarlama yöntemi. Üçüncüsü, bir fiyatımız yok, değerimiz var. Dünya pazarında başarılı olduk diyoruz ama Türk malı dediğinizde kimse size kapısını açmıyor. Rakiplerimiz Alman, Amerikalı, İtalyan. Bir Türk firması olarak dünya pazarında Çin’den hallicesiniz, kimse size kapısını açmıyor. Dördüncüsü, bir promosyonumuz da yok. Üzerinde Geomas yazan bir kalem yerine eğitim veriyoruz. Geosentetik kil örtü dediğimiz zaman, 1000 inşaat mühendisinden 900’ü bunu hiç duymamıştır. 100 tanesi duymuşsa da en fazla 10’u bunu kullanmıştır. Şansınız varsa 1 tanesi neyi ne için kullandığını bilir. Dolayısıyla biz bu işin satışını promosyonla yapmıyor, yurtiçi ve yurtdışı piyasada geosentetik kil örtüler ve geosentetikler hakkında eğitim veriyoruz. Beş uluslararası üreticiden biri Uluslararası alanda başarılı olmanın formülü nedir? Uluslararası başarının üç ana kriteri var: 1-İnovasyon, 2-Kalite, 3-Global ayak izi. Bu üçünü sağladığınız andan itibaren dünya pazarına girebilirsiniz. Az önce bahsettiğim gibi, ana prensibimiz 4P’yi sağlamak değil. Biz iş hayatımızı, Solution (Çözüm), Accessibility (Erişilebilirlik), Value (Değer), Education (Eğitim) ve Save (Kazandırmak) sistemine göre modelliyoruz. Bütün firmalarımız çözüm üretmek üzerine odaklı. O yüzden Ar-Ge bizim için çok önemli. İnovatif olmazsak başarılı olamayız. Takipçi olursak dünya pazarında bir yere gelemeyiz. Bugün BentoShield®MAX ile İngiltere pazarını domine ediyoruz. Marka değerimiz oldukça yüksek bir noktada. Geomas sadece 10 yıl içerisinde dünya pazarında beş uluslararası üreticiden biri haline geldi. Ellinin üzerinde ülkeye ihracat yapıyor, bazı pazarları da domine ediyor. Madenlerdeki siyanüre karşı doğayı koruyor Türkiye’deki faaliyetlerini de öğrenebilir miyiz? Malzememiz iki ana grupta yer alıyor. Birincisi, çevre projeleri. Maden atık alanları, çöp depolama alanları... Altın madenlerinde kullanılan siyanüre karşı doğayı koruyan malzeme, bizim malzememiz. Ağır metallerin yeraltı suyuna karışmasını engelliyor. Yapı sektöründe ise, çiviyle çakılarak uygulanan bir su izolasyon malzemesi sunuyoruz. Su izolasyonu dediğimiz zaman, malzemenin geçirimsiz olması yeterli bir vasıf değil. Suyu naylon poşete koyup taşıyabilirsiniz ama bir naylon torbayla temel altında su izolasyonu yapamazsınız. Demek ki malzemenin geçirimsiz olması ana kıstasınız olmamalı. İnsan faktörüne karşı da dayanıklı olması lazım. Malzeme mükemmel olsa bile sahadaki işçilik aynı mükemmellikte olmayabilir. Diğer iş alanlarıyla iletişimi de göz önünde bulundurmalısınız. Mükemmel ustalarla izolasyon yapsanız da bunun üstüne demircisi geliyor, betoncusu geliyor. Bütün sektörü eğitip, aman buna dokunma deme şansınız yok. Dolayısıyla başarılı bir temel altı izolasyonu için öncelikle malzemenin geçirimsiz olması, sonra da mükemmel uygulanması lazım. Bu etkileşimin içerisinde hatasız bir sonuç ortaya çıkamasa bile, sistemin kendi problemlerini tamir etmesini sağlamalısınız. 17 Ağustos Depremi’nde zemin sıvılaşması yüzünden Gölcük’teki binaların 1-2 katı deniz tabanına gömülmüştü. Oradaki sanayi tesislerinde iskele dolfenlerinin deniz tabanında kaybolduğunu gördük. Bu malzeme o bölgede de uygulanmıştı. Depremden sonra ilk 2-3 gün su kaçırdı, sonra şişti ve kendisini tamir etti. Yani ihtiyaç duyduğunuz izolasyon malzemesi işçilik hatalarını örtmeli ve dış etkenlerden etkilenmemeli. Delinecek, yırtılacak, parçalanacak ama izolasyon yapacak. Şu anda bizim piyasaya sunduğumuz malzeme, böyle bir malzeme. İçerisinde doğal sodyum bentonit kili olduğu için suyla birlikte 16 kat şişiyor. Mekanın üstündeki bütün problemleri kapatıyor, işçilik hatasının önüne geçiyor. Çiviyle çakarak uyguluyorsunuz, herhangi bir uzman işçilik gerektirmiyor. Halı gibi serip üst üste bindirdiğinizde %100 garantili bir sistem elde ediyorsunuz. Türkiye pazarında nerede derseniz, özellikle İstanbul ve çevresine baktığımız zaman derin kazılarla yerin altına doğru büyüyen bir sistemimiz var. Bu malzemenin avantajlarıyla kimse yarışamadığı için ön planda. Şu anda İstanbul’daki en büyük çukur, yüz binlerce metrekareyi bulan Finans Merkezi. Bu projenin %80’inden fazlasına biz malzeme sağlıyoruz. Ofisimizin yer aldığı Palladium Tower’ın temelinde de Geomas Geosentetik Kil Örtü kullanıldı. Adriyatik'te kullanılan malzemeyle Marmara'daki farklı Peki ürünün bu mükemmellik seviyesine ulaşması için ne kadar süre gerekti? Kalite belgelerimizi güncellemenin yanı sıra sürekli Ar-Ge yapıyoruz. Bugün herkes koşuyor, yürüdüğünüz zaman geride kalıyorsunuz. Yaş betonla birlikte çok kimyasal bir ortam oluşuyor. Bu ortama karşı kilin çalışma şeklini düzenlemeniz lazım. Kil suyla beraber şişiyor ama tuzlu suyla ilgili ciddi sıkıntılar var. Buna karşı sistemi modifiye etmelisiniz. Biz Ar-Ge’mizi sürdürüyor ve ürünü devamlı geliştiriyoruz. Geçen hafta Hırvatistan’dan bir müşterimiz geldi. Marmara deniz suyuna kilin verdiği reaksiyonla Adriyatik’e verdiği reaksiyon aynı mı, artık bunu konuşuyoruz. Hakikaten de değilmiş çünkü tuz oranları, sıcaklıkları farklı. Karşılıklı testlerle bunu bir noktaya getiriyoruz ve onlara özel ürün üretiyoruz. Yani Adriyatik denizinin kıyısında kullanılan malzemeyle burada kullanılan malzeme farklı aslında. Dolayısıyla her müşteri için yeni bir ürün geliştiriyorsunuz. Evet, bunun gibi özel durumlarda, koşullar değiştikçe iyileştirme çalışmalarına devam ediyoruz. Geliştirilmiş, farklı problemler için devamlı geliştirilen bir üründen bahsediyoruz. |