SOYAK Holding’in CEO’su Emre Çamlıbel
ile “gecekonduları” konuştuk.
Herkesin bildiği gibi Türkiye bir “gecekondu” cenneti.
Sadece İstanbul’da 200 binden fazla gecekondu olduğu söyleniyor.
Şehrin gözde yeni yerleşim merkezlerine giderken bile kimi zaman gecekondu
mahallelerinden geçiyorsunuz.
Şık binalardan hemen sonra sıvasız, boyasız kimi zaman birkaç katlı
gecekondular karşınıza çıkıveriyor.
Gözümüz alıştı artık ama insan merak ediyor.
Türkiye bu “gecekondu” sorunundan hiç kurtulamayacak mı?
TOKİ bu soruna çare mi?
Değil mi?
Aynı zamanda GYODER (Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği) Yönetim Kurulu
Üyesi olan Çamlıbel bakın ne diyor?
“TOKİ son derece başarılı bir kurum. Gecesini gündüzüne katarak çalışıyor. Ne
ki TOKİ gecekondu ve gecekondulaşmayla tek başına başa çıkamaz.”
Mısır bizden başarılı
Çamlıbel, GYODER’in merkezi ABD’deki “Dar Gelirlere Konut Merkezi”ne
yaptırmış olduğu bir rapordan söz ediyor.
Raporda Tayland, Meksika, Mısır, Güney Kore ve Güney Afrika örneklerine yer
verilmiş.
Tayland ve Meksika başarılı örnekler. Zira konut finansman sistemlerini
oturtmayı başarmışlar.
Çamlıbel’e göre, işin finansman tarafına çare üreten Mısır da gecekonduya
karşı mücadelesinde bizden hızlı yol alıyor.
Soyak’ın CEO’suna göre, Türkiye’nin bu ülkeleri geriden takip etmesinin en
büyük nedeni “kalıcı ve sürdürülebilir” bir konut politikasından yoksun
olması.
“Devlet konut yapıp satmak yerine alıcıya kredi desteği sağladığı takdirde
daha çabuk yol alabiliriz” diyor. Yani kamu özel sektörü de işin içine
çekecek.
Belediyenin işi ama
“O zaman TOKİ’nin 5 yılda yaptığı 300 bin konut yerine 5 yılda 3 milyon konut
üretilebilir” diyor Çamlıbel.
Konut politikasının olmaması ve finansal mekanizma eksikliğinin yanı sıra
gecekonduya karşı mücadelede üçüncü bir sorun var.
Modern şehirciliğe uygun imarlı, alt yapısı tamamlanmış arsanın olmaması.
Arsanın yolunu, kanalizasyonunu, temiz suyunu, doğal gazını belediye
yerine Soyak gibi inşaat şirketleri üstleniyor ve olan dar gelirliye oluyor.
Bunların maliyetleri konut fiyatına ekleniyor.
Netice şu:
TOKİ tek başına gecekondunun panzehiri değil.
Devlet konut politikasını oluşturup işin içine özel sektörü de katmadığı
sürece gecekondular da bizim hayatımızdan çıkmaz.
Meğer ‘Kentsel Dönüşüm’ yasası çıkmamış
Kaç zamandır “kentsel dönüşüm yasası” diye atıfta bulunduğumuz yasa henüz
Meclis’ten geçmemiş.
Soyak CEO’su Emre Çamlıbel dikkat çekince şaşırdım.
Peki Tarlabaşı, Sulukule, Fener-Balat’ta yapılan şey “Kentsel Dönüşüm” değil
miydi?
“Hayır” diyor Çamlıbel gülerek “İki yasa var ve bunlar çoğunlukla birbirine
karışıyor. Kentsel Yenileme Meclis’ten geçen yasa. Kentsel Dönüşüm henüz
geçmedi”.
“Kentsel Yenileme” tarihi ve kültürel varlıkların korunması, restore
edilmesiyle ilgili yasa.
Anladığım kadarıyla TOKİ ve belediyeler, “Kentsel Dönüşüm” yasası çıkmadığı
halde bazı bölgeleri “Kentsel Dönüşüm” kapsamında ilan edebiliyorlar.
Hem de “Kentsel Dönüşümü” uyguluyorlar.
Tuhaf bir durum değil mi?
Emre Çamlıbel’e göre, bu “Kentsel Dönüşüm” yasası Meclis’ten onaylandığı
takdirde gecekondu, enerji verimliliği, deprem gibi sorunlara da çare
olacak.
Biz farkına olmadan hızla çıkan yasalar var.
Yıllardır Meclis’te bekleyenler de.
‘Kadın Dostu Kurum’lar kim, göreceğiz
KAGİDER “kadın istihdamı” sorununa el attı.
Geçen gün KAGİDER’in merkezinde, “Çalışmak İstiyoruz” Kampanyası’nın ilanları
ilk kez karşımıza çıktı.
Kadın istihdamında yüzde 24 ile dünya sıralamasında sonuncular arasındayız
bildiğiniz gibi.
24 milyon kadından sadece 6 milyonu çalışıyor ülkemizde.
Avrupa Birliği’nin önüne koyduğu hedef kadın istihdamını 2010 sonuna kadar
yüzde 60’a çekmek.
KAGİDER Başkanı Gülseren Onanç, “AB’nin hedefine ulaşmak için 6 milyonun 14
milyona çıkması gerekir ki bu imkânsız. Ama önümüze hedef koymadan da yol
alamayız” diyor.
Hedef oran ne olursa olsun 2010 yılında kadın istihdamında artış.
Onanç’ın verdiği bilgiye göre, 9. Kalkınma Planına göre kadın istihdamı yüzde
24’ten yüzde 29’a yükselirse yoksullukta yüzde 15 azalma olacak.
Peki kadın istihdamı için KAGİDER’in önerileri neler?
Çalışma Bakanlığı başta olmak üzere bakanlıkların danışma kurullarında
toplumsal cinsiyet uzmanlarının yer alması.
Hükümetin aktif bir kadın istihdamı stratejisinin olması.
Mali ve para politikalarında kadın-erkek eşitliğini göz önüne alması.
KAGİDER’in bunlara benzer 10 kadar önerisi var.
Bu önerileri zaten yıllardan beri her firsatta dile getiriyordu.
“Çalışmak İstiyoruz” Kampanyası’nın en yeni unsuru KAGİDER önderliğinde
“Kadın Dostu Kurumlar” yaratmak ve ödüllendirmek.
Şirket politikasında kadınları kollayan şirketlere “Cinsiyet Eşitliği
Sertifıkası” verilecek.
Kamuoyu da hangi şirketlerin gerçekten bu işe gönül verdiklerini görecek. Bu
arada “Anayasa Değişikliği”ni tartıştığımız günlerde bir hatırlatma.
Hükümet büyük bir ayıp haline gelen “Cinsiyet Uçurumu”nu gidermek konusunda
gerçekten istekli mi?
Değişiklik paketinde “pozitif ayrımcılığı” da içeren cinsiyet eşitlikçi yasal
düzenlemeleri yapıp yapmasından anlayacağız bunu.
|