Dünyada büyük bir değişim yaşanıyor... Küresel kriz de
bunun habercisi. ABD ve Batı'nın yıldızı sönerken doğu parlıyor... Cellalenme
yani kavga çağından cemallenme yani sevgi çağına geçiyoruz. Türkiye de bu
değişimin tam göbeğinde duruyor. Tıkanan kanalları açarsa yıldız ülke
olacak...
Bu yorumlar bir fütüriste değil bir inşaatçıya ait. İstanbul'da 40 yıla yakın
süredir 200 civarında konut projesi gerçekleştiren İnanlar İnşaat Yönetim Kurulu
Başkanı Serdar İnan'a... Dünyada yaşanan krizi bir fırtına
olarak tanımlayan İnan, Türkiye'de ise daha az yoğunluklu bir rüzgâr yaşandığı
görüşünde. İnşaatçı şapkasıyla sektörüne yönelik değerlendirmesinde ise krizin
ancak 2010'un ortalarında yavaşlayacağını düşünüyor. Sektörde 100 bine yakın
stok fazlası olduğunu ve bu stokların uzun bir zaman sürecinde eriyebileceğini
söyleyen İnan, "Firmalar fiyatları maliyetlerine kadar düşürdü. Bu nedenle 2009
satma değil satış alma yılı" yorumunu yapıyor. İnan önümüzdeki dönemde
enflasyonun bir tsunami gibi Türkiye'yi de etkileyeceğini belirtirken, "Elinde
nakit tutan büyük zarar görecek" diyor. En son Fulya Terrace'la
birlikte 30 projeyi hayata geçiren ve 2009'da da beş proje için hazırlanan
İnan'ın hem krize hem de dünyadaki değişim sürecine ilişkin ilginç, ufuk açıcı
yorumları şöyle: Dünyada büyük bir kriz yaşanıyor. Sizin bu
krize ilişkin yorumunuz nedir?
Amerika son 10 yıldır üretmeden tüketti. Büyük bir balon oluştu. Sonunda bu
balon patladı ve iflaslar başladı. Bunun neticesinde başta İngiltere ve Amerika
olmak üzere bu ekonomiler darboğaza girdiler ve daha da büyük bir darboğaza
girecekler. Artık dünya değişecek. Bundan sonra kimse birbirine rağmen karar
alamayacak. Dünya ekonomisinin yaklaşık 60 trilyon dolar gibi bir mal varlığı
var, bu gelirin diyelim 40'ı batıda 20'si doğuda üretiliyorsa, bu 30-30 olacak.
Dünyada Çin'in de Rusya'nın da borusu ötmeye başlayacak. Artık eski büyük devler
biraz daha ufalacak, küçükler biraz daha büyüyecek. Irak'a rağmen Amerika bir
şey yapamaz hale gelecek. Eskiden büyük bir güç vardı, şimdi artık o güç
yayılacak. Bu yoruma hangi gelişmelere bakarak
varıyorsunuz?
Bunu bire bir yaşamaya başladık zaten. Maya takvimine göre bunun zamanı da
20.12.2012. Yeni çağın başlangıcı. Geçen bin yıllık asır bitiyor, ikinci bin
yıllık dönem başlıyor. Geçen bin yıllık dönemde 1000 ile 2000 arası celallidir,
daha kavgacıdır. 2000'den 3000'e kadar da daha cemali yani sevecen olacak. Sevgi
çağı başlayacak. Buna ayak uydurabilenler her zaman puan alacak ve öne geçecek,
uyduramayanlar ise elenecek. Obama'nın seçimi, Türkiye'de Genelkurmay
Başkanı'nın konuşması, Antalya'da AKP'nin seçimi kaybetmesi. Bunlar hep sevginin
gerektirdikleri. İnsanlara artık hizmet siyaseti, gönül siyaseti gerekiyor. Suyu
kendimizin akıttığı değil de, akan suya uyduğumuz dönem
başlıyor. Türkiye bu yeni çağda nasıl bir rol üstlenecek
size göre?
Türkiye hem doğudur hem batıdır. Çeşitlilikler ülkesidir. Dünya haritasını
elimize aldığımız zaman Türkiye tam göbektir. Bu yeni çağda Türkiye ön plana
çıkıyor. Tarihten de gelen süreçte Türkiye bir köprü görevi almış ve her şeyi
birleştirme görevi var. Obama'nın öncelikle Türkiye'ye gelmesindeki sebep de bu.
Çünkü Türkiye bütün kültürlerin birleştiği bir yer. Mesela Obama Ermenistan
kapısını açın, diyor. Kuzey Irak'a gittiği zaman da hem Irak'la hem Türkiye ile
iyi geçiniyor. Buna orantılı olması lazım. Bu mantığa göre baktığımızda bizim ne
yapmamız gerekiyor? Bütün kilitler, bütün düğümleri çözmemiz
gerek. Global krizin Türkiye'ye yansıması nasıl
oldu?
Ben rakamlara çok fazla inanmıyorum. İlerlemelere de gerilemelere de. Bizim
milli gelirimizin ne olduğu belli, sokaktaki sıfır arabaların durumu da belli.
Bakıldığı zaman çok birbiriyle örtüşmeyen bir yapımız var. Ama sokağın
derinliklerine baktığımız zaman, elbette ki kriz Türkiye'yi derinden etkilenmiş,
ama yüzde 7.5'lara varan bir gerilemenin henüz Türkiye'nin sokaklarında olduğunu
göremiyorum. Ama en önemli göstergelerden biri işsizlik oranları. Bir devletin
dikkat etmesi gereken, milli gelirden çok işsizlik sorunudur. Mutlaka insanların
bir iş sahibi olması lazım. Gayrimenkul sektörü bu krizden
en fazla etkilenin sektörlerden biri. Hem dünyada hem Türkiye'de.
Gayrimenkul sektörü krize ilk önce giren ve krizden ilk önce çıkan
sektörlerin başındadır. Bir hayatın bütün birikimlerini yatırdığınız alımları
yapıyorsunuz. Ciddi paralar harcanıyor. Bu da güvenilir ortamlarda yapılan bir
iş. Bir insan kendini güvende hissetmediğinde bütün birikimini gidip de bir eve
yatırmıyor. Onun için piyasanın en ufak moral kaybından etkilenen bir sektör bu.
Gayrimenkul sektöründeki krizin başlangıcı aslında büyük bir genel krizin
habercisiydi. Amerika'da da kriz mortgage skandalı ile başladı ve bir buçuk sene
sonra Amerika derin bir krizde girdi. Krizden çıkmanın ilk sinyalini de yine
gayrimenkul sektöründeki alımlar verecek. Bundan sonra zaten evin içi ile ilgili
bütün sektörler de harekete geçecek. Özellikle İstanbul'da
olmak üzere sektörde ciddi bir stok oluştu.
Benim tespitlerime göre şu anda İstanbul'da 100 bin kadar konut fazlası yani
stok var. İstanbul'da yıllık ortalama talep de 100 bin. Yani şu an için
İstanbul'un bir senelik talep fazlası var. Bu ancak birkaç sene içinde
eriyebiliyor. Dünyada likidite çok fazla sıkıntıda olduğundan, devlette de fazla
miktarda paket açıkları var. Bunların neticesinde Amerika'da ciddi para basımı
yaşanıyor. Euro da buna reaksiyon göstermek zorunda, yoksa ihracat da sıkıntıya
girecek. Türkiye de gördüğünüz gibi bütçe açıkları veriyor. Neticede iki tane
enteresan olay yaşayacağız. Bir, gizli enflasyon yaşanacak çünkü bütün paralar
değer kaybedecek. Dolar 1.5, euro 2 YTL olacak ama Türk parası enflasyona
uğrayacak. İkincisi de faizler inecek. Bu durumda talebin artması lazım. Ama
olmuyor. Enflasyonun patlaması lazım ama ne enflasyon patlıyor, ne talep
artıyor. Demek ki, şu an için bekleyen bir talep oluşuyor. Bir sene içinde
enflasyon bu kadar düşük giderse demek ki bir sonraki sene enflasyon bir o kadar
fazla olacak. Eğer bu talep darlığı iki sene sürerse, bu durumda enflasyon
zıplama yapacak. Tsunami gibi bir enflasyon dalgası gelecek talep başladığı
zaman. Ne zaman krizden çıkış başlar?
Benim görüşüm, mart, nisan ve mayısta tabana vuruyoruz, hazirandan sonra düz
gidiyoruz, önümüzdeki sene mayıstan sonra da bir yukarı çıkış
başlayacak. Konut fiyatları dip yaptı mı
sizce?
Fiyatlara da baktığınız zaman, satış rakamları maliyet kadar. Aslında maliyet
bile değil, bir risk var içinde. Siz bunu satıyorsunuz, sıfır peşinatla ve
birkaç ay vade ile daha sonra yapmaya kalktığınızda aynı maliyete çıkaramazsanız
ne olacak? İnşaatçılar bunu yapamayacak. O yüzden bu sene satış değil alım
senesi. Bu sene elinde birikimi olanların alması gereken bir sene. Merkez
Bankası yine faiz indirdi, dolar hâlâ 1.60. İnanılmaz bir olay. Çünkü ortalıkta
hep dolar var. Ben dolardan ileride duvar kağıdı yapılacağına inanıyorum. Mesela
Alman Markı 2. Dünya Savaşı'ndan sonra çok düşmüş. O zaman markları sepetlerde
götürüp sobada yakıyorlarmış. Amerika şu an muazzam para basıyor, trilyonluk
paketler açıklıyor. Amerika devletleri öyle bir çıkmaza sokmuş ki. İlk defa
Amerika'daki araba satışları, Çin'deki araba satışlarının altına
düştü. Gayrimenkul sektöründe büyüme döneminde yanlış
projeler de oldu değil mi? Stoklarda bunun de etkisi var...
Aslında şehir içinde fiyatlar Türk parası olarak değerini kaybetmedi. Ama
şehir dışında çok ciddi değer kaybı var. Beylikdüzü, Bahçeşehir, Çekmeköy,
Kurtköy. Çok fazla konut yapıldı. İnşaatçılar para kazandı, bunu gören herkes de
girdi. Tekstil sektörü darda diye tekstil fabrikatörü fabrikasını sattı ve
alışveriş merkezi yaptırdı. Hükümetin açıkladığı paket işe
yaradı mı?
KDV oranı 18'den 8'e düştü. O da 150 metrekarelik dairelerde hareket yarattı.
Bu da kısmi bir moraldir. Fakat yeni kanuna göre KDV'nin yüzde onunu şu anda
alamıyorsun devletten. Müteahhide bir şey yansımadığı için, vatandaşa da bir şey
yansımıyor.
|