br >
Ali Babacan, özellikle son yıllarda birbiri ardına uygulamaya koydukları
ekonomik reformlar neticesinde Türkiye'deki yatırım ortamının son derece cazip
hale geldiğini belirterek, şunları kaydetti:
''Bunun bir yansıması olarak, Körfez bölgesi iş adamlarının artan oranda
Türkiye'ye yatırım yapma arzularını memnuniyetle karşılıyoruz. Özellikle finans
ve bankacılık, inşaat, taşımacılık, enerji ve tarım gibi pek çok alanda
firmalarımız güzel projelere, ortaklıklara imza atabilirler. Ayrıca üçüncü
ülkelerde firmalarımızın, iş adamlarımızın beraber çalışabileceklerini de ben
ayrıca vurgulamak istiyorum.
Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ile enerji alanında işbirliği geliştirmeye
de büyük önem atfediyoruz. Enerji konusunun stratejik diyalog mekanizmamızın
önemli bir boyutunu oluşturabileceğini düşünüyorum. Zira Türkiye hidrokarbon
kaynakları bakımından zengin Hazar Havzası, Orta Asya ve Orta Doğu ülkeleri ile
tüketici pazarları arasında bir transit ülke konumundadır. Bu konumun getirmiş
olduğu sorumluluk ile hidrokarbon kaynaklarının kesintisiz ve güvenilir
güzergahlardan sevkiyatını sağlamak üzere doğu-batı ve kuzey-güney eksenlerinde
çeşitli projeler geliştiriyoruz. Ceyhan, Körfez'deki kardeşlerimizin
Türkiye'deki yatırım alanlarından birini teşkil edebilir. Ayrıca, Körfez
İşbirliği Konseyi ülkelerinin ülkemizde elektrik enerjisi alanında yatırım
yapmasını arzu ediyoruz.''
''Kriz süresince tek bir Türk bankasında dahi sorun
yaşamadık''
Bakan Babacan, 2008-2009 krizi öncesinde Türkiye'de önemli reformlar
gerçekleştirdiklerini dile getirerek, şunları söyledi:
''Özellikle kamu maliyesi açısından Türkiye kendisine çekidüzen verdi. Bütçe
açığını belirgin olarak düşürdük ve sağlam bir mali yapı ile kriz dönemine
girdik. Aynı zamanda fiyat istikrarı konusunda, enflasyon ile mücadele alanında
önemli bir mesafe kaydettik. Türkiye'de bankacılık reformu gerçekleştirdik, yeni
bir bankacılık yasasıyla, mortgage yasasıyla, yeni bir kredi kartı yasasıyla
bankalarımızın denetimini, gözetimini güçlendirdik. Sosyal güvenlik reformumuzu
tamamladık ki biliyorsunuz bugün pek çok ülkede özellikle Avrupa ülkelerinde
sosyal güvenlik temel bir sorun haline geldi.
2008-2009 krizinin temelinde bankacılık ve kamu maliyesi var. Türkiye her iki
alanda da yapısını güçlendirmiş olarak bu kriz dönemine girdi. Kriz süresince
tek bir Türk bankasında dahi sorun yaşamadık ve devletin sağladığı mevduat
garanti sisteminde dahi bir değişiklik yapmak zorunda kalmadık. Siyasi istikrar
ve güçlü siyasi irade Türkiye'yi krizden koruyan en önemli faktörlerden birisi
oldu. Bununla birlikte öngörülebilirlik ve güven ortamı elde ettiğimiz başarıda
belirleyici olmuştur. Kriz döneminde açıkladığımız Orta Vadeli Program ile biz
sadece 6 aylık, 1 yıllık değil, 3 yıllık bir perspektif ortaya koyduk.''
Türkiye'nin 2010 yılında yüzde 9'luk bir büyüme elde ettiğini anımsatan
Babacan, 2011 yılı genelinde ise yüzde 8 civarında bir büyüme beklediklerini,
2012-2014 arasında Avrupa ortalamalarının üzerinde bir büyüme elde edeceğini
tahmin ettiklerini ifade etti.
Ali Babacan, Türkiye'nin tarımsal ekonomik büyüklük açısından dünyanın en
büyük sekizinci, Avrupa'da ise birinci sırada yer aldığını bildirerek,
Türkiye'nin 2023 yılında 3 basamak yükselerek beşinciliğe çıkmasını
beklediklerini söyledi.
Bakan Babacan, şu anda Türk vatandaşı olmayanların gayrimenkul satın almaları
ile ilgili olarak daha esnek bir çerçeve üzerinde çalıştıklarını bildirerek,
ayrıca Hazinenin yatırımcı tabanının genişletilmesi ve risklerin daha etkin bir
şekilde yönetilmesi için kira sertifikası ihracı üzerinde çalıştıklarını, yasal
düzenlemenin ve hemen akabinde de ilk ihracın bu yıl içerisinde gerçekleşmesini
arzu ettiklerini bildirdi.
2023 yılı gelindiğinde Türkiye'nin GSYH'nin 2 trilyon doları, kişi başına
gelirin ise 25 bin doları aşmasını ve Türkiye ekonomisinin dünyanın en büyük 10
ekonomisi arasında yer almasını hedeflediklerini bildiren Babacan, bununla
birlikte İstanbul'un dünyadaki ilk on finans merkezi içinde yer almasını arzu
ettiklerini kaydetti
|