img src="http://www.yapi.com.tr/Uploads/HaberMedya/20002006/haberler\haber\47889_1.jpg" align="right" hspace=5 vspace=5>Londra’nın silüetine ‘Gherkin’ olarak bilinen ‘Swiss Re Tower’ ile damgasını vuran Norman Foster, tasarımını yaptığı, Moskova Nehri kıyısında yer alacak Avrupa’nın en yüksek gökdeleni nedeniyle eleştiriliyor.
118 katlı olması planlanan ve üç kütlenin birleşiminden oluşan ‘Moscow City Towers’, Moskova’nın önde gelen mimarlık tarihçilerinden Alexei Komech tarafından “korkunç” olarak nitelendiriliyor.
Başkentin kültürel mirasını korumak için çalışan Komech, binanın mimarisine karşı olmamakla birlikte Moskova’da inşa ediliyor olmasını içine sindiremediğini söylüyor. Komech sözlerine şöyle devam ediyor: “Alçak binalardan meydana gelen Moskova silüetinde gökdelenlerin sayısı oldukça az. Etrafındaki bütün yapıları cüceleştirecek olan Foster’ın binası, bunu sonsuza dek değiştirecek. Kızıl Meydan’dan bakıldığında, Kremlin’in arkasından fırlayacak kadar masif bir bina. Kimse binanın Moskova’nın tarihi kesimi üzerindeki etkisini düşünmüyor”.
Yaklaşık 830 milyon sterline malolması beklenen gökdelen, 600 metreye ulaşacak yüksekliğiyle, New York’taki Empire State Binası’ndan yaklaşık 150 metre daha yüksek olacak. Bina, Moskova Belediye Başkanı Yuri Luzkhov tarafından yürütülen bir proje uyarınca, Kremlin’den 3 mil uzaklıkta planlanan kentin yeni finans merkezinin kalbinde yer alacak. Foster’ın gökdeleni, bu bölgede gelecek yıllarda inşa edilmesi planlanan 60 gökdelenden en yükseği olacak.
Foster tarafından “dikey şehir” olarak tanımlanan binada lüks apartman daireleri, bir otel, mağazalar, ofisler ve içinde halka açık bir buz pateni pistinin bulunacağı piramit biçiminde bir atrium da yer alıyor.
71 yaşındaki Foster, gökdelenin Moskova’nın silüetini etkileyeceği yönündeki eleştirileri haksız buluyor. Kent yöneticilerinin, yüksek binaları bir bölgede yapılandırma konusunda net bir planlama yaklaşımları olduğunu söyleyen Foster, “kendi binasının narin bir görünüşe sahip olması nedeniyle kentin alçak silüetine saygılı olacağını” ve “binanın çevresine yapacağı etkinin, alçak ama büyük kütleli bir binadan daha az olacağına inandığını” söylüyor.
Moskova’nın sağlam ekonomisiyle dönüşüm içinde bir kent oluşunun gözden kaçırılmaması gereken önemli bir nokta olduğunu söyleyen Foster, “kentin bu değişime adapte olamayacağını söyleyenlerin yanıldığını, kent dokusunun dondurulamayacağını ve yapılan yeni binaların, eski dokuyu zedelemek yerine onu vurgulayacağından emin olduğunu” söylüyor.
‘Moscow City Towers’, Foster’ın artık ev sahibi olarak kabul edilebileceği Moskova’daki son projesi. Foster, ayrıca St. Petersburg’da yer alan yapay bir adayı, tiyatro, konser salonu, otel ve restoranlardan oluşan bir kompleks haline getirecek. Bunun yanısıra, Kremlin’e komşu, bir zamanlar ‘Rossiye Hotel’ olarak bilinen Avrupa’nın en büyük otelinin yıkılmasıyla boşalacak arazinin yeniden geliştirilmesi işi de Foster’a verildi.
Derleyen: Sena Özfiliz
|