Enerji hemen her ülke için yaşamsal öneme sahip bir konu;
özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için, artan enerji ihtiyacı
karşılanmadan refah artışının sağlanması mümkün değil. Türkiye’nin mevcut kurulu
gücü 45 bin megavat, önümüzdeki 15 yılda yaklaşık 100 bin megavatlık bir yatırım
gereksinimi öngörülüyor. Evet bir yandan artan enerji ihtiyacı, öte yandan
çevresel kaygılar, ekolojik dengenin tahribatı ile yükselen tepkiler...
Bu kadar yüksek bir yatırım ise hemen şu soruları gündeme getiriyor: Bunun ne
kadarı yenilenebilir enerji kaynakları ile karşılanabilecek? Yenilenebilir
kaynak karmaşası nedir? Türkiye enerji verimliliğine ne kadar dikkat ediyor?
Bu soruların yanıtını hem çevre hem yatırımcı şapkası olan bir kişi ile Zorlu
Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa ile konuştuk. Bursa,
1991 ile 1998 yılları arasında Çevre Bakanlığı’nda müsteşarlık
dahil her kademede görev yapmış, Çevre Etki Değerlendirmesi’nin
ilk genel müdürü. Çevreye uyumluluk konusunda hassas.
- Zorlu Enerji’nin faaliyetleri içinde yenilenebilir enerji
yatırımlarının payı nedir? Sohbete önce buradan başlayalım
isterseniz...
- Biz 4 yıl öncesine kadar yüzde 100 doğalgaza dayalı üretim yapıyorduk. O
günden bugüne yaptığımız yeni yatırımların tümünü yenilenebilir enerji
kaynaklarına yönelttik. Tevzi çalışmalarını bunun dışında tutuyorum tabii...
2008 yılında Özelleştirme İdaresi’nin hidroelektrik ve jeotermalde paket halinde
yaptığı ilk özelleştirmeye en yüksek teklifi vererek 511 milyon dolara Ankara
Doğal Üretim AŞ’yi satın aldık. Adını Zorlu Doğal Üretim AŞ’ye dönüştürdük.
Osmaniye’de tam kapasite ile çalışan 135 megavatlık Gökçedağı rüzgâr santralımız
var. Türkiye’nin şu anda faaliyet halinde olan en büyük rüzgâr santralı. Toplam
enerji portföyümüzün şu anda üçte biri yenilenebilir enerji kaynakları.
Türkiye’nin elektrik pastasındaki payımız megavat ölçeğinde yüzde 1.6. Özel
sektör elektrik üreticileri arasındaki payımız yüzde 8...
Türkiye için yılda yüzde 6 şart
- Türkiye’nin enerji ihtiyacı nedir ve ne şekilde karşılanabilir?
Zorlu Enerji olarak bu konuda kendinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
- Bir refah artışını enerji ihtiyacını sağlamadan gerçekleştirmemiz mümkün
değil. Türkiye’nin son 20 yıldır enerji artış hızı ile ekonomisinin büyüme hızı
arasındaki ilişkiye baktığımızda her 1 birimlik GSMH artışı ya da başka bir
deyişle 1 birimlik refah artışı sağlayabilmek için enerjinin en az 1.4
seviyesinde artması gerekmektedir. Eğer GSMH yüzde 5 oranında artıyorsa enerji
ihtiyacımız yüzde 7 artıyor. Türkiye için bunun senede yüzde 6-7 ortalama artışı
şart. Bugün 45 bin megavata yakın bir kurulu gücü var. Yüzde 6 artacak olması
her yıl 3 bin megavata yakın bir artışı gerektirir.
Her ülke için farklı
- Bu diğer ülkeler için de mi geçerli?
- Bu her ülkenin kalkınma düzeyi için farklıdır. Özellikle sanayileşme
sürecini oldukça tamamlamış, fert başına enerji tüketimi bizim çok üzerimizde
seviyelere gelmiş ülkelerde enerji artışını refah artışının altında tutmanın
mümkün olduğunu görüyoruz. Çünkü refah artışını sağlayan yeni ekonomik alanlar
enerji yoğun alanlar değil. Türkiye ise hem daha çok birincil sanayilere
yöneldiği hem de enerji verimliliğine dikkat etmediği için enerji yoğun bir
ülke.
- Enerji yoğun derken ne kastediyorsunuz?
- Türkiye ekonomisi 1 birim refah yaratırken Japon ekonomisine göre 4 misli
enerji tüketiyor. Yani enerji yoğun bir ülkeyiz. OECD ortalamasının da 2 misli
üstündeyiz. Belli ki enerji tasarrufunda da karnemiz son derece kötü...
- Peki yılda 3 bin megavat ihtiyacın bir kısmını enerji tasarrufu
sağlayarak karşılayabilir miyiz?
- Öncelikle enerji savurganı olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor. Hem günlük
hayattan baktığımızda hem de sanayi faaliyetlerinde... Bunun çeşitli nedenleri
var. Bir kere Türkiye’nin konutlarının çoğu enerji verimliliği düşünülerek
yapılmış değil, bu durum sanayiciliğimize ve diğer yatırımcılığımıza da
yansıyor. Bir diğer neden teşvik mekanizmalarını veya caydırıcı cezai
müeyyideleri yeterince kullanamıyor olmamız. Son olarak da şunu şöyleyebilirim:
Türkiye ekonomisinde son yıllara kadar enerji fiyatlarının sübvanse edildiğini
biliyoruz. Sübvansiyon ancak kaynaklar arası kullanımı değiştirmek istediğinizde
verilirse işe yarar. Örneğin yenilenebilir enerji kaynaklarının cazibesini
arttırmak için verilmeli.
Tüm bunlar enerji fiyatına ve çevresel etkisine duyarlı olmayan tüketiciyi ve
yatırımcıyı enerji yoğun hale getiriyor. Bugün bunun ceremesini çekiyoruz.
Soruya geri dönersek, enerji tasarrufu tabii mümkün. Zaten bundan 2 yıl önce
enerji verimliliği kanunu çıkartıldı ve bilinç oluşturmaya yönelik ciddi adımlar
atıldı. 45 bin megavat içinde yüzde 5 verim sağlasanız 2 bin 200 megavat eder.
Bu hiç de azımsanacak bir rakam değil.
Hedef: Yılda 1 milyar KW/S
- Peki sizin hedefiniz?
- Zorlu Enerji olarak bizim hedefimiz “yenilenebilir enerji”den yılda 1
milyar kilovatsaat elektrik üretmek. Gökçedağ 500 milyon kilovatsaat üretecek.
Geriye kalan miktar ise grubun satın almış olduğu hidroelektrik
santrallarından...
|