“Armağan” geçmişten bugüne tüm dünya kültürlerinde var; çünkü insanın insana
verdiği “değer”in ürünü; sevginin nişanesi... “Yılbaşı armağanları” da her yeni
yılın “umut”la karşılanmasından kaynaklanan evrensel bir gelenek. Nitekim Kuzey
Yarımküre’de kıştan yaza geçilirken “doğanın yılbaşı”nı kutlayan tüm kültürlerde
de “Nevruz armağanları” vardır. Örneğin Azeriler, her 21 Mart’ta “semeni”
denilen süslü tabaklarda yeşertilmiş “bahar filizleri”ni armağan ederler.
“Semeni şarkısı”nda da vatan sevgisini dile getirirler:
“gene gözel vatanıma geldi yaz; menim gönlüm bu âlemden ayrılmaz...”
‘Rüşvet’ Armağanları...
Ne var ki armağanın bu “insani”liğine aldırmayan zamane tüccarları “rüşvet
armağanları”nı yarattılar... Özellikle bürokratlara ve siyasilere yılbaşı, hatta
bayram armağanları dillere destan oldu... Duyguların değil, çıkarların ürünü
olan bu tür armağanlar ayyuka çıkınca “artık yasak” denilen genelgeler bile
yayımlanmıştı. Ben de o gün bugündür yılbaşlarında posta kutuma konan paketleri
ister istemez “acaba”larla açarım. Özellikle şu “imar sorgulamalarımız” ve
“korumacılık çabaları”mız yüzünden pek de içten görünmeyen bazı armağanlardan
ürkerim...
‘Geleceğe’ Armağanlar
Bu yılbaşı da paketleri aynı ürperti içinde açarken, Bartın ve Muğla’dan
gelen iki muhteşem armağanı acaba nasıl kutsamalıyım?
Son yıllarda kimi valiliklerimiz sadece “asayiş” ve “yatırım”lardan değil,
“kültür”den de sorumlu olduklarını kanıtlayan çalışmalarını yoğunlaştırdılar.
Restorasyonların ve yöresel sanatların desteklendiği hizmetlerin arasında “il
kültür envanterleri” yaygınlaşmaya başladı... Bartın ve Muğla valileri de özenle
kitaplaştırılmış “kültür envanterleri”ni, kuşaktan kuşağa tüm geleceğimize
“kimlikli bir yaşam”ın uygarlık kaynakçası olarak armağan etmişler...
Bartın’a yakışmış
Vali İsa Küçük, adını “Mitolojiden Gezginlere Bartın” koydukları envanterle
ilettiği yeni yıl kutlamasında diyor ki; “Hatıralarımızda özel bir yeri
bulunduğuna inandığım; ilimizdeki, kültürel, doğal ve folklorik mirasın envanter
bilgilerini sunuyorum”...
Kitabın önsözünde ise şöyle yazmış: “Çağdaş toplum olmanın önkoşullarından
biri, mirasımızı günümüz insanlarına mal ederek gelecek kuşakların da
değerlendirmelerine imkân hazırlamaktır.”
Sunuş yazısında ise İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet Altaş çalışmanın
önemini belirtirken Atatürk’ün şu sözünü de anımsatıyor: “Bir millet
etkilenmekten kurtulup etkileyici duruma gelirse tam bağımsız olabilir. Ulusal
birliğe ulaşabilmek, tarihimize ve kültürel değerlerimize sahip çıkmakla
sağlanır...”
Muğla’da sorumluluk
Çalışmaların Muğla Üniversitesi’yle işbirliği içinde gerçekleştirildiğini
belirten Muğla Valisi Dr. Ahmet Altıparmak ise “İl Kültür Envanteri’nin 2.
cildi”yle birlikte gönderdiği kutlamasında özetle diyor ki: “Doğal ve kültürel
varlıklarımız övünç kaynağımızdır ama aynı zamanda bize sorumluluk da
yüklemektedir... Envanterimiz, geçmişten gelen birikimlerimizin geleceğe
aktarılmasında tüm değerlerimizi eksiksiz güvenceye almanın belgesidir.”
Tümü tamamlandığında yaklaşık “20 cilt”te derleneceği belirtilen envanterin
yürütücüsü Prof. Dr. Adnan Diler ise yüzlerce arkeolojik alanı ve çok sayıda
kentsel sit ile ülkenin en geniş doğal sitlerini barındıran ildeki böylesi geniş
bir bilimsel çalışmanın, tarihin ve çevrenin tüm zenginliğini “ayrımsız”
korumaya kaynak olacağını vurguluyor...
Gelecek yılbaşlarında da benzer armağanları görmek ve kutsamak dileğiyle her
iki valiliğimizi kutluyorum...
|