2010, insan doğasına olan inancımı sarsan olaylarla devam ediyor.
Haiti’deki depremden sonra yaşananlar ise, bu sarsıntıyı doruk
noktasına çıkardı. Ölü sayısının yüz bini bulduğu söylenen bir yerde, toplu
mezarlığın ortasında, aç, susuz günlerdir sokakta yatıyor Haiti halkı...
Zaten borç batağı içinde kıvranan yoksul bir ülkeyi silindir gibi ezip geçen
deprem, sonuçta doğal bir felaket. Ancak Haiti’nin koşullarını yakından
incelerseniz, bir bakıma da hiç doğal değil... Depremin yarattığı yıkım,
ülkedeki aşırı yoksulluğun etkisiyle çok daha büyük boyutlara ulaştı. Şimdi Batı
medyasındaki yorumcular, Haiti’deki evlerin yüzde 60’ının uygun olmayan zeminler
üzerine inşa edildiğini, bu nedenle zararın çok olduğunu tekrarlayıp duruyor. Bu
doğru; ama evlerin o zeminlere yapılmasını kim sağladı?
***
Emperyalist ülkeler, neoliberal politikaları dayatıp, ormanlık alanları yok
etmeseydi, zarar bu kadar olur muydu? Sömürgeci devletler, rant için ülkedeki
zenginleri kışkırtan politikalar izlemeseydi Haiti bu kadar geri kalır mıydı?
Amerika, Castro’ya karşı antikomünist güç dengesini gözetip, Haiti’de
diktatör Duvalier ailesine destek vermeseydi, ülke bugün bu
durumda mı olurdu?
Bebe Doc Duvalier, 1970 ve 80’lerde Haiti’yi Amerikan
sermayesinin sömürüsüne açmasaydı, toprakları yağmalanan çiftçiler iş bulmak
umuduyla başkent Port-au-Prince’e akın eder miydi? Nüfusu
1950’lerde 50 bin olan bir kent, bugün 2 milyon insanın yaşadığı bir kent olur
muydu?
1980’lerde halk tarafından toprak reformu yapması umuduyla Cumhurbaşkanı
seçilen Jean-Bertrand Aristide, 1991’de Amerikan destekli bir darbe ile görevden
alınmasaydı, Haiti toprakları rahatça yabancı sermayeye peşkeş çekilir
miydi?
Amerika, Aristide hükümetini dize getirmek için ambargo
başlatmasaydı, Haiti halkı bu kadar yoksul olur muydu?
1994’te Bill Clinton adaya asker gönderdiğinde, göreve iade
edilen Aristide, neoliberal planları uygulamaya razı olmasaydı, Haiti bugünkü
kadar geri kalır mıydı?
Amerikan hükümeti, 2004’te Haiti’nin yönetici seçkinleriyle işbirliği yapıp,
Aristide hükümetini deviren ölüm timlerine arka çıkmasa, Birleşmiş
Milletler ülkeye asker yığabilir miydi?
Yığılan o güçler, yoksulluğu ve yolsuzluğu gidermeye çalışacak yerde, orman
yağmasının, yolsuzluğun önünü daha da açmasaydı, ülkenin altını üstüne getiren
doğal felaketlerin etkisi bu kadar aşırı olabilir miydi?
Neoliberal politikaları uygulamak üzere başa getirilen Gerard
Latortue hükümeti, ambargo sonrasında ülkeye giren milyarlarca doları
şahsi hesaplara aktarabilir miydi?
***
2006’da Cumhurbaşkanı seçilen ve Amerikan planlarını uygulamaya devam eden
Rene Preval, görünürde iktidarını sürdürürken emperyalizm
Haiti’yi sömürmeye devam ediyor.
Şimdi de Obama hükümeti, deprem bahanesiyle adaya asker
yığıyor. Haiti’ye deprem nedeniyle 100 milyon dolar yardım yapılacağı sözünü
vermiş Obama... Eğer gerçekten yardım etmek istese, ülkeye verdikleri bunca
zararı da düşünerek, tüm borçlarını silmesi gerekir. Ama silmez... Çünkü Haiti,
hâlâ Inter-American bankasına yüklü miktarlarda borç ödüyor. Amerika, bildiğiniz
gibi, bankaları kurtarmak için insanların harcanmasıyla ünlü. Kapitalizmin altın
kurallarının başkandan başkana değişmediği bir ülke, kendi halkı için
yapmadığını Haiti halkı için yapar mı?
Bakın Amerika’da aşırı sağın önde gelen figürlerinden Pat Robertson ne diyor?
Haiti halkı, 200 yıl önce Fransız sömürgecilere isyan edip özgürlüğünü kazandığı
için cezalandırılmış....
Sözün bittiği noktadır bu...
|