Elektrikte Çok Zamanlı Tarife,...
Lisanssız Elektrik Üretim...
Bin 500 TL’lik İş için 8 Milyon...
Sanayi ve Elektrik Üretim...
Rüzgar ve Güneşten Elektrik...
Kütüphanenin Çatısında Elektrik...
Elektrikte Yeni Zamlar Yolda
Uçak İnmeyen Havalimanına...
Elektrik Talebindeki Artış...
Elektrik Fiyatları Yüzde 15 Zamlandı
Türkiye'nin 'Yeşil Elektrik...
Elektrik Depolama Tesislerinin...
Elektrik Tarifelerinde Güncellemeler Kasım’a mı Kaldı?
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının usul ve esaslarına göre 1 Ekim’de duyurulması gereken ancak herhangi bir açıklama yapılmayan elektrik tarifeleri ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Elektrik tarifeleri yılda 4 kez açıklanıp, Resmi Gazete’de yayımlanırken, bu yıl 1 Ekim tarifelerine yönelik Resmi Gazete’de bugüne (5 Ekim 2021) kadar herhangi bir karar yayımlanmadı. Konuyla ilgili bir basın açıklaması yayınlayan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) 47. Dönem Yönetim Kurulu, şu değerlendirmelerde bulundu: Maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının usul ve esaslarına göre elektrik tarifeleri 1 Ocak, 1 Nisan, 1 Temmuz ve 1 Ekim olarak yılda 4 kez açıklanıp, Resmi Gazete’de yayımlanırken, bu yıl 1 Ekim tarifelerine yönelik bugüne (05 Ekim 2021) kadar herhangi bir karar yayımlanmadı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) 30 Eylül 2021 tarihinde yapmış olduğu basın açıklamasında “1 Ekim 2021 itibarıyla nihai elektrik satış fiyatlarında herhangi bir değişiklik yapmamıştır. Bu vesile ile bir kez daha hatırlatmak isteriz ki elektrik tarifelerine yönelik yapılan bütün değişiklikler Kurumumuz tarafından şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılmakta ve ilgili Resmi Gazete’de yayımlanmaktadır” ifadelerini kullanmıştır. EPDK’nın şeffaflık (!) anlayışını bir kenara bırakırsak; yılın üçüncü çeyreği için geçerli olan tarifelerin geçmiş yıllar ve dönemlerde de olduğu gibi 1 Ekim 2021 tarihinden itibaren yılın son çeyreği için de geçerli olacağına dair bir Karar’ı bugüne kadar Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır. Maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının yürürlüğe girdiği 2008 yılından günümüze kadar geçen süre içinde benzer bir durum 2018 yılı Haziran ayında yapılan Cumhurbaşkanı ve genel seçimler sürecinde yaşanmış, EPDK 1 Temmuz tarifelerini öteleyerek 1 Ağustos 2018, 1 Eylül 2018 tarihlerinde ve 1 Ekim 2018 tarihli 2018 yılı son çeyrek elektrik tarifelerine (meskenlere yüzde 9’lar seviyesinde, diğer abone gruplarına ise Ağustos ve Eylül aylarında yüzde 14’er ve son çeyrek için yüzde 18.5 olarak) peş peşe zamlar yapmıştır. Son yıllarda elektrik tarifelerine peş peşe yapılan zamlar tüm abone grupları özelinde olumsuz etki yaratmış ve haklı bir kamuoyu tepkisi oluşmuştur. Görünen odur ki EPDK, zaman içinde kamuoyunda oluşan tepkilerin durulması amacıyla 1 Ekim 2021 tarifelerini de ötelemiş ancak bunu Kurul Kararı’na dönüştürmemiş olmalı ki böyle bir Karar Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır. Hal böyle olunca, akıllara maliyet bazlı fiyatlandırma mekanizmasının usul ve esaslarına aykırı olarak 2018 yılının Ağustos ve Eylül aylarında yapılan zamlara benzer uygulama gelmektedir. Enerji fiyatlarının enflasyon hesaplamalarından çıkarıldığını da göz önüne aldığımızda EPDK 2021 yılının Kasım ve/veya Aralık aylarına yüklü bir zam oranı ile girmeyi mi amaçlamaktır? EPDK ne kadar şeffaf? Özelleştirme politikaları vatandaşa pahalılık, zam ve enerji yoksulluğu olarak dönmüştür. Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre günümüzde gelir desteği olarak 2.1 milyon hanenin elektrik faturalarının kamu tarafından ödenmesi, faturasını ödemediği için elektrikleri kesilen yaklaşık 3.7 milyonu aşan hanenin varlığı ülkemizdeki enerji yoksulluğunun geldiği noktayı göstermesi açısından önemlidir. Özelleştirmeler için topluma sunulan pembe tablonun üzerindeki sır zaman içinde dökülmüş ve karşımıza enerji yoksulluğunun resmini içeren kara bir tablo çıkmıştır. Sayıştay’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 2020 hesaplarına yönelik yaptığı inceleme de, elektrik satışı yapan bazı şirketlerin elektrik faturaları üzerinden vatandaştan tahsil ettiği Elektrik Enerjisi Fonu-EEF tutarlarını bakanlık hesabına hiç yatırmadığı ya da eksik yatırdığını ortaya koymuştur. Rapora göre, 2019 yılında elektrik satışı yapan 174 firmadan 41’i hiç EEF ödemesi yapmamış, 15’i ise eksik ve gecikmeli ödemiştir. 2019 yılındaki toplam tahsilat 831 milyon 308 bin 688 TL olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılında ise elektrik satışı yaptığı bildirilen 197 şirketten 37’si tarafından hiç ödeme yapılmamış, eksik ve gecikmeli ödeme yapan şirket sayısı ise 18 olmuştur. Elektrik dağıtım şirketleri ve görevli tedarik şirketlerinin vatandaşa yeni yükler yıkılması pahasına kollanması sonucu gelinen bu noktada artık yandaş şirketler değil tüketiciden yana taraf olunmalı ve yükümlülüklerini yerine getirmeyen şirketlere gerekli yaptırımlar uygulanmalıdır. Elektrik enerjisi toplumun ortak gereksinimi ve çağdaş yaşamın vazgeçilemez bir kullanım aracıdır. Bu nedenle yaratacağı ekonomik, sosyal ve çevresel değerleri ile toplumsal faydayı önceleyen bir merkezi planlamayı ve kamusal hizmet anlayışı ile sunulmasını gerekli kılar. Günümüz koşullarında, özelleştirilmiş elektrik dağıtım bölgeleri ile üretim tesislerinin öncelikli olarak kamusal hizmet alanına dahil edilmesi, enerji politikalarında kamusallığın siyasi partiler nezdinde ivedilikle ele alınması zorunludur. Elektrik faturaları üzerindeki yükleri kaldırın 2017 yılında yapılan yasal düzenleme ile sanayi abone grubundan kaldırılan TRT payı kesintisi, tüm abone gruplarından kaldırılmalı ve elektrik faturalarından TRT payı adı altında bedel tahsil edilmesine son verilmelidir. Benzer uygulama artık amacını yitirmiş olan enerji fonu kesintisi için de geçerli olmalıdır. Mesken abone grubundan KDV tamamen kaldırılmalı ya da yüzde 1 gibi makul bir seviyeye indirilmelidir. Benzer uygulama çiftçilik yaparak geçimini sağlayan tarımsal sulama abone grubu için de göz önüne alınmalı, KDV oranı yüzde 5 veya 8 gibi makul bir seviyeye çekilmelidir. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) tekrar gözden geçirilmeli, bu mekanizma kapsamına dahil edilecek üretim tesislerine dağıtım sisteminden bağlanacak şekilde güç kısıtlaması ile ÇED alma zorunluluğu getirilmelidir. 12.35 Dolar/cent üzerinden alım garantisi verilen Akkuyu Nükleer Güç Santralı projesinin olumsuz birçok yönünü göz ardı etmeden elektrik tarifeleri üzerinde yaratacağı ilave yük yeni zamların ve pahalılığın da habercisidir. Bu nedenle daha fazla gecikmeden nükleer santral sevdasından bir an önce vazgeçilmelidir. (Fotoğraf:AA) |