Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, çevreci örgütlerin
tepkisini çeken ve yargı kararlarıyla durdurulan hidroelektrik santrali
projelerini masaya yatırdı. Hazırlanan çalışmada ilginç tespitlere yer
veriliyor: Projelerin fizibilitesi güvenilir değil. İnşaatlarda doğal hayat hiçe
sayılırken, bitki örtüsüne de zarar veriliyor. Türkiye, sanılanın
aksine su zengini bir ülke değil. Mevcut kaynakların da ancak yüzde 25-30'u
değerlendirilebiliyor. Devlet Su İşleri (DSİ), atıl kapasitenin
ekonomiye kazandırılabilmesi için çok sayıda hidroelektrik projesi
geliştirmişti. Ancak projelerin büyük bölümü hayata geçirilemedi. Aksaklıkları
masaya yatıran Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK),
hidroelektrik projelerinin çoğunun gerçekçi olmadığı sonucuna vardı.
Enerji Üst Kurulu'nun hazırladığı raporda, inşaat aşamasında da doğal hayatın
korunmasına özen gösterilmediği, bu sebeple de projelerin yargı kararıyla
durdurulduğu belirtiliyor. Elektrik Piyasası Kanunu ile özel yatırımcıların
hidroelektrik enerji santrali (HES) kurmasının önü açıldı. Bu
çerçevede DSİ, su kullanım hakkı dahil çok sayıda HES projesi geliştirdi. Sadece
Doğu Karadeniz'de toplam 305 proje başvurusu oldu. EPDK, bunlardan 178'ine
lisans verdi. Ancak projelerin fizibilite çalışmaları ve uygulama aşamasında
karşılaşılan problemler, projelerin hayata geçirilmesini geciktirdi.
Enerji Kurulu, bu sorunların aşılması için 'HES projelerinde sorun ve çözüm
önerilerinin' yer aldığı geniş bir rapor hazırladı. Raporda DSİ'ye sunulan
fizibilite raporlarının çoğunlukla özel proje şirketlerine yaptırıldığı ve aynı
fizibilitenin farklı şirketler tarafından sunulduğu, dolayısıyla bunların
güvenilir olmadığı ifade ediliyor. Raporda;
"DSİ'nin kurumumuza gönderdiği hemen her proje daha sonra büyük revizyon
geçirmekte, fizibilitelerin sağlıksız olması sebebiyle projelerin hayata
geçirilmesinde sıkıntılar yaşanmakta, bu da tesislerin yapım sürecini
geciktirmektedir." deniliyor. Raporda, yanlış fizibilite ve halkın tepkisi gibi
sebeplerle projelerin mahkeme kararlarıyla durduğu anlatılıyor. Enerji
Kurulu'nun raporunda, baraj inşaatları sebebiyle özellikle Doğu Karadeniz'de
akarsu yataklarında doğal yaşam için gerekli asgari su miktarının etkilendiğine
dikkat çekiliyor. EPDK'nın çözüm önerileri şöyle: "Uygulanabilir ve etkin bir
yol haritası oluşturulup piyasa özel sektör yatırımlarına açılmalı. Kurumlar
arası etkin koordinasyon sağlanmalı. Projeler için bütüncül havza çalışmaları
yapılmalı.
EPDK raporundan satırbaşları
- Projelerde çevresel etkiler iyi hesaplanmıyor.
- Bölgedeki bitki örtüsü ve canlı hayat dikkate alınmıyor.
- Hafriyat, çevreye zarar vermeyecek şekilde bertaraf edilmiyor.
- Jeolojik etütler, sadece literatür bazında yapılıyor.
- Doğu Karadeniz'deki inşaatların heyelana yol açma ihtimali
değerlendirilmiyor.
- Hidroelektrik santrali ve baraj inşaatlarında güvenlik önlemleri yetersiz.
|