Galatasaraylılar Ali Sami Yen Stadyumu'nu ‘Futbolun
mabedi... Kükreyen cehennem stat' olarak adlandırır. Birçok zaferini burada ilan
etmiştir. UEFA Kupası'na giden yol da buradan geçmiştir.
Ali Sami Yen'e
artık elveda vakti geldi.
Şişli'nin, hayvan ve süt üretim
bölgesiydi buraları, dut ağaçları ile ünlüydü.
Atatürk'ün direktifiyle buraya Fransız uzmanlar tarafından 1930'larda bir
likör ve kanyak fabrikası kurulmuştu. Binanın projesinin
Robert Mallet Stevens adlı ünlü bir mimar tarafından
çizildiğini yazan Güngör Uras “Bu bina, arsasından daha
değerlidir” diyor bir yazısında.
Daha sonra alanın bir bölümü BTGM'ye
tahsis edilerek Cem-Hakan Uzan'ın babası Kemal Uzan tarafından
Ali Sami Yen Stadyumu inşa edildi. 1964'te Bulgaristan'la 0-0
biten ilk milli maç sırasında, demir korkulukların yetersizliği nedeniyle
seyirciler ezilmiş, bir kişi ölmüş, çok sayıda yaralanan olmuştu.
1973'lerde Boğaz Köprüsü yapılırken, 13 dönüm daha çevre yollarına
ayrıldı. Ali Sami Yen'i, TOKİ'nin önceki günkü ihalesini, Nurol
İnşaat'la (Hasankeyf'teki Ilısu Barajı'nı ve Boğaz tüp geçidini
yapıyor) 415 milyon 750 liraya alan Yaşar Aşçıoğlu “Bizim iki
yeri (daha önce alınan likör fabrikası yerini) birleştirip
geniş bir alan yaratmamız için bu ihaleyi almamız gerekiyordu”
dedi.
İhale tamam da madalyonun öbür tarafına bakmak
gerekiyor.
İstanbul'un trafiği hiç düşünülüyor
mu?
AKP'nin, Hürriyet Tepesi'nde (yeşil alan) yapılmakta olan ve
‘Avrupa'nın en büyük adliyesi' olarak övünülen adliye binasının
açılmasıyla ve Perpa'nın önüne 50 katlı üç rezidans ve AVM yapılmasıyla metrobüs
hattının geçtiği E5 yolu bu trafik yükünü kaldırabilecek mi?
Türkiye'nin
her yerinde arsa temininde ve imar planı yapmakla yetkili tek kurum olan TOKİ ve
Meclis'te sayısal çoğunluğa sahip olan Büyükşehir Meclisi artık kent içinde bu
yağmaya son vermelidir. (Hatırlatalım, Büyükşehir'in 460 milyon dolara satışa
çıkardığı Swissotel ile 2. kez satışa çıkarılan Perpa arazisine üç gün önce
talip çıkmadı.)
TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul
Şubesi satışa tepki gösteriyor. Yaptığı açıklamada, Mecidiyeköy-Levent
bölgesinde, kamuya ait ne varsa satmak isteyenlerin Karayolları, Levent
İETT Garajı, Likör Fabrikası'ndan sonra plan değişikliği ile spor
alanından çıkarılıp ayrıcalıklı imar haklarıyla ticaret+turizm alanı fonksiyonu
verilen stadyum yeri için şöyle deniliyor: “Bu değişiklik imar planlarının
özüne, yasal tanımına ve usullere aykırıdır. Odamız tarafından Likör
Fabrikası'nda yapılan plan değişikliği için yürütmeyi durdurma kararı almamız
TOKİ'ye ders olmamıştır. TOKİ kamu yararını hiçe saymaktadır. Satıştan elde
edilecek gelirin alt gelir grubuna yönelik konut yapımında kullanılacağı söylemi
ile kamu arazilerinin bütçe açığını giderecek basit birer para kaynağı olarak
görülmesi anlayışından vazgeçilmelidir.”
Yağma bu kadar değil ki,
sürüyor... Yarın sıra Yıldız ve Gülhane
Parkı'na gelirse şaşırmamak gerekiyor.
Anayasa değişiklikleri bu
şekliyle halkoyuna sunulursa ne olur?
Klasik parlamenter sistem kuvvetler
ayrılığına dayanır; normlar hiyerarşisi bu esas üzerine inşa edilmiştir.
Anayasa'nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinden
olan -Cumhuriyetin nitelikleri kenar başlıklı- 2'nci maddesinde düzenlenen Hukuk
Devleti olmanın önşartı, yasama ve yürütmenin işlemlerinin yargı denetimine tabi
olmasıdır.
Anayasa'nın ilk üç maddesi, ‘başlangıç' bölümünde de tarif
edilen ‘Cumhuriyetin Anayasal anlamda ana aksını' normatif bütünlük bakımından
ortaya koymakta ve 4'üncü madde de bu maddelerin, 1982 Anayasası ortadan
kaldırılmadan, değiştirilmesinin mümkün olmadığını hükme bağlamaktadır. Bu
maddeleri ihlal edebilecek her değişiklik, Anayasa'ya aykırılık müeyyidesi ile
karşılaşma riski taşımaktadır.
Anayasa'nın bazı maddelerinde
değişiklikler içeren yasa teklifinin içinde bulunan, siyasi partilerin
kapatılmasına dair düzenleme, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın hazırladığı
iddianameyi, Meclis gruplarının teşkil edeceği komisyonun kabulüne, bir başka
deyişle yargının bir tasarrufunu yasamanın onayına
bağlamaktadır.
Uzlaşı Şart
Yasama ile yargı
arasında -bir yargı tasarrufu konusunda- yasama üstünlüğüne bağlı olarak
hiyerarşi tesis etmek, mevcut Anayasa'nın açık ihlalidir ve Anayasa bütünüyle
ortadan kaldırılıp yeni bir Anayasa yapmadan mümkün değildir. Meclis'te belli
sayılara ulaşıp konunun referanduma götürülmesi ve kabulü yönünde çıkacak bir
sonuç, Anayasa'yı ihlal eden yasama tasarrufunu hukuka uygun hale getirmeyecek,
olsa olsa, halkın iradesini, Anayasa'yı ihlal eden bu tasarrufa iştirak
ettirecektir. Milli egemenliği, sayısal üstünlükler yolu ile Anayasa'ya
aykırılık ile malul olma tehlikesi taşıyan bir yasama tasarrufunu oylamaya
zorlamak, demokrasimize hangi bakımdan değer kazandıracaktır? İktidar partisinde
ve muhalefet partilerindeki deneyimli hukukçuların, Meclis sürecinde tasarıyı
Anayasa'ya uygun hale getirme yönünde bir uzlaşmayı sağlamaları
gerekmektedir. S.Ö.
‘De get Bayburt de get sen de nem
kaldı'
Gaziosmanpaşa'dan (GOP) bir tepki: Geçenlerde GOP'a 10
bin ağaç dikileceğini yazdınız. GOP'da 10 ağaç için yer bulamazsınız.
“De get Bayburt, de get sen de nem kaldı” diye bir halk türkümüz var. O
hesap. Götürün GOP'un akciğerini TOKİ'ye verin. Belediye olarak en ufak bir
direnç göstermeyin. Sonra da kalkın “Geleceğimize nefes aldırıyoruz” deyin.
GOP'un geleceğine beton döktünüz, beton. Ne uğruna, ballı rantlar
uğruna...
Siz göz boyamayı bırakın, iş mi yapacaksınız? GOP meydanında
kapalı İETT durağı yok. İş yapın da varlığımızı hissedelim. Bu kadar
umutsuzluğa düşmemiştik: Vatan da, millet de sahipsiz arkadaş. Var mı ötesi.
Ozanın dediğince: “Milletin sırtından doyan doyana...”
Barak
Ovalı Okan
Barak Ovası, Gaziantep'in Nizip İlçesi'ni de içine
alan bir coğrafyaya verilen ad. Bölgenin kendine has bir ayrı kültürü vardır.
Osmanlı döneminde Arapların asimilasyonuna uğranılmasın diye sınıra Ari Türkler
(Orta Asya'dan gelen Oğuz boyları olan Türkmenler) yerleştirilmiş. Okan ailesi
de 1513'te Horasan'dan Urfa Suruç'a hicret ettiklerini, ‘Okyanlı aşireti'nden
-1750'den- olduklarını biliyorlar. Barak bölgesine Orta Asya'daki karışım,
yemek, misafirperverlik, kültür aynı şekilde devam ediyor. Bekir Okan bu
bölgeden çıkmış, tekstil, değirmen-makarna, otel-AVM-rezidans ve eğitim (Okan
Üniversitesi) yatırımları ile yolu sonunda Kazakistan'la kesişmiş. Özal ve
Nazarbayev onu çok etkilemiş. Yazdığı “Barak'tan Avrasya'ya-Yaşadıklarım,
Gördüklerim, Öğrendiklerim' (Doğan Kitap) kitabı bu bakımdan
ilginç.
|