ikkatli okurlarım hatırlayacaklardır. 14 Aralık 2009 tarihinde bu köşede
"Avrupa'nın En Büyük Adalet Sarayı" başlıklı bir yazı kaleme
almıştım.
E-5 yolunda, Çağlayan'dan Mecidiyeköy yönüne
giderken, Dolapdere yolunun E-5'e katıldığı noktanın tam karşısında yükselen dev
binanın önündeki dev tabelada "Avrupa'nın en büyük adalet sarayı burada
yükseliyor" yazmasaydı, orada bir alışveriş merkezi yapıldığını
sanacaktım.
Binanın alışveriş merkezi değil de adalet sarayı olduğunu
öğrendiğimde, adalet saraylarında büyüklük sıfatına takılmış, "Hangi
düşünce, adalet saraylarının büyüklüğü ile övünür ve otoyolun en görünür yerine
böyle bir pano asar" diye sormuştum.
Öyle ya, ‘büyüklük' sıfatı
genelde bir güç, bir statü ifadesi olsa da "Adalet dağıtılan mekânların
büyüklüğü gurur duyulacak bir özellik midir, yoksa utanılacak bir durum mudur;
kim adalet adına böylesi bir büyüklükten övünç duyabilir" şeklinde sormadan
edememiştim.
Ben bu soruları soradurayım, bina hayli hızlı ilerledi ve
sanırım yakında tantanalı bir törenle açılacak ve Avrupa'nın en büyük adalet
sarayında, devasa hukuk sorunlarımıza çözüm
aranacak. Ben, "Avrupa'nın en büyük adalet
sarayı" ile uğraşırken Kartal–Cevizli mevkiinde ve yine E–5
yolu üzerinde bir başka dev inşaat yükselmekte.
Binanın önünde yine dev
bir pano var ve üzerinde bu kez, "Dünyanın en büyük adalet sarayı burada
yükseliyor" yazıyor. Belli ki Adalet Bakanlığımızı Avrupa'nın en büyüğü
olmak kesmemiş, çıtayı yükseltmiş, dünyanın en büyüğü olmaya
soyunmuş.
Dünyanın en büyük adalet sarayı, yaklaşık 350 bin
metrekare alan üzerine kuruluyor. İkisi ana bina olmak üzere toplam 10
binadan oluşuyor. İçinde 350 mahkeme salonu olacak dev binada yok yok.
Adliye hizmetlerine ayrılan mekânların yanı sıra konferans salonu, kreş,
spor salonu, lokantalar, kütüphane, kuaför, internet odası, sağlık tesisi, 12
karakol, postane ve açık-kapalı 2700 araç kapasiteli otopark olacak. Böylece
İstanbul'umuzda 3 dev adalet sarayımız
olacak.
Bakırköy'deki, "Avrupa'nın inşaat
estetiği en çirkin adalet sarayı", Çağlayan'daki,
"Avrupa'nın en büyük adalet sarayı",
Kartal'daki, "Dünyanın en büyük adalet
sarayı" unvanlarını alacaklar. Sanırım sırada, "Âlemin en
büyük adalet sarayı" var. Nüfusu 1.4
milyar olan Çin'de, 1.1 milyar olan Hindistan'da, 330 milyon nüfuslu ve suç
oranları en yüksek Amerika'da dahi dünyanın en büyük adalet sarayının olmadığını
da böylece öğrenirken, Avrupa'nın veya dünyanın en büyük adalet saraylarına
sahip olma ihtiyacını büyük suç oranlarımıza mı, yoksa büyük adaletsizliğimize
mi bağlamalıyım, bilemiyorum.
‘Büyüklük' takıntımızdan yola çıkarak, o
takıntımızın içinde adalet dahi olsa, "İlla büyük olacak" diyorsak! O
zaman... "Adaletsizlik ne kadar büyükse, adalet aradığınız mekân da o kadar
büyük olur" demekte bir sakınca görmem. Sakınca göremem zira, son günlerde
adalet üzerindeki adaletsiz tartışmalara, her birine kod isimleri yakıştırılmış
operasyonların yoğunluğuna, hangi suçtan yattığını öğrenemeden yıllarca
hapishanelerde yatanların sayılarına, basit bir ticari davanın 4 yıl sürmesine
ve ticaret mahkemelerinin kapılarındaki listelerde 3 saatte yaklaşık 40 davaya
bakılıyor olmasına, adaleti iplemeyenlerin yarattıkları suç oranlarının
çokluğuna, savcıların, hâkimleri, hâkimlerin savcıları dinlediği bir garip
duruma, adaletin mi siyasileştiği, yoksa siyasilerin mi adaletsizleştiği
gerginliğinden bakarak, maalesef 'adaletsizliğin
büyüklüğünden' söz etmek durumundayım. O takdirde, elbette adalet
aradığımız mekânlar da büyük olacaktır.
Gelin görün ki bu mekânların
büyüklüğü, adları ‘saray' da olsa övünülecek bir durum değil, utanılacak bir
durum olmalıdır. Hele hele bu utanılacak durumun inşaatların önüne konulan dev
panolarda, "Dünyanın en büyük adalet sarayı burada yükseliyor" şeklinde ilan
edilmesini, ‘adaletsiz liğimizdeki büyüklüğün' de ilan ediliyor olması anlamında
çok yanlış ve utanç verici bulurum. Gariptir...
14
Aralık'ta yazdığım yazıyı bitirirken, "Büyüklük, Adalet ve Saray!
İlginçtir hukuku bu üç kelimede arıyoruz. Peki bulabiliyor muyuz?" şeklinde
sormuştum. Aynı soruyu, bugün tekrar soruyorum... Bugünlerde etrafımızda
olan bitenlere bakarak... Gerçek hukuku bu 3 kelimede bulabilecek
miyiz?
|