On Mimarlık ve Daikin işbirliği, aslında Daikin’in Airfel’i satın almasıyla başlıyor. On Mimarlık’ın kurulduğu günden bu yana “önce güven” mottosuyla çalışması ve SODEX fuarında Daikin için oluşturduğu stand tasarımı iki firmanın ilişkilerini kuvvetlendirmiş.
SODEX fuarı için uygulanan Daikin standı belki en çok dikkat çeken işlerinizden biri… Tüm süreci özetlemek adına; hem firma ile iletişim kurma hem de stant tasarımı anlamında nasıl bir süreç yaşadınız?
Öncelikle Daikin ile nasıl çalışmaya başladığımızı anlatayım… Aslında On Mimarlık, Airfel Grup’un, mimarlık firmasıydı. Airfel’in kumsal kimliğini oluşturan; ilk fuar stantlarını, stant tasarımlarını, mağaza konseptlerini tasarlayan; ofis projelerini ve fabrika yapılanmasını hayata geçiren firma On Mimarlık oldu. Airfel markasının, markalaşma sürecinde ciddi emek harcadık ve bu süreçte Airfel markası ciddi anlamda büyüdü.
Bu arada Daikin, Avrupa’daki krizlerden dolayı Türkiye’ye yatırım yapmayı uygun gördü ve bunun için de Airfel’i seçti. Airfel’i satın aldıktan sonra, çok kısa sürede tüm Airfel mağazalarını Daikin’e dönüştürmek istediler. Biz Airfel’in vizyonuna, imajına ve müşteri algısına göre tasarladığımız mağazalarda; yaklaşık iki ay gibi bir sürede, uygun görülen değişiklikleri tamamladık ve mağazalar Daikin kimliğine kavuştu.
Bu süreçte On Mimarlık olarak, bir yandan Daikin’i tanımamız gerekiyordu. Airfel geçen yıl Temmuz ayında satın alındı, biz çalışmalarımıza Eylül’de başladık ve Kasım’a kadar mağazaları dönüştürebildik. Bu süreçte Daikin’i gerçekten yeni yeni tanımaya başladık. Açıkçası; On Mimarlık olarak iklimlendirme sektöründe Airfel’i marka yapmak için çalışıyorduk ve elbette Daikin bir rakip olarak önemliydi. Ancak şimdi eski rakip, birlikte çalıştığımız firma haline geldi ve böyle olunca Daikin’i daha iyi tanıyor olmamız gerekti. Ürünleri tanımaya başladık; Daikin’in merkezi Belçika’da, oradaki fabrikalarını gezdik. Altı ay gibi bir sürede biz; yeni yöneticileri, firmayı, firmanın bakış açısını tanıdık.
SODEX fuarı için proje tasarımımız ise iki ay sürdü. Bahsettiğim gibi önce firmayı, ürünlerini tanıdık ve çok çalıştık. Çünkü Daikin yeni bir firmaydı, Airfel’den farklıydı; şansımıza yöneticilerin bir kısmı aynıydı, yeni gelenleri de bu altı aylık süreçte tanıdık. Bakın, inanın, yöneticileri tanımak tasarım için çok önemli… Orada çalışan yöneticiler, firmanın vizyonunu, rengini belirleyen kişiler; firmanın yolunu onlar çiziyor. Onları tanıyor olmanız gerekiyor ki; siz de tasarımcı olarak onlarla aynı yolda ilerleyin.
Nasıl Bir konsept geliştirdiniz Daikin için?
Daikin, markanın dünyadaki gücünü fuarda göstermek istedi. Zaten bununla ilgili reklam çalışmalarına da başladılar, Alametifarika’yı biliyorsunuz, Daikin firmasının reklam ajansı… Onlar da Daikin’in dünyada bir numara olmasına üzerine yoğunlaştılar. Çünkü o kadar çok marka var ki, milyonarca marka var şu anda. Dünyada bir numara olmak çok önemli.
Bunun üzerine biz “Ne olmak istiyorsunuz?” dedik; “Teknolojimizin gücünü fuarda hissetmek istiyoruz. Bizim dünyada yarattığımız bu vizyon, bu güç fuarda da olmalı. Fuarda da en büyük, en iyi, en güçlü ve en iyi teknolojiye sahip firma olmalıyız, tek olmalıyız. Yani ürünümüzün kalitesi standımıza yansımalı” dediler. Kısaca “Uçun” dediler.
Bunun üzerine biz de araştırmalarımızı tamamladık, rakiplerimizi inceledik. Airfel’den sonra iklimlendirme sektörünü de çok iyi tanıdığımız için açıkçası, Daikin için stant tasarlıyor olmak bizim için çok daha kolay oldu. Çünkü sektörü, bütün rakipleri çok iyi biliyoruz. Hatta o rakiplerin hangi tasarımcılarla çalıştığını, o tasarımcıların vizyonları onları dahi iyi biliyoruz. Rakiplerini tanıyor olmak çok önemli bir konu...
Bunun üzerine proje üzerine çalışmaya başladık, ama tabi dediğim gibi; altı ay boyunca Daikin markasını tanıdık, üç günümüz Belçika’da geçti. Oradaki ürünleri, onların vizyonlarını, konseptlerini ve bakış açılarını öğrenmiş olduk. Sonra kurgu üzerine çalışmaya başladık; dünyada bir ‘iz’, dünyada iz bırakmaktan yola çıktık ve dünya formlarını, kıtaları, ülkeleri kullandık. Çünkü Daikin zaten o kıtaların her noktasında var. Standın bütün tasarımı ve konsepti izlerden çıktı. Dünyanın kıtaları ve formları aslında hepsi bir harita. Standın grafik konseptini de biz hazırladık; bu anlamda da tamamen dünya, uzay ve boşluk gibi kavramlara odaklandık. Tabi bunların dışında, 200 tane ürünün grafik tasarımını da biz yaptık.
Standın mimari tasarımı kadar grafik tasarımı da çok önemliydi çünkü fuar alanı genelde profesyonellere hitap ediyor ve insanların stantları gezerken çok fazla zamanları olmuyor. Bununla birlikte fuar alanı çok kalabalık olduğundan, insanlara ürünleri en etkileyici ve zamanlarını almayıcı şekilde tanıtmak gerekiyordu. Fuarlarda sadece ürünleri sergilemek yetmiyor, görsel sunum ve ürün imajı da çok önemli. Tüm stand alanında bu nedenle ürün tanıtıcı, etkileyici ve yine dünya formlarından oluşan ve insanları sıkmadan etkileyecek bütüncül grafik tasarımlar oluşturduk. Aynı zamanda pc ve led ekranlar ile ürünlere internet üzerinden elektronik ortamda erişim sağladık.
Bu kadar teknoloji içinde; toplantı odalarında insanların rahat bir nefes alabileceğini düşündük. Bu nedenle toplantı odalarının tasarımı tamamen doğa formlarından oluştu. Bazı toplantı odalarında deniz kenarı bazılarında ise ormanlık alan etkisi yarattık. Tüm mobilya ve aksesuarlar buna göre seçildi ve uygulandı. Burada da Mudo Konsept çok yardımcı oldu, avizelere varana kadar bütün aksesuarları ve birçok mobilyayı Mudo’dan temin ettik. Ama odaların dışındaki bütün detayları kendimiz ürettik.
Stant tasarımını biraz daha detaylandıracak olursak, genellikle amorf formlar tercih ettiğinizi görüyoruz.
Bar alanı bile amorf, yani standın içinde hiç düz bir şey yok. Tamamen amorf bir formdan oluşuyor, tamamen dünyadaki izleri ve teknolojiyi yansıtıyor. Klimayı yuvarlak bir duvarda sergileyebilir misiniz? Aslında hayır, ama biz yuvarlak bir duvarda sergiledik.
Dışarıdan bakınca dış yüzeyinde kıtalardan parçalar görünüyor. Bunun üzerinde Daikin’in logosunu kurguladık; 2 bin metrelik bir alanda bütün logoyu oluşturabilmek için 2 bin adet aydınlatma ürünü kullandık, inanın çok zor bir işti. Fuar standında yer alan formların hepsini, burada, kendi fabrikamızda ürettik.
Böyle bir tasarım yaptık, çok uçtuk ama orada standı monte etmek için beş günümüz vardı ve SODEX şöyle bir fuar; Hannover-Messe Fuarcılık gece çalışmayı yasaklıyor, sabah 9 akşam 9 arasında çalışabiliyorsunuz. Planınız daha da zor; ben gece de ayrı bir ekip çalıştırayım gibi bir şansınız yok.
Bu kadar büyük bir standın kurulumu nasıl gerçekleşti?
Standı vinçlerle kurmak zorundaydık çünkü tasarımımızda çoğu boşta duran çok büyük çelikler bulunuyordu. Bu çelikler birbirine bağlanıyordu ve ancak birbirlerine bağladıkları zaman ayakta durabilirlerdi. O yüzden onları üç tane vinçle aynı anda kaldırıp birbirine bağlamamız gerekiyordu ki ayakta durabilsinler. Normalde o alana üç tane vinç sokamayız ama sağ olsun SODEX, bir gün öne fuara girişimizi sağladı ve ilk olarak dış konstrüksiyonu kaldırdık. Dış konstrüksiyonu kaldırınca işimizin yüzde 30’u bitmiş oluyordu. Son aşamada ise montaj planlaması oldukça önemli.
Daikin firması sonuç hakkında ne düşündü?
Çok memnundu. Şöyle düşünün; iki ay öncesinde de İtalya’da bir fuar vardı, Daikin o fuara Daikin Europe ile katılmıştı. O fuar gerçekleşirken biz de tasarım aşamasındayız. Sonuçta onların kendi firmalarından, Daikin Europe’un tasarımından daha iyi bir şey yapmalıydık.
Bir yandan o fuardaki projeleri paylaşıyorlar, belki yararlanırız, onların vizyonu görelim diye. Çünkü ilk defa Daikin için fuar standı yapıyoruz. Daikin Europe tarafından yapılan tasarım da hoştu, ama artı-eksi yönleri vardı, Türkiye’ye çok uyarlanabilecek bir proje değildi ve Daikin çok beğendi o projeyi… Ben, böyle kalp krizleri filan geçiriyorum, “Bu işi çok iyi başarmalıyız, onlardan daha iyi olmalıyız, Daikin’i Türkiye’de daha iyi yansıtmalıyız” diye düşünüyorum.
Bu süreçte Daikin’e iki proje önerdik, onlar da “Dünyadan İz’leri” beğendiler. Sonuçta herkes çok beğendi. Biz de o başarıyı yakaladık. Daikin Europe’un Başkanı ve CEO’ları geldiler, bizzat bizi tebrik ettiler. Gerçekten onları bir numara yaptık ve o kurguyu yakaladık diye düşüyorum.
|