Güler Sabancı, Sabancı Üniversitesi'nde kurulu
İstanbul Uluslararası İklim ve Enerji Merkezi'nin (IICEC) ilk
faaliyeti olan ''Küresel Enerji Forumu''nun açılışında yaptığı
konuşmada, dünyada pazarlanan enerji tüketiminin 2035'e kadar yüzde 50
oranında artış göstereceğini, bu tahminlere göre, OECD ülkelerindeki
talebin yüzde 14, OECD dışı ülkelerdeki talebin ise yüzde 84 artacağını
söyledi.
Önümüzdeki yüzyılın en büyük mücadelesinin sürdürülebilir, rekabetçi ve
çevreye sorumlu bir enerji politikasının yaratılması olacağını, arz güvenliği,
iklim değişikliği ve rekabetçiliğin önemli olduğunu vurgulayan Sabancı, artan
taleple başa çıkabilmek için enerji piyasalarını bölgeselleştirmek gerektiğini
belirtti.
Güler Sabancı, ''Şu an enerji üretimi ve tüketiminde dünyada doğuya doğru
kayma görüyoruz. Talep tarafında büyümenin ana kaynağı, gelişmekte olan
ekonomiler olacaktır. Arz tarafındaysa, gelişmekte olan ekonomilerin bazıları,
muazzam kaynaklarını hem iç hem de dış pazarlara açabilirler'' dedi.
Sabancı, enerji kaynaklarının ticaret ve dağıtımını sağlayabilmek için
arz-talep zincirinde uygun altyapının oluşturulması gerekeceğine işaret etti.
Sabancı, genel olarak, küresel enerji arz ve talebinin efektif olarak uyuşması
için enerji politikaları, stratejileri, finansman seçenekleri ve teknolojileri
konusunda bir anlaşmaya varılması gerekeceğini, bunun da G20, Dünya Enerji
Konseyi ve diğer uluslararası kuruluşları kapsayacağını kaydetti.
Sabancı, dünyanın enerji politikalarıyla ilgili müşterek bir anlayışa varması
gerektiğinin de altını çizdi.
Önümüzdeki 25 yıl içerisinde dünya petrol üretimindeki artışın en az yüzde
80'inin Suudi Arabistan, İran, Irak, Azerbaycan ve Kazakistan gibi Ortadoğu ve
Hazar ülkelerinde olacağını söyleyen Sabancı, ''Doğalgazda da tablo fazla
değişmeyecek. Rusya, Hazar ülkeleri (Türkmenistan, Azerbaycan), İran, Cezayir,
S. Arabistan, Katar dünya doğalgaz üretimindeki artıştan en büyük payları
alacaklar'' diye konuştu.
Çin, Hindistan, Ortadoğu ülkelerinin dünya enerji tüketiminin lokomotifi
durumunda olduklarını söyleyen Sabancı, şunları söyledi:
''Enerji pazarlarının dinamiklerinin batıdan doğuya kaymasının birçok
yansıması da olacak. Bunlardan biri enerji yatırımları. Yine IEA'ya göre
önümüzdeki 25 yılda dünya enerji yatırımlarının üçte ikisi gelişmekte olan
ekonomilerde olacak ki bu yaklaşık 21 trilyon dolar demek. Toplam enerji
yatırımların başında bu ülkelerde yapılacak elektrik sektörü yatırımları
geliyor; gelişmekte olan ekonomiler önümüzdeki 25 yılda toplam 10 trilyon dolar
kadar yatırım yapmak durumundalar.''
Sabancı, bu yatırımları yaparken çevre boyutunu da mutlaka dikkate almak
gerekeceğine işaret etti.
Nükleer enerji
Yenilenebilir enerji kaynaklarının hepsinin potansiyelini kullanma imkanı
olsa dahi, bunun artan talebi karşılayabilmesinin bir soru işareti olduğunu
vurgulayan Sabancı, şunları kaydetti:
''Bu sebepten dolayı, nükleer enerji, dünya enerji talebini karşılayabilmek
için çok önemli bir rol üstlenecektir. Nükleer enerji, enerji üretiminin bu yeni
safhasında, bir geçiş dönemi kaynağı olacaktır. Burada da en önemli konu,
nükleer enerjinin güvenliğidir. Fukuşima'da yaşanan felaket sonrası, birçok
ülkede nükleer enerji sosyal olarak kabullenilemez bir hal almıştır. Fakat bu
bir evredir çünkü dünya nükleer enerjiden vazgeçme lüksüne sahip değildir.
Çevresel boyuttan bakıldığında, nükleer enerji, iklim değişikliğinin önüne
geçmek için zorunludur. Fukuşima'dan sonra, önümüzdeki bir-iki sene içinde, yeni
güvenlik standartlarının getirileceği ve ülkelerin ve şirketlerin buna uymaları
gerekeceği de açıktır.''
Türkiye'nin, stratejik bir üretici konumunda olmadığını ancak önemli bir
petrol transit ve gaz transit ülkesi olmaya kuvvetle aday olduğunu söyleyen
Sabancı, Türkiye'nin uluslararası gaz taşımacılığı konusunda önemli bir rol
oynayacağını düşündüğünü, gaz fiyatının tespit edilebileceği bir nokta
olabileceğini dile getirdi.
Sabancı, ''Bu durum Türkiye'nin uluslararası stratejik konumunda belirleyici
bir rol oynuyor ve de giderek daha da önemli olacaktır. Ülkemiz G-20'nin aktif
üyelerinden biri durumunda'' dedi.
Elektrik talebinin çok hızlı bir
şekilde arttığını, bu talebi karşılayacak santrallerin yapımı ve gerekli
yatırımların sağlanmasının çok acil ve önemli bir konu olduğunu ifade eden
Sabancı, ''Bizim enerji şirketimiz Enerjisa da Türkiye elektrik pazarında lider
olmayı ve diğer şirketler için enerji güvenliği ve sürdürülebilirlik konularında
bir rol model haline gelmeyi hedeflemektedir'' dedi.
|