Ankara Tabip Odası, Yıkım Tehdidinin Dikmen Vadisi Halkı Üzerindeki
Ruhsal Etkileri raporunda, barınma, sağlıklı temiz bir çevrede yaşama hakkı gibi
insan haklarının gözetilmediği kentsel dönüşüm projelerinin “kentsel yıkım
projesi” haline dönüştüğü ileri sürülerek, bu tür projelerin söz konusu haklara
saldırının ötesinde çok ciddi boyutta toplumsal ve kültürel değer ve
birikimlerin de yıkımına yol açtığı savunuldu.
Ankara Tabip Odası, Yıkım Tehdidinin Dikmen Vadisi Halkı Üzerindeki
Ruhsal Etkileri: Kontrollü Bir Alan Çalışması Son Raporunu tamamlandı.
Rapora göre, insan barınağının elinden alınması tehdidinin insanda yarattığı
belirsizlik duygusunun insanın fiziksel ve yaşamsal bütünlüğünün de tehdit
altında olduğunu hissettiğine atıf yapılarak, bu tür projelerin söz konusu
haklara saldırının ötesinde çok ciddi boyutta toplumsal ve kültürel değer ve
birikimlerin de yıkımına yol açtığı iddia edildi.
İnsan haklarına saygı
Raporda, barınma, sağlıklı temiz bir çevrede yaşama hakkı gibi insan
haklarının gözetilmediği kentsel dönüşüm projelerinin “kentsel yıkım projesi”
haline dönüştüğü saptanarak, bu tür projelerin söz konusu haklara saldırının
ötesinde çok ciddi boyutta toplumsal ve kültürel değer ve birikimlerin de
yıkımına yol açtığı ifade edildi. Raporda kentsel dönüşümün, bilimsel bulgulara
ve insan haklarına saygıya dayanmak zorunda olduğuna işaret edilerek, kentsel
dönüşümün demokratik olması gerektiği, bölgede yaşayan insanların katılımı ve
söyleyecekleri öncelikli olması gerektiği bildirildi.
Devlete düşen rol var
Raporda, Avrupa’daki kentsel dönüşüm projelerinin uzmanlar tarafından
belediye, müteahhit firma ve yerel halkın işbirliğiyle yapıldığı kaydedilerek,
“evinin yıkım tehdidi yaşantısı”nın insanların ruh sağlığını oldukça olumsuz
etkilediği ifade edildi. Dikmen Vadisi halkının sağlıklı bir ruhsal durum olan
özyeterliliklerini koruyabilecek ve yükseltebilecek sosyo kültürel bir yapı
oluşturtuğu tespit edilerek, hem bireysel olarak ruh sağlığının korunması hem
Dikmen Vadisi Kültürünün şimdiki hali ile yaşatılması için devletin tüm
kurumlarına önemli roller düştüğü vurgulandı.
ATO’nun önerileri
Ankara Tabip Odası’nın raporunda ifade edilen öneriler arasında, sosyal ve
kültürel doku özelliklerinin öncelikli olarak gözetilmesi, fiziksel ve sosyal
bütünlüğünün bozulmayacağı “Yerinde Islah” projelerinin hayata geçirilmesi
gerekliliği vurgulanarak, her durumda yöre halkının “barınma hakkı”nın
tanınması, karşılanması istendi.
Gecekonduda yaşayanlara yönelik “varoş”, “terörist”, “rantçı” ve potansiyel
suç mahalleri gibi etiketlemelerle ve her türlü olumsuz tutumlarla kent
yaşamından dışlayan ve ötekileştiren anlayışın yıkılması için çaba gösterilmesi
önerilen raporda, zaten yoksul olan gecekondu insanının kaldıramayacağı ek
parasal yük getiren uygulamalardan kaçınılması gerektiği tespiti yapıldı.
Raporda, yeni imar sürecinde işgücünün olabildiğince bölgedeki işsiz
insanlardan sağlanması, bölgenin doğasına zarar vermeden olumsuz fiziksel
koşulların ıslahı ve ilave yeşil ve ağaçlıklı alanların sağlanması önerileri de
sunuldu.
İlk kez Ankara’da yapıldı
RAPORDA, Kentsel Dönüşüm projelerinin 1980 sonrasında ilk kez Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Vadisinde kamu
kesimi-özel sektör işbirliği ile belediyenin resmi yapısı dışında oluşturulan
şirketler eliyle gerçekleştirildiğine dikkat çekilerek, şöyle devam edildi:
“Dönüşüm projelerinin sosyal içerikli olarak uygulandığının iddia edildiği
bir dönemde bile kamu kesimi özel sektör ortaklığı sermaye aktarımının bir
aracına dönüşmüş ve gecekondulunun başka alanlarında rant yaratmak üzere yeniden
sürülmesine neden olmuştur. 4. ve 5. Etap kentsel dönüşüm projeleri, gittikçe
kent merkezlerinde kalan ve yoksul yurttaşların yaşam alanları olan gecekondu
bölgelerinde ortaya çıkan ranta el koyma süreci olarak adlandırılabilir.
Üstelik bu el koyma süreci kamu yönetimlerinin başta büyükşehir belediyesi ve
Toplu Konut İdaresi tarafından kullanılan kamu gücü ve kamu kaynaklarıyla
gerçekleştirildi. Bunun yasal zemini de 2002’deki çeşitli yasal düzenlemelerle
aracılığıyla sağlandı.
Belediye Yasası ile kentsel dönüşüm projelerine yasal nitelik kazandırılmak
istendi. Kentsel dönüşüm projeleri’nin yasal dayanağı 2005 yılında çıkarılan
Belediye Kanununda geçmektedir.
Ayrıca Türkiye’de kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili halen idari bir yetki
karışıklığı da yaşanmaktadır.”
|