Lütfen Tarayıcı Sürümünüzü Yükseltiniz.
SONRAKİ HABER: Depremin Artçısı Heyelan
BÖLÜM SPONSORU

Doğa Ölüm Kalım Savaşında... Biz Neredeyiz?

Evet yanlış okumadınız. Doğa gerçekten bir süredir ölüm kalım savaşı içinde. Tek bir akarsunun üzerine 22 hidroelektrik santral (HES) kurulmasına izin veren mantık, 1. derece sit alanı olmasına aldırmadan Türkiye’nin her köşesini imara ve ranta açmak için her yolu deniyor. Yasaları değiştiriyor, yetkileri devrediyor... Bir anlamda doğa “üstün kamu

Cumhuriyet Gazetesi
Doğa Ölüm Kalım Savaşında... Biz Neredeyiz?

Evet yanlış okumadınız. Doğa gerçekten bir süredir ölüm kalım savaşı içinde. Tek bir akarsunun üzerine 22 hidroelektrik santral (HES) kurulmasına izin veren mantık, 1. derece sit alanı olmasına aldırmadan Türkiye’nin her köşesini imara ve ranta açmak için her yolu deniyor. Yasaları değiştiriyor, yetkileri devrediyor... Bir anlamda doğa “üstün kamu yararına(!)” kurban ediliyor. Herkes Oktay Ekşi’nin İkizdere ile ilgili yazısının son cümlesine takılı kaldı ama yazının özü gözden kaçtı. Ekşi’nin “Bir kararla ‘kümesi tilkiye teslim edip’ meseleyi çözmüşler” sözünü biz sürdürelim.

Biliyorsunuz dananın kuyruğu Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun, üzerine 22 HES yapılması planlanan İkizdere Vadisi’ni sit alanı ilan etmesi üzerine koptu. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, önce çevrecileri “rüşvetçi ve satılık” insanlar olmakla itham etti. Ardından sit alanı ilan etme yetkisini Çevre Bakanlığı’na bağlı yeni oluşturulmak istenen “Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu” adında bir birime devretmek için düğmeye bastı. Tabiatı ve Biyolojik Varlıkları Koruma Yasası adı altında TBMM’de önümüzdeki haftalarda görüşülecek tasarı, doğayı ve doğal yaşamı piyasa insafına terk ediyor. Üstelik bu girişim AB Çevre Müktesebatı’na uyum kapsamında gündeme getiriliyor.

Yasa tasarısına göre Korunan alanların (sıt, milli park, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları vb.) belirleyicisi konumundaki özerk statüye sahip Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun adı değiştirilerek Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu yapılacak, kurulun yetki alanından tabiat varlıkları çıkarılarak, kurulun doğal sit alanı ilan etme yetkisi elinden alınacak. Bir anlamda kültür doğadan koparılacak. Bu yetki Çevre ve Orman Bakanlığı’na diğer bir deyişle hükümete verilecek. Çünkü oluşturulması hedeflenen ve 20 üyeden oluşan Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Kurulu’nun 14’ü hükümet tarafından atanacak bürokratlardan oluşacak. Yani korunan alanların bütünü bağımsız kurullar yerine siyasi iktidarın denetimine girecek.

Eğer tasarı kanunlaşırsa “doğal sit alanı” kavramı ortadan kaldırılacak. Böylece ülke çapında 1600’ün üstünde Hidroelektrik Santralı projesinin yanında, yüzlerce termik santral, madenler, Kaz Dağları’ndaki altın ocağı ve nükleer enerji santrallarının kurulmasının önünde hiçbir engel kalmayacak ve Türkiye’nin toprakları hızla devasa bir şantiyeye dönüşecek.

Ekoloji Kolektifi Derneği tasarıyı değerlendirdiği yazısında, “Şimdi siyasi iktidar üstüm kamu yararı kavramı üzerinde hegemonya kuruyor. Bu konuda, ‘ben karar veririm’ diyor. Anayasa değişikliği ile birlikte düşündüğümüzde, düzenlemede kamu yararının ve üstün kamu yararının ne olacağını biz karar veririz denilmektedir. Her türlü habitat ve doğa alanında tahribatı en aza indirerek bu alanların kullanma hakkının devrini düzenleyen Yasa, genetik zenginliği, şirketler için de iyi bir yatırım alanı olarak görüyor” diyor.

Taslağa karşı görüş oluşturmak ve mücadele etmek üzere 46 sivil toplum kuruluşundan olaşan Tabiat Kanunu İzleme Girişimi kuruldu.

Girişim eğer taslağın yasalaşması halinde olacakları şöyle özetliyor:

1- Ülkemizde dünyada kabul gören prensipler çerçevesinde doğayı koruyan bir yapı olmayacak

2- 1000’in üzerindeki “doğal sit” statüsü kaldırılarak tahribin önü açılacak

3- Yasal olarak maden, kentleşme, enerji vb. yatırımlar doğayı ne ölçüde tahrip ederse etsin ayrıcalık kazanacak.

Aslında bu yazıya var olan kurulları eleştirmek için başlamaya hazırlanıyordum. 1. dereceden sit alanı olan Sedef adasının ormanlık alanlarını imara açmak için tepelerini kazmaya başlayan kepçelere, Büyükada’da Lido inşaatına onay veren 5. Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na, “Neden ve hangi hakla böyle inşaatlara onay veriyorsunuz” diye soracaktım. Baktım yeni gelişmeler ve bekleyen yasa hesap sormamızın bile önüne geçecek.

Biz var olan kurulların doğru işlemediğinden, yalnış kararlara imza attığından yakınırken bir de bakacağız ki ortada ne korunacak doğa kalmış, ne kültürel ve tarihi değerler...

ETİKETLER: çevre
http://www.yapi.com.tr/haberler/doga-olum-kalim-savasinda-biz-neredeyiz_83718.html

Read Comment Section
İlk Yorumu Siz Yapın
Gönder

Yorumum onaylandığında e-posta ile bildir.

E-posta adresimle bültenlere abone olmak istiyorum

Haber gönderin Hemen haber gönderin

Sosyal Medyada Yapi.com.tr:

Abone Ol Yapı sektöründeki tüm gelişmelerden en önce siz haberdar olmak isterseniz e-bültenimize abone olun.
Bülten arşivine erişmek için tıklayın

REKLAM VERİN

Ajanda
TAMAMI » Bugünkü Etkinlikler BUGÜN:
Herhangi bir etkinlik mevcut değil!